SORU: Ebû Hanife Sahabeden hadis rivayet etmiş midir? Sahabelerle görüşmüş müdür? Ebû Hanife’nin görüştüğü ve hadis rivayet ettiği Sahabelerin isimlerinden bazısını sayar mısınız?
CEVAP:
Müteahhirîn muhaddislerden İmam-ı A’zam’ın menakıbı hakkında büyük bir kitap telif eden bazı zevat şöyle demiştir: “Ebû Hanife’nin, Ebû Yusuf, Muhammed b. Hasan, İbn-i Mübârek, Abdürrezzâk ve diğerleri gibi büyük ashabı, bu hususta ondan hiçbir şey nakletmemişlerdir. Böyle bir şey olsa naklederlerdi. Çünkü bu iş, muhaddislerin yarış ettikleri ve bununla pek çok iftihar ettikleri bir meseledir…
İmam-ı A’zam’ın hem Enes (r.a)’ı görmesi ve hem de sahabeden bir cemaate yaşça yetişmesi hususları (yani hepsini görmese de onların yaşadığı zamanda bulunması) ki bunların ikisi de doğrudur. Bunda şüphe yoktur… Aynî, İmam-ı A’zam’ın sahabeden bir cemaatten hadis dinlediğini ispat etmişse de, arkadaşı Hâfız Kasım el-Hanefi bunu reddetmiştir. Zahire göre, yetiştiği ashabdan hadis dinleyememesinin sebebi, ilk zamanlarında ticaretle meşgul olmasıdır. Ancak daha sonra Şa’bî, Ebû Hanife’deki necabeti, asaleti görünce onu irşat etmiş ve kendisini ilimle meşgul olmaya teşvik etmiştir. Hadis ilminden en az nasibi olan bir kimse bile bu söylediğimin aksini iddia edemez…
Lâkin Aynî’nin sözünü hadis ulemasının şu kaidesi teyit etmektedir: Bir hadisi muttasıl olarak rivayet eden râvi, hadisi mürsel veya münkatı’ olarak rivayet eden raviye tercih olunur. Çünkü muttasıl rivayet edende daha fazla ilim vardır. Bu mühimdir…
Her hâlükârda Ebû Hanife Tabiindendir (bunda bir şüphe yoktur). Hâfız Zehebî ile Hâfız Askalânî ve başkaları buna katiyetle kaildirler. Askalânî şöyle demiştir: “Ebû Hanife, kendisi 80 tarihinde Kûfe’de doğduktan sonra burada bulunan ashabı kiramdan bir cemaate yetişmiştir. Ebû Hanife’nin muasırları olan şehirlerdeki imamlardan hiçbirine bu nasip olmamıştır. Mesela, Şam’da Evzaî, Basra’da iki tane Hammâd, Kûfe’de Sevrî, Medine-i Münevvere’de Mâlik, Mısır’da Leys b.Sa’d gibi zevat bulunuyorlardı…
Ebû Hanife’nin görüştüğü Ashab-ı Kiramdan bazısının isimleri şöyledir: “Ed-Dıyâ” isimli eserde, Ebû Hanife’nin görüştüğü Ashab-ı Kiramdan adları geçen şunlardır: İbn-i Nüfeyl, Vâsile, Abdullah b. Âmir, İbn-i Ebî Evfâ, İbn-i Cüz’, Utbe, Mikdâd, İbn-i Büsr, İbn-i Sa’lebe, Sehl b. Sa’d, Enes, Abdurrahman b. Yezîd, Mahmud b. Lebîd, Mahmud b. Rabî’, Ebû Ümâme ve Ebû’t-Tufeyl. Aynı eserde bunlar 18 sahabedir. İhtimal “benim (musannıf) muttali olamadığım başkalarına da yetişmiştir” deniliyorsa da görüldüğü vecihle sayılanlar 18 değil 16’dır. “Tenvîru’s-Sahîfe” isimli eserde bunlara ilâveten “Amr b. Hureys, Amr b. Seleme, İbn-i Abbas ve Sehl b. Huneyf” de zikredilmiş ve “bunlardan başka diğer büyük ashab-ı kirama da yetişmiştir” denilmiştir…
Ebû Hanife’nin hadis rivayet ettiği Sahabelerin isimleri şunlardır: Allâme Şemsüddin Muhammed Ebû’n-Nasr b. Arabşâh el-Ensârî el-Hanefi “Cevâhiru’l-Akâid ve Dürerü’l-Kalâid” ismini verdiği manzum elfiyesinde, İmam-ı A’zam Ebû Hanife’nin sekiz sahabeden hadis rivayet ettiğini söylemiş ve şöyle demiştir: “İlim ve dinde imamların öncüsü, ümmetin kandili, tabiinden şanı büyük, sehâvetli Ebû Hanifetü’n-Numan’ın mezhebine itikad ederek söylüyorum ki, kendisi, Peygamberin ashabından bir cemaate yetişmiş ve onların izinden giderek koyu sapıklıktan selamette, açık bir yol tutmuştur. Hazret-i İmam, Enes[1], Câbir[2], İbn-i Ebî Evfâ[3], Âmir yani Ebu’t-Tufeyl b. Vâsile[4], İbn-i Üneys,[5] Vâsile,[6] İbn-i Cez’[7] ve Bint-i Acred’den[8] hadis rivayet etmiştir. Bint-i Acred ile sekiz tamam olmuştur. Allah onlardan ve cümle Ashab-ı Kiramdan razı olsun… (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)
[1] Enes b. Malik: Enes b. Malik (r.a) büyük bir sahabî ve Rasûlullah (s.a.v)’in hizmetkârıdır. Basra’da bir rivayete göre 92, diğer bir rivayete göre 93 tarihinde vefat etmiştir. Nevevî ve başkaları 93 tarihini tercih etmişlerdir. Vefatında 100 yaşını geçmişti… İbn-i Hacer; “Zehebî’nin de söylediği gibi Ebû Hanife’nin küçüklüğünde onu gördüğü sahihtir” demiştir. Bir rivayette Ebû Hanife; “ben Hazret-i Enes’i birkaç kere gördüm, sakalını kırmızıya boyardı” demiştir. Ebû Hanife’nin ondan üç hadis rivayet ettiği birkaç tarikle naklolunmuştur. Lâkin hadis imamları bunların hadis uydurmakla müttehem ravilere dayandığını söylerler. Ulemadan bazısının beyanına göre; Allâme Taşköprü, Ebû Hanife’nin Hazreti Enes’ten hadis dinlediğini ispat eden sahih nakilleri uzun uzadıya sıralamıştır ki, (kaide gereğince de) ispat eden (yani müsbit) nefyedene tercih olunur…
[2] Cabir b. Abdullah: Cabir’den murad, Cabir b. Abdullah (r.a)’dır. Fakat buna itiraz olunmuş ve “Hazret-i Cabir 79 tarihinde yani İmam A’zam’ın doğmasından bir sene önce vefat etmiştir” denilmiştir. Bundan dolayıdır ki Ebû Hanife’nin Cabir (r.a)’den, onun da Peygamber (s.a.v)’den naklen rivayet ettiği hadis mevzû’dur, yani uydurmadır demişlerdir. Hadis şudur; “Rasûlullah (s.a.v), çocuğu olmayan bir zata çok istiğfar etmesini ve sadaka vermesini emir buyurdu. O da bunları yaptı, müteakiben dokuz erkek evladı doğdu.” Lâkin Tahtâvî’nin Havarzemî şerhinden naklettiğine göre İmam-ı A’zam, diğer rivayet ettiği hadislerinde “işittim” tabirini kullanmış, fakat Cabir (r.a)’den rivayet ettiği hadiste bu tabiri kullanmamış, mürsel hadislerde tabiinin âdetleri üzere sadece “Cabir’den rivayet olundu” demiştir. Nitekim “İmam-ı A’zam’ın 70 tarihinde doğduğunu söyleyenlere göre onun Cabir’den hadis rivayeti doğrudur” demek de mümkündür… Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Mezkûr hadis, İmam-ı A’zam’ın “Müsned”’’inde mevcut ise, olsa olsa mürseldir. Ama uydurmadır/mevzûdur diye hüküm vermek mümkün değildir. Çünkü Hazret-i İmam hüccettir, (mevsuktur), hadis uydurmaz, hadis uydurandan rivayette de bulunmaz…
[3] İbn-i Ebî Evfâ: İbn-i Ebî Evfâ’nın ismi Abdullah’tır. Hazreti Abdullah Kûfe’de vefat eden sahabelerin sonuncusudur. Bir rivayete göre 86, diğer bir rivayete göre 87 tarihinde vefat etmiştir. 88’de vefat ettiğini söyleyenler de vardır… İbn-i Hacer şöyle demiştir: “İmam-ı A’zam şu mütevatir hadisi ondan rivayet etmiştir: “Her kim Allah için bir mescit bina ederse, velev ki katat (bağırtlak) kuşunun yuvası kadar olsun, Allah ona cennette bir köşk bina eder…”
[4] Ebû’t-Tufeyl: Ebû’t-Tufeyl b. Vâsile genel olarak ashab-ı kiramın en son vefat edenidir. Mekke’de vefat etmiştir. Bazıları Kûfe’de vefat ettiğini söylemişlerdir. Irâkî’nin katiyetle söylediğine göre 100 tarihinde vefat etmiştir. Zehebî, 110 tarihinde vefat ettiğinin doğru olduğunu söylemiş, bazıları da 127 olduğunu iddia etmişlerdir…
[5] İbn-i Üneys: İbn-i Üneys Abdullah b. Cühenî’dir. Ulemadan bazısı, İmam-ı A’zam’a isnad ederek onun şöyle dediğini tahriç etmiştir: “Ben 80 tarihinde doğdum. Abdullah b. Üneys (r.a) de Kûfe’ye 94 tarihinde geldi. Kendisini gördüm ve ondan Rasûlullah (s.a.v)’in şu hadisi şerifini dinledim: “Bir şeyi sevmen, (o şeye karşı senin) gözünü kör, kulağını sağır eder.” Buna itiraz olunmuş, hadisin senedinde iki tane meçhul ravi olduğu ve İbn-i Üneys’in de 54 tarihinde vefat ettiği söylenmiştir. Fakat buna cevap verilmiş, ashab-ı kiramdan 5 kişinin isminin Abdullah olduğu, ihtimal ki rivayet eden Abdullah’ın, Abdullah b. Cühenî’den başkası olacağı bildirilmiştir. Ancak bu da reddedilmiş “başkaları (yani ismi Abdullah olanlardan, Abdullah b. Cühenî’den başkası) Kûfe’ye girmemiştir” denilmiştir…
[6] Vâsile: Vâsile b. Eskâ’, Şam’da 83 veya 85 yahut 86 tarihlerinde vefat etmiştir. İmam-ı A’zam ondan iki hadis rivayet etmiştir. Bunlardan birincisi: “Din kardeşinin başına gelen bir belâya sevinme! Zira Allah ona âfiyet verir de seni mübtelâ kılar.” İkincisi ise; “sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyeni al” hadisleridir. Birinci hadisi Tirmizî başka bir vecihten de rivayet etmiş ve “hasen” olduğunu söylemiştir. İkinci hadis ise ashab-ı kiramdan bir cemaat tarafından rivayet edilmiştir. Hadis imamları onun sahih olduğunu kabul etmişlerdir…
[7] İbn-i Cez’: İbn-i Cez’ Abdullah b. Hâris b. Cez’ ez-Zübeydî’dir. Ebû Hanife’nin babası ile birlikte 96 tarihinde hac ettiği ve bu Abdullah’ı Mescid-i Haram’da ders okuturken gördüğü, ondan hadis dinlediği rivayet edilirse de, bu rivayeti ulemadan bir cemaat reddetmişlerdir. Reddedenler arasında Kasım-ı Hanefi de vardır. Reddin sebebi, hadisin senedinde “kalb” ve “tahrif” yapılmış olması ve ravileri arasında bil ittifak yalancı bulunmasıdır. Reddin bir sebebi de, Ebû Hanife altı yaşlarında iken İbn-i Cez’’in Mısır’da vefat etmesidir. Keza bir diğer sebebi de, İbn-i Cez’’in bu müddette Kûfe’ye girmemiş olduğudur.
[8] Bint-i Acred: Binti Acred’in ismi Âişe’dir. Buna da itiraz olunmuş, “Zehebî ile Şeyhû’l-İslâm İbn-i Hacer Askalânî’nin sözlerinden anlaşıldığına göre, bu kadın sahabe değildir. Hatta hemen hemen kendisini tanıyan da yoktur” denilmiştir. Bu sebeple Ebû Hanife’nin ondan şu sahih hadisi rivayet ettiği reddedilmiştir: “Allah’ın yeryüzündeki ordularının (adetçe) en çok olanı çekirgedir. Ben onu yemem, ama haram da etmem.”
Bu hadisi İbn-i Hacer Heysemî rivayet etmiş ve burada İmam A’zam’ın kendilerinden hadis rivayet ettiği bildirilen ashab-ı kirama şunları da ilave etmiştir: Sehl b. Sa’d, vefatı 88’dir, daha sonra vefat ettiğini söyleyenler de vardır. Sâib b. Yezîd b. Saîd, 91 veya 92 yahut 94 tarihlerinde vefat etmiştir. Abdullah b. Büsr, 96 tarihinde vefat etmiştir. Mahmud b. Rabî’, 99 tarihinde vefat etmiştir.