Mehdi (a.s)’ın yapacağı Melhametü’l-Kübrâ/Büyük Savaşta Roma’yı fethetmesi nasıl olacaktır?

SORU: Mehdi (a.s)’ın yapacağı Melhametü’l-Kübrâ/Büyük Savaşta fethedilecek olan Büyük Kostantiniyye neresidir? Roma’nın denizinin ikiye yarılması, Mehdi (a.s)’ın Roma’yı fethi, orada bir sene kalmaları ve birçok mescitler inşa etmeleri nasıl olacaktır? Deccal’in çıktığı haberi üzerine Müslümanların Şam’a gitmeleri, bu haberin yalan olduğu ortaya çıkınca 1000 gemi inşa edip Akkâ’dan binmeleri nasıl olacaktır? Roma’nın fethi ile Deccal’in zuhuru arasında kaç yıl vardır?  Roma’ya götürülmüş olan Mescid-i Aksâ’ya ait hazineleri ve içerisinde İsrailoğullarının Mâide’si, Tevrat’ın yazılı olduğu levhalar, Âdem (a.s)’ın elbisesi, Musa (a.s)’ın asası, Süleyman (a.s)’ın minberi ve Kudret Helvasından iki ölçek olan Tâbût’u Mehdi (a.s)’ın çıkartıp Mescid-i Aksâ’ya geri götürmesi nasıl olacaktır? Rumiyye neresidir? Mehdi (a.s) Roma’da kaç yüz bin savaşçıyı öldürecektir?

CEVAP:

Ikdu’d-Dürer (isimli eserde) şöyle denilmiştir: (Burada adı geçen “Büyük Kostantiniyye”’nin) 7 suru vardır. Onu kuşatan 6 surun genişliği 21 zira’dır (bir zira’ 70-90 cm arasıdır) ve 100 kapısı vardır. Son surun (yani 7’nci) surun genişliği 10 zira olup memleket tarafında bulunur ve o, Rum Denizine dökülen Haliç’in üzerindedir. (Büyük Kostantiniyye) Rum diyarı ve Endülüs ile bitişiktir…

(Kâfirlerin peşine düşerek “Büyük Kostantiniyye”’ye/Roma’ya varınca), Mehdi (a.s) sabah namazına abdest almak için denizin yanında sancağını diker, ancak su O’ndan uzaklaşır, (Mehdi a.s) da peşinden gider ta ki (böylece bulunduğu) o taraftan/kıyıdan (karşı tarafa) geçer ve (sancağı) dikip şöyle nida eder: “Ey insanlar geçiniz. İsrailoğullarına denizi ikiye yardığı gibi muhakkak Allah Azze ve Celle sizin için de denizi (ikiye) yarmıştır…” Bunun üzerine (Müslüman ordusu karşı kıyıya) geçer. (Mehdi (a.s) Kostantiniyye’ye) doğru yönelir/döner ve (Müslüman ordusu) da Tekbir getirirler (“Allah’u Ekber” derler) de bunun üzerine (Kostantiniyye’nin) duvarları/surları sallanır, sonra (ikinci defa) Tekbir getirirler de bunun üzerine (Kostantiniyye’nin duvarları/surları tekrar) sallanır, sonra üçüncü defa (Tekbir getirirler)de bunun üzerine 12 burcun arasındaki (duvarlar/surlar) düşer/yıkılır. Böylece (Kostantiniyye’yi/Roma’yı) fethederler ve orada bir sene kalırlar. (Müslümanlar) orada (birçok) mescitler inşa ederler. Sonra başka bir şehre girerler ve orada ganimetleri (çokluğundan dolayı) kalkanlara (doldurarak aralarında) taksim ederken/paylaşırken bir de (bakarlar ki) bir kişi şöyle çığlık atıyor/bağırıyor: “Deccal, Şam’da ardınızda bıraktığınız zürriyetlerinize (aile-çoluk çocuklarınıza) ilişti/musallat oldu…” Bunun üzerine hemen geri dönerler ve bakarlar ki bu iş batılmış (yani böyle bir şey yokmuş yalan imiş). (Bu yalan habere) inanan da pişman olur, inanmayan da pişman olur (şöyle ki, inanan pişman olur zira bu haberin yalan olduğu ortaya çıkmıştır. İnanmayan da pişman olur, zira bu haberi duyduğunda her şeyi bırakıp az zaman sonra zuhur edecek olan Deccal ile savaşa hazırlık yapsaydı onun için daha hayırlı olacağını bilir de buna pişman olur). Sonra 1000 gemi inşa ederler ve (tek bir gayeyi taşıyan kimseler olarak) tek kalp/tek yürek halinde o (gemilere) Doğu ahalisi, Batı ahalisi, Şam ahalisi ve Hicaz ahalisi “Akkâ”’dan binerler ve Rumiyye’ye doğru giderler. (“Akkâ” Filistinde bir şehir olup şimdi İsrail sınırları içerisinde İsrail’in kuzeyinde Akdeniz kıyısında bulunmaktadır…)

Abdullah b. Büsr el-Mâzinî (r.a)’den rivayetle şöyle demiştir: “Ey kardeşimin oğlu! Umulur ki sen Kostantiniyye’nin fethine erişirsin. Eğer (Kostantiniyye’nin/Roma’nın fethine erişirsen) sakın (Kostantiniyye’den/Roma’dan elde ettiğin) ganimetini bırakma. Muhakkak (Kostantiniyye’nin fethi) ile Deccal’in zuhuru/çıkışı arasında 7 yıl vardır.” Bunu (Muhaddis) Nuaym b. Hammâd “el-Fiten”’de zikretmiştir…

(Sonra) Beyt-i Makdis’e (Mescid-i Aksâ’ya) ait hazineler ve süsler/ziynetler/mücevherler çıkartılır. (Çıkartılan bu hazineler ve süsler şudur): Tahir b. İsmail İsrailoğullarına saldırmış (savaşmış, İsrailoğullarını) esir etmiş, Beyt-i Makdis’in süslerini/ziynetlerini/mücevherlerini almış, (Beyt-i Makdis’i) yakmış ve (elde ettiği) süsleri/mücevherleri 1700 gemiye (yükleyip) deniz (yoluyla) Rumiyye’ye/Roma’ya götürmüştür/nakletmiştir…

Huzeyfe (r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’i şöyle derken işittim: “Şüphe yok ki Mehdi bunu (yani Rumiyye’ye götürülmüş olan Mescid-i Aksâ’ya ait hazineleri ve süsleri/ziynetleri/mücevherleri) çıkaracak, ta ki Beyt-i Makdis’e (Mescid-i Aksâ’ya) iade edecek/geri döndürecektir…” (Bunu Kurtubî İsrâ suresi tefsirinde zikretmiştir…)

Ikdu’d-Dürer (isimli eserde) şöyle denilmiştir: “Rumiyye” Rum memleketlerinin anasıdır. “Rumiyye’ye hükmeden her devlet başkanına “Papa” denilir. “Papa”, Hristiyanlık dininin hâkimidir/idarecisidir/hükmedenidir. Müslümanlardaki “Halife” menzilesindedir/konumundadır. Müslüman memleketlerinde onun (“Rumiyye”’nin) bir dengi/eşi yoktur. Tarihçiler “Rumiyye”’nin vasfı hakkında (öyle) acayip şeyler zikretmişlerdir ki bu (acayip vasıfların) asgarîsi/pek cüz’isi dahi âlemde hiçbir memleket için duyulmamıştır. Kostantiniyye (konum olarak Rumiyye’ye) yaklaşmıştır…

(Sonra Rumiyye) üzerine 4 Tekbir getirirler (dört defa “Allah’u Ekber” derler), bunun üzerine hemen (Rumiyye’nin/Roma’nın) duvarları/surları düşer/yıkılır ve 600 bin kişiyi öldürürler. (Rumiyye’den) Beyt-i Makdis’in süsleri/ziynetleri/mücevherleri ve içinde “Sekîne”, “İsrailoğullarının sofrası/mâidesi”, “(Tevrat’ın yazılı olduğu) levhaların parçaları”, “Âdem (a.s)’ın elbisesi”, “Musa (a.s)’ın asası”, “Süleyman (a.s)’ın minberi, “Allah Azze ve Celle’nin İsrailoğullarına indirdiği sütten daha beyaz olan “Menn”’den/Kudret Helvasından iki ölçek” olan Tâbût’u çıkarır (götürür)

(el-İşâatü li-Eşrâti’s-Sâati, Müellif; Şerif, Seyyid Muhammed b. Rasûl el-Hüseynî el-Berzencî)