SORU: Ebû Hanife’nin Kâdı’l-Kudât makamını kabul etmemesini, Halife Mervân ve Mansûr tarafından hapsedilip kırbaçlanmasını ve vefatını anlatır mısınız?
CEVAP:
Ebû Hanife 150 tarihinde Bağdat’ta vefat etmiştir. Kâdılığı kabul etmediği için 70 yaşında olduğu halde hapishanede öldüğü söylenmiştir…
Ebû Hanife’ye teklif edilen kâdılık, Kâdı’l-Kudât makamı idi. Bu makamda oturan zat bütün İslâm kâdılarına hükmederdi. Kendisini bu makama Halife Mansûr davet etmiş, fakat o kabul etmemiştir. Bunun üzerine Mansûr, kendisini hapsetti. Artık Ebû Hanife her gün hapisten dışarıya çıkarılarak sırtına on kırbaç vurulur ve sokaklarda gezdirilerek aleyhine nidâ edilirdi. Daha sonra öyle şiddetle dövüldü ki üzerinden kanlar topuklarına aktı ve aleyhine nidâ edildi. Fakat Hazret-i İmam halini değiştirmedi. Nihayet son derece şiddetli baskı ve zorlamaya maruz bırakıldı. Hatta yiyeceği ve içeceği hususunda da meşakkatlere maruz kaldı. Bunun üzerine ağladı ve olanca gücü ile dua etti ve nihayet beş gün sonra vefat etti…
Ulemadan bir cemaatin rivayetine göre, Hazret-i İmam’a bir kadeh zehir verilmiş, o bunu içmekten imtina ederek; “Ben kendimi öldürmeye yardım edemem” demiş ve bunun üzerine zehir zorla ağzına dökülmüş (ve vefat etmiştir). Bu işin, Halife Mansûr’un huzurunda yapıldığı söylenmiştir…
Sahih rivayete göre Hazret-i İmam öleceğini anlayınca secdeye varmış ve secdede iken vefat etmiştir. Onun vefat ettiği gün İmam Şafii (rh.a) doğmuştur…
Mansur’un Ebû Hanife’ye böyle zulmetmesinin sebebinin, İmam-i A’zam’ın bazı düşmanlarının Halife Mansûr’un huzurunda yaptıkları desise/entrika ve komplo olduğu söylenir. Bunlar, Basra’da Mansûr’a karşı çıkan İbrahim b. Abdullah b. Hasan b. Hüseyin b. Ali’yi, Ebû Hanife’nin ayaklandırdığını söylemişlerdir. Bu sebeple Mansûr, kabul etmeyeceğini bildiği halde ondan “kâdı” olmasını istemiştir ki, bunu bahane ederek öldürmeye imkân bulabilsin…
Temîmî’nin zikrettiğine göre Hatîb Bağdâdî senedi ile şöyle rivayet etmiştir; Ebû Hübeyre, Mervân’ın Irak valisi imiş. Bu adam Kûfe kâdılığını kabul etmesi için Ebû Hanife ile konuşmuş. Hazreti İmam bunu kabul etmeyince kendisini 110 kırbaç vurmak suretiyle dövmüş, sonra serbest bırakmış…
Anlaşılıyor ki İmam-i A’zam’ın dövülme hâdisesi iki defa olmuştur. Çünkü Mervan oğulları (Benî Mervân) Mansûr’dan öncedir. Mansûr, Abbas oğullarındandır (Benî Abbâs). Binaenaleyh Ebû Hübeyre kıssası daha önce vuku bulmuştur…
İmam Ahmed b. Hanbel, bu kıssa anlatılınca ağlar ve İmam Hazretlerine acırmış. Bilhassa kendisi de dövüldükten sonra daha da çok ağlamıştır… (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)