Oruçlu kimsenin kusması meselesi kaça ayrılır, hükümleri nelerdir? Kusmuk ağız dolusundan az olur da kusmuğun tamamı yahut ondan nohut kadar bir parça kendiliğinden geri dönerse hükmü ne olur? Kusmuk ağız dolusu olur da hepsini yahut ondan nohut kadar bir parçayı veya daha fazlasını kişi kendi fiiliyle geri çevirirse hükmü ne olur? Kusmuk ağız dolusundan az olur da hepsini yahut bir miktarını kişi kendi fiiliyle geri çevirirse hükmü ne olur? Kusmuk ağız dolusu olur da kusmuğun hepsi yahut nohut kadarı veya daha fazlası kendiliğinden geri dönerse hükmü ne olur? Oruçlu kişi bir mekânda ayrı ayrı/parça parça olarak kusarsa ve bu kusmukların hepsi toplandığında ağız dolusu oluyorsa, bu kusmuk bir defada ağız dolusu kusma gibi sayılır mı? Oruçlunun yemek, su, safra veya kan kusması arasında bir fark var mıdır? Balgam kusmak orucu bozar mı, mideden çıkan balgam ile baştan inen balgam arasında fark var mıdır?

SORU: Oruçlu kimsenin kusması meselesi kaça ayrılır, hükümleri nelerdir? Kusmuk ağız dolusundan az olur da kusmuğun tamamı yahut ondan nohut kadar bir parça kendiliğinden geri dönerse hükmü ne olur? Kusmuk ağız dolusu olur da hepsini yahut ondan nohut kadar bir parçayı veya daha fazlasını kişi kendi fiiliyle geri çevirirse hükmü ne olur? Kusmuk ağız dolusundan az olur da hepsini yahut bir miktarını kişi kendi fiiliyle geri çevirirse hükmü ne olur? Kusmuk ağız dolusu olur da kusmuğun hepsi yahut nohut kadarı veya daha fazlası kendiliğinden geri dönerse hükmü ne olur? Oruçlu kişi bir mekânda ayrı ayrı/parça parça olarak kusarsa ve bu kusmukların hepsi toplandığında ağız dolusu oluyorsa, bu kusmuk bir defada ağız dolusu kusma gibi sayılır mı? Oruçlunun yemek, su, safra veya kan kusması arasında bir fark var mıdır? Balgam kusmak orucu bozar mı, mideden çıkan balgam ile baştan inen balgam arasında fark var mıdır?

CEVAP: (Oruçlu kimsenin) kusması meselesi 24 surete ayrılır. Şöyle ki: O kimse ya kendiliğinden kusar yahut (isteyerek) kendini kusturur. (Böylece 2 surete ayrılmış olur.) Bunların her biri ya ağız dolusu olur yahut olmaz. (Böylece 4 suret olmuş olur ki), bu dört kısımdan her birinde (kusmuk) ya (ağızdan dışarı) çıkmıştır, ya (kendiliğinden) geri dönmüştür yahut o kimse kendisi (isteyerek geri yutmuştur) döndürmüştür. (Böylece suretler 12 olmuş olur). Bu suretlerin her birinde ya oruçlu olduğunu hatırlar, ya da hatırlamaz. (Böylece suretler 24 olmuş olur). En sahih kavle göre bu suretlerin hiç birinde oruç bozulmaz. Yalnız kusmuğunu kendisi geri çevirir (yutarsa) veya kendini kusturursa, (kusmuğun) ağız dolusu olması ve (kişinin de oruçlu olduğunu) hatırlar olması şartı ile bozulur. (O halde, bu 24 surette oruçlu kişi; 1- Oruçlu olduğunu bilir, ağız dolusu (kusmuş olur) ve bu kusmuğu da isteyerek geri yutmuş bulunursa orucu bozulup sadece kaza gerekir. 2- Oruçlu olduğunu bilir, (kustuğu kusmuk) ağız dolusu (olur) ve (bu ağız dolusu kusmuğu) da kendi isteğiyle kusmuş bulunursa, orucu bozulup sadece kaza gerekir.)

(Oruçlunun) kusacağı (kendiliğinden) kalkar/gelir de kusmuk çıkar, fakat geri dönmezse, ağız dolusu olsun olmasın mutlak surette orucu bozulmaz.

(Oruçlunun kusacağı kalkar/gelir de kusmuk çıkar), kişinin kendi fiili ile olmaksızın kendiliğinden geri dönerse, oruçlu olduğunu hatırlamakla beraber ağız dolusu bile olsa İmam Muhammed’e göre bozulmaz. Sahih olan budur. Çünkü hem (bu durumda kişinin) kendi fiili yoktur, hem orucun sûreten bozulması yani yutmak yoktur, hem de orucun mânen bozulması yoktur zira (kusmukla) insan beslenmez, bilâkis nefis ondan iğrenir. Ebû Yusuf buna muhaliftir.

Kusmuk ağız dolusu olur da hepsini yahut onun nohut kadarını veya daha fazlasını (kişi kendi fiili ile) geri çevirirse/yutarsa, ittifakla orucu bozulup, (sadece kaza gerekir) keffaret lazım gelmez. Aksi takdirde (yani ağız dolusu değilse) bozulmaz. Muhtar olan veya birçok Ulemaya göre sahih olan (kavil) budur. “Yahut nohut kadarını geri çevirirse” ifadesi ile Şârih şuna işaret etmiştir: (Kusmuğun) aslı (yani mideden ilk çıktığında) ağız dolusu olduktan sonra, hepsini geri çevirmekle, bir kısmını çevirmek arasında fark yoktur. Haddâdî es-Sirâc’da şunları söylemiştir: “İhtilafın esası şudur: Ebû Yusuf kusmuğun ağız dolusu olmasını itibara almaktadır. İmam Muhammed ise (kusmanın kişiye ait) fiil (sonucunda olmasını) itibara almaktadır. Sonra ağız dolusu kusmuğa dışarı çıkmış (kusmuk) hükmü verilmiştir. (Ağız dolusundan) daha az olur ise (dışarı) çıkmış (hükmünde) değildir. Çünkü (ağız dolusundan az olanı dışarı çıkmaması için) zaptetmek mümkündür. (İmameyn arasındaki) ihtilafın faydası dört meselede meydana çıkmaktadır: Birincisi; kusmuk ağız dolusundan az olur da (kusmuğun tamamı) yahut ondan nohut kadar bir parça (kendiliğinden) geri dönerse, ittifakla oruç bozulmaz. Ebû Yusuf’a göre bozulmaması, dışarı çıkmadığı içindir, zira ağız dolusundan az (olan kusmuk dışarı çıkmış sayılmaz). İmam Muhammed’e göre ise (kusmuk kendiliğinden içeri tekrar dönmüş bulunup, kişinin) kendi fiili ile dönmediği için bozulmaz. İkincisi; kusmuk ağız dolusu olur da (hepsini) yahut ondan nohut kadar bir parçayı veya daha fazlasını (kişi kendi fiiliyle) geri çevirirse (yutarsa), ittifakla oruç bozulur. Çünkü (kusmuk ağız dolusu olması hasebiyle) dışarı çıkmış (sayılıp dışarı çıkmış olan kusmuğu midesine geri göndermiştir ki bu nedenle İmam Ebû Yusuf’a göre bozulur), (mideye geri döndürme işi kişinin) kendi (fiiliyle olduğu için de İmam Muhammed’e göre bozulur). Üçüncüsü; kusmuk ağız dolusundan az olur da onun (hepsini) yahut bir miktarını (kişi kendi fiiliyle) geri çevirirse, İmam Muhammed’e göre orucu bozulur, zira (kişinin kendi) fiili vardır. Ebû Yusuf’a göre ise bozulmaz, çünkü ağız dolusu değildir (dolayısıyla dışarı çıkmış sayılmaz). Dördüncüsü; kusmuk ağız dolusu olur da (kusmuğun hepsi) yahut nohut kadarı veya daha fazlası kendiliğinden geri dönerse, Ebû Yusuf’a göre orucu bozulur, çünkü (kusmuk) ağız dolusudur (dolayısıyla dışarı çıkmış sayılır). İmam Muhammed’e göre ise bozulmaz, çünkü (kişinin kendi) fiili yoktur. Sahih olan da budur.”

Bizim meselemiz “(kusmuğu) geri çevirirse” meselesidir ki, ikinci ile üçüncü kısımdır. Bunların birincisi (hakkındaki hüküm) ittifâkî olup, musannıf’ın “ittifakla orucu bozulur” dediği budur. İkincisi ise ihtilaflı olup, musannıf’ın (yukarıda) “aksi takdirde bozulmaz” dediği de budur. Bu iki meselede bütün kusmuğu geri çevirmekle, bir kısmını çevirmek arasında fark yoktur. Anla!

Şayet oruçlu olduğunu hatırladığı halde kasten isteyerek kusar ve kusmuk da ağız dolusu olursa mutlak surette yani kusmuk ister kendi kendine dönsün ister kusmuğu kişinin kendisi döndürsün ittifakla orucu bozulur. el-Fetih sahibi şöyle demiştir: “Burada kusmuğun (kendiliğinden geri) dönmesini veya (kişi tarafından) geri çevrilmesini fer’î mesele yapmak doğru değildir. Çünkü o kimse bunlardan önce mücerret kusmukla (zaten) orucunu bozmuştur.” (Kasten isteyerek kusma meselesinde hem “kasten” hem “isteyerek” kelimelerini kullanmış olup) “kasıt” kelimesini zikretmesi, oruçlu olduğunu hatırlar halde bozmayı kastetmeyi açıklamak içindir. “İsteyerek kusarsa” tabiri ise kasten kusmayı ifade etmek içindir.

(Şayet oruçlu olduğunu hatırladığı halde kasten isteyerek kusar, kusmuk da ağız dolusundan) daha az olursa ve kusmuk ne kendiliğinden dönmezse ne de kişi tarafından geri döndürülmezse Ebû Yusuf’a göre bozulmayıp sahih olan (kavil) budur. Lâkin zâhiru’r-rivayet, İmam Muhammed’in kavlinde olduğu gibi (ağız dolusundan az olsa da orucu) bozduğunu ifade etmektedir.

(Şayet oruçlu olduğunu hatırladığı halde kasten isteyerek kusar, kusmuk da ağız dolusundan daha az olursa) ve kusmuk kendiliğinden geri dönerse orucu bozulmaz. Bu Ebû Yusuf’a göredir. Çünkü dışarı çıkmamıştır (zira) ağız dolusundan az olan (kusmuğa) “çıkmış” hükmü verilmez, (dışarı çıkmamış olduğundan) içeri girmek de tahakkuk etmez (söz konusu olmaz). (Eğer bu durumda kusmuğu) oruçlu kişi geri çevirirse, bu hususta iki rivayet vardır. Bunların en sahih olanına göre oruç bozulmaz. Bu (rivayetlerin ikisi) de Ebû Yusuf’tandır. İmam Muhammed’e göre bu meseleyi bu şekilde fürulara ayırmak doğru değildir, sebebini yukarıda (açıklamıştık).

(Oruçlu kişi bir mekânda/aynı mecliste) ayrı ayrı/parça parça olarak isteyerek (kussa) ve (bu kusmukların hepsi) toplandığında ağız dolusu oluyorsa (bu da ağız dolusu kusmuk sayılır). (Bu şekil kusma) birkaç mecliste olursa bozulmaz. Keza sabahleyin (biraz), günün yarısında (biraz), akşama doğru da (biraz) kusarsa (ve bunların toplamı ağız dolusu olsa) yine bozulmaz. el-Hızâne’de böyle zikredilmiştir. Tahâret bahsinde de geçtiği üzere, İmam Muhammed sebebin bir olmasına itibar edip, meclisin bir olmasına itibar etmez (yani kusmada itibar ettiği “ittihâdu’s-sebeb’tir, ittihâdu’l-meclis” değildir). Lâkin onun kavline göre bu, burada mümkün değildir. el-Bahr’ın ifadesi buna muhaliftir, çünkü İmam Muhammed’e göre ağız dolusundan az ile oruç bozulur. el-Hızane’nin (az önceki) ifadesi Ebû Yusuf’un kavline göredir.

(Yukarıda sayılan) bütün bu (hükümler, oruçlunun) yemek veya su yahut safra veya kan kustuğuna göredir. Anlaşıldığına göre kan’dan murad, pıhtılaşmış (donmuş) kandır. Yoksa (mideden çıkan) bu kan ile dişlerinin arasından çıkan kan arasında (pıhtılaşmadan başka) ne fark olabilir! (Daha önce) geçtiği vecihle, dişlerin arasından çıkan kan, tükürükten çok ise veya tükürüğe eşit ise yahut kanın tadını boğazında duyarsa, (bu durumlarda) yutulduğu vakit orucu bozar.

(Oruçlu kişi) balgam kusarsa mutlak surette (orucu) bozulmaz. “Balgamdan” murad, göğüsten çıkan balgamdır, baştan inen balgamın orucu bozmadığında ihtilaf yoktur. Keza baştan inen balgamın abdesti bozmadığında da ihtilaf yoktur. (Balgam) kelimesini mutlak zikrettiğine göre, ister (istemeden) kussun ister kendisini kustursun, balgam ister ağız dolusu olsun ister ağız dolusu olmasın, ister kendiliğinden (mideye) geri dönsün ister (oruçlu kişi) döndürsün orucu bozmaz. Ebû Yusuf buna muhalif olup, ona göre (oruçlu kişi) isteyerek ağız dolusu balgam kusarsa orucu bozulur. Kemal b. Hümam ve başkaları (el-Bahr, en-Nehir ve Şurunbulâliyye sahipleri Ebû Yusuf’un) kavlini beğenmişler ve (Kemal b. Hümam); “Ebû Yusuf’un bu kavli daha kuvvetli, Tarafeyn’in “bozmaz” demeleri ise daha güzeldir. Çünkü orucun bozulması temizliğe ve pisliğe bakılmadan içeri giren bir şeye veya kasten kusmaya bağlanmıştır. Binaenaleyh balgamla başkasının arasında fark yoktur. Abdestin bozulması bunun gibi değildir (abdestteki durum bunun hilafınadır)” demiştir. (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)