İmam A’zam mezhebinin kâtibi İmam Muhammed’in eserleri hakkında bilgi verir misiniz?

SORU: İmam A’zam mezhebinin kâtibi İmam Muhammed’in eserleri hakkında bilgi verir misiniz?

CEVAP:

İmam Muhammed’in ilmi, telif ettiği “el-Câmiu’l-Kebîr”, “el-Câmiu’s-Sağîr”, “el-Mebsût”, “ez-Ziyâdât” ve “en-Nevâdir” gibi eserleriyle meydana çıkmıştır. Hatta dînî ilimlere dair 999 kitap yazdığı söylenir…

İmam Muhammed Hanefi mezhebinde, “el-Câmi’” adı altında kırktan fazla eser telif etmiştir… İmam Muhammed, “Sağîr” vasfı ile telif ettiği eserlerini Ebû Yusuf vasıtasıyla İmam-ı A’zam’dan, “Kebîr” vasfı ile telif ettiklerini ise doğrudan doğruya İmam-ı A’zam’dan rivayet etmiştir…

İmam Muhammed’in, “el-Câmiu’l-Kebîr”, “el-Câmiu’s-Sağîr”, “el-Mebsût”, “ez-Ziyâdât” ve “es-Siyer” isimli bu beş eseri “Asıl” ve “Zâhiru’r-Rivâye” adıyla meşhurdurlar. Zira bu kitapları ondan sika olan kişiler rivayet etmişlerdir ki, onun eserleri oldukları tevatür (mütevatir) yahut şöhret (meşhur) yolu ile sabittir.  Adı geçen kitaplarda, mezhebin sahipleri olan Ebû Hanife, Ebû Yusuf ve Muhammed’den rivayet edilen meseleler vardır…

“en-Nevâdir”’e gelince; bunlardan maksat, İmam Muhammed’in “Kîsâniyât”, “Hârûniyât”, “Cürcâniyât” ve “Rukıyât” gibi kitaplarında onlardan rivayet ettiği meselelerdir ve ikinci derecede gelirler. Üçüncü bir kısım daha vardır ki, onlar da “en-Nevâzil” meseleler olup, bu meseleler, mezhepte müçtehit olanlara sorulmuş, onlar da bu hususta nas bulamadıkları için tahriç yolu ile fetvalar vermişlerdir…

“Temîmî”’nîn “Tabâkât”’ında, “Serahsî”’’nin “Şerhu’s-Siyerü’l-Kebîr”’inden naklen şöyle denilmektedir: “Siyer-ü’l-Kebîr”[1], İmam Muhammed’in fıkıhtaki son telifidir. Bunun yazılmasına sebep ise şudur: “Siyerü’s-Sağîr” Şamlıların imamı “Evzâî”’nin eline geçmiş ve; “Irak ulemasının bu babda/mevzuda kitap telif etmeye ne hakları var! Onlar Siyer ilmini bilmezler” der. İmam Muhammed de bunu haber alınca hemen “Siyerü’l-Kebîr”’i tasnif eder. Rivayete göre “Evzaî” bunu görünce şöyle demiştir; “Eğer bu kitabın içinde hadisler olmasa idi, bu adam ilmi uyduruyor, derdim. Gerçekten Allah Teâlâ onun görüşüne doğruyu tayin etmiştir. Allah Teâlâ; “her ilim sahibinin fevkinde/üstünde, bir alîm/daha iyi bir bilen vardır” (Yusuf, 12/76) buyurarak doğruyu söylemiştir…” Sonra İmam Muhammed (bunların) altmış deftere yazılıp halifeye götürülmesini emretmiş, Halife de İmam Muhammed’i takdir etmiş ve zamanının medar-ı iftiharı saymıştır… (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)

 

[1] Siyer, “siyret”’in cemisidir. “Siyret”, yapılan işlerde tutulan yoldur. Şeriatta ise, Peygamber (s.a.v)’in gazalarındaki siyretine mahsustur. “Siyer-i Kebîr” İmam Muhammed’in kitabıdır. İmam Muhammed bu kitaptaki kavilleri vasıtasız olarak doğrudan doğruya İmam-ı A’zam’dan nakletmiştir…

“el-Muğrib” isimli eserde şöyle denilmiştir: “Ulema, “Siyer-i Kebîr” diyerek, müzekker olan “kebîr” kelimesini (müennes olan) “siyer” kelimesine sıfat yapmışlardır. Çünkü “siyer” kelimesi, burada aslen muzâf olan “kitap” kelimesinin makamında kaimdir. Nitekim öğle namazına “salâtu’z-zuhr” demeleri de bu kabildendir. Hâlbuki “Câmiu’s-Sağîr”, “Câmiu’l-Kebîr”, kelimeleri gibi “Siyeru’l-Kebîr” de hatadır…