SORU: Mezhepler arasındaki ruhsat ve kolaylıkları araştırıp almanın caiz olduğu hususunda “İslam dini, hoşgörü, müsamaha, ruhsat dinidir!” sözü delil olur mu?
CEVAP:
Yine bazıları: “İslam dini, hoşgörü, müsamaha, ruhsat dinidir!” diyerek, İslam’ın hoşgörülülüğünü, genişliğini bu fasit anlayışları için istidlal ediyorlar…
Evet, İslam hoşgörü dinidir. Hiçbir aklıselim bunu inkâr edemez. Ancak biz, hakiki ilim ehli olan İmamlarımızın, Âlimlerimizin de kabullenmediği gibi, şiddetle karşı çıktıkları bu gibi ifadelere sığınılarak, kavram ve kelime oyunları ile haramı helal saymayı, batıl teviller yapmayı ve mezhepler arasında heva ve arzuları mesnet edinerek ruhsatların, kolaylıkların peşine düşülüp gidilmesini kabul etmiyor, buna şiddetle karşı çıkıyor ve dine aykırı buluyoruz…
Burada İslam’ın hoşgörü/müsamaha/ruhsat dini olmasından maksat, örneğin; Allah’ın hastaya oturarak, uzanarak veya yanı üzere yatarak namaz kılmasına müsaade etmesi, yine abdest veyahut gusül için su bulamayan veya suyu kullanırsa zarar göreceğinden korkan kimsenin teyemmüm etmesine müsaade etmesi gibidir… Evet, işte İslam dininin müsamaha dini olmasının manası budur, yoksa mezhepler arasında telfîk yapıp Ulemanın fetvalarındaki/görüşlerindeki ruhsatların alınıp amel edilmesi değildir…
(Sahîhu Şerhi’l-Akîdeti’t-Tahâviyye, Hasan b. Ali es-Sekkâf el-Kuraşî el-Hâşimî el-Huseynî)