Maden ve definelerden zekât veya vergi alınır mı? Demir, altın, gümüş, kurşun, bakır, cıva, neft, zift, tuz, su, petrol, alçı, kireç, firuze taşı veya denizin dibinden hazine çıkarılırsa devlete beşte bir verilir mi?

SORU: Maden ve definelerden yani rikâz’dan zekât veya vergi alınır mı? Demir, altın, gümüş, kurşun, bakır, cıva, neft, zift, tuz, su, petrol, alçı, kireç, firuze taşı veya denizin dibinden hazine çıkarılırsa devlete beşte bir verilir mi?

CEVAP:

Rikâz; lügatte, “gömülmüş” manasında olup, şer’an; “yeraltında gömülü mal”  manasındadır… Rikâz, maden ve defineyi kapsamaktadır. Yeraltındaki bu malı ister Hâlık (yaratmış olsun) ister mahlûk gömmüş olsun farketmez…

Maden ve definelerden (yani rikâz’dan devlet pay alır, ancak) alınan (bu pay) zekât değildir. Bunlardan alınan miktar, zekâtın sarfedildiği yerlere değil, ganimetlerin sarfedildiği yerlere harcanır. Bunları Müslümanın veya zimmînin bulması arasında bir fark yoktur. Keza bunları bulanın hür olup olmaması, baliğ olup olmaması, erkek olup olmaması, Müslüman olup olmaması arasında da fark yoktur, bundan ancak harbî müstesnadır…

İmam Şafii (rh.a)’e göre bulunan define ve madenlerin beşte biri hükümet tarafından alınmaz. Zira bunlar mübah olup av gibi, bulan kimseye aittir… (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)

Fetevây-i Hindiyye’nin zekât bahsinde şöyle denilmiştir: (Müslümanların mülkü olan, yani dâru’l-harp olmayan) arazilerden çıkarılan madenler üç çeşittir:

1- Ateşte yumuşayan ve eriyen madenler. Örneğin; demir, altın, gümüş, kurşun ve bakır. (Cıva da bu kısmın hükmüne dâhil edilmiştir.) Bunlardan beşte bir devlete verilir. Gerisi bunu bulanın olur.

2- Akıcı (mâî) olan madenler. Örneğin; neft, zift, tuz, su ve petrol.  (Bunlardan yani katılaşmayıp akıcı-eriyik durumda olan madenlerden devlete herhangi bir şey vermek gerekmez…)  (Serahsî’nin Mebsût’unda ve İbn-i Âbidîn’de de böyle zikredilmiştir…)

3- Akıcı olmayan ve ateşte erimeyen madenler. Örneğin; alçı, kireç ve firuze taşı. Bunları bulanın devlete bir şey vermesi gerekmez…

4- Denizin dibinde bulunup çıkartılan altın hazinesi ve diğer bütün ziynetlerin hükmü de böyledir, yani beşte bir’i devlete verilmeyip hepsi bunu bulanındır…