İhrama girmenin sahih olması için, zaman, mekân ve şekil şart mıdır? Üç parça ihram elbisesiyle veya siyah ihramla yahut yamalı ihramla yahut da dikişli elbiseyle ihrama girilir mi? Dikişli elbiseyle ihrama girerse ne gerekir? Hangi özürlerden dolayı dikişli elbiseyle ihrama girmek caiz olur? İhramlı kişi özürsüz olarak yasak bir fiili işlerse ne gerekir? Kurban veya sadaka cezası yerine yiyecek vermek veya oruç tutmak caiz olur mu? Ceza olarak kurban kesmesi veya sadaka vermesi gereken bir kişi bunlara gücü yetmezse hükmü ne olur?

SORU: İhrama girmenin sahih olması için, zaman, mekân ve şekil şart mıdır? Üç parça ihram elbisesiyle veya siyah ihramla yahut yamalı ihramla yahut da dikişli elbiseyle ihrama girilir mi? Dikişli elbiseyle ihrama girerse ne gerekir? Hangi özürlerden dolayı dikişli elbiseyle ihrama girmek caiz olur? İhramlı kişi özürsüz olarak yasak bir fiili işlerse ne gerekir? Kurban veya sadaka cezası yerine yiyecek vermek veya oruç tutmak caiz olur mu? Ceza olarak kurban kesmesi veya sadaka vermesi gereken bir kişi bunlara gücü yetmezse hükmü ne olur?

CEVAP:

a) İhrama girmenin sahih olması için, zaman, mekân, hey’et ve hal şart değildir.

b) İhram için örtü ve peştamal kullanmak sünnettir. Bunu bulamazsa avret yerini örten her şey kâfidir ve bir elbise caiz olduğu gibi, ikiden fazlası da, siyah olanları da, yamalıları da caizdir. Gerekeli olan, elbisede dikiş bulunmamasıdır. Hatta dikişsiz kısımdan hâlî olmasa bile yine ihramı mün’akit olur. Yani bir kimse özürsüz olarak üzerindeki elbiseleri ile ihrama girse ihramı sahih sayılır. Lakin ceza kurbanı lâzım gelir. Bir özürden dolayı olursa sadaka lazım gelir. Özrün ne olduğuna gelince; humma, soğuk, yara, çıban, baş ağrısı, yarım baş ağrısı ve bit gibi şeyler özürdür. İlletin devamı veya ölüme sebep olması şart değildir. Şart olan, ağrı ve sızı ile beraber olması ve bunu mübah kılacak meşakkatin bulunmasıdır.

Hata, unutma, bayılma, zorla yaptırılma, uyku ve kefarete gücü yetmemek gibi şeyler muhayyerlik hususunda özür sayılmazlar.

c) İhramlı kişi özürsüz olarak yasak bir fiili işlerse, ona vacip olan, aynen bir kurban veya sadakadır.

d) İhramlı kişiye ceza olarak kurban kesmek veya sadaka vermek lazım gelirse, kurban namına yiyecek vermek ve oruç tutmak caiz olmadığı gibi, sadaka yerine de oruç caiz değildir. Buna imkân bulamazsa, zimmetinde borç kalır.

(İbn-i Âbidîn, Bahru’r-Râik Şerhu Kenzu’d-Dekâik, Şerhu’l Vikâye, Teshîl li Mesâil Kudûrî, Fetevây-i Hindiyye, Mültekâ/Mevkûfât, Cezîrî -dört mezhebe göre- İslam Fıkhı ve Zuhaylî -dört mezhebe göre- İslam Fıkhı)