SORU: Bir kimsenin dilenmesi ne zaman haram olur ve ne zaman caiz olur? Dilenmeden bir malı alırsa hükmü ne olur? Oturduğu evi olup da, çalışıp kazanmaya gücü yetmeyen kimsenin dilenmesi caiz midir? Dilenen kimseye zekât veya sadaka vermenin hükmü nedir?
CEVAP:
“Bil-fiil” (fiilen) veya “bil-kuvve” -örneğin sıhhatli olup da kazanç elde eden gibi- bir günlük yiyeceği olan bir kimsenin yiyecek namına bir şey dilenmesi helal değildir. Çünkü sağlıklı olup da kazanç elde etmeye gücü yeten kimse, bu haliyle günlük yiyeceğini kazanmaya muktedirdir. Bu haldeyken dilenerek aldığı şey haramdır, dilenmeden aldığı (istemeden kendisine verilen) şey ise haram değildir. Bu kimsenin yiyecek dilenmesi haramdır, yiyeceğin dışında, -elbise gibi- muhtaç olduğu bir şeyi isterse, buna hakkı vardır…
Bir kimsenin, oturduğu evi olur da, çalışıp kazanmaya gücü olmazsa, dilenmesi helaldir ve fetva da buna göredir…
Kazanmaya muktedir sağlam kimseye bir şey yahut zekâtını veren kişi, dilencinin bu halini bilir ve yine de verirse -kıyasa göre- günahkâr olur. Çünkü harama yardım etmiştir. Keza, böyle birine bir şey vermek, zikredilen haram olan şekilde dilenciliğin (yayılmasına ve devamlılığına) sebep olur. Hâlbuki dilenen kişiye bir şey vermemekle çok defa o kimse dilencilikten tevbe eder…
“Bahır” sahibi ise, dilenen kişiye zekât vermenin haram olmadığını söylemiştir…
Dilenen kimse, eğer giymek için giysi ister yahut ev kirası ve zaruri olan ev tamiri gibi ihtiyaçları için dilenirse caizdir… Keza bir kimse, cihad ya da ilim tahsili gibi çalışıp kazanmaktan alıkoyan bir şeyle meşgul olur da dilenirse, muhtaç olduğu takdirde dilenmesi caizdir. Çünkü kişi ilimle meşgul olduğu için kazanmaktan acizdir, bu nedenle Fukahâ, sağlıklı ve çalışıp kazanabilir olsa bile ilimle meşgul olan kişinin nafakasının babasına ait olduğunu söylemişlerdir, o, kötürüm gibidir (yani kötürüm olan çocuğun geçiminin babasının üzerine olduğu gibi ilimle meşgul olanın geçimi de babasının üzerinedir)…
Dilenciye, sadece bir gün dilenmekten müstağni kılacak miktarda bir şeyler vermek değil, verirken, dilencinin ve çoluk çocuğunun bütün -ev kirası, elbise v.b- ihtiyaçlarını nazar-ı itibara alarak vermek menduptur… (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)
Bir fayda: Bilmiş ol ki, sadakayı, kendisine ve nafakasını/geçimlerini temin ettiği kimselere (çoluk çocuğuna) yetecek miktardan artan maldan vermek müstehaptır. Geçimlerini sağladığı kimselerin rızıklarını eksiltecek şekilde sadaka verirse günahkâr olur…
Bir kimse, kedisinin hüsn-ü tevekkül edeceğini ve dilenmeye karşı sabredeceğini bilerek, bütün malını (nafile olarak) tasadduk etmek isterse, edebilir. Aksi takdirde caiz değildir…
Başı dara düşünce rızık darlığına sabredemeyen kimsenin, kendisine tam yetecek kadar olan nafakasından (bir kısmını nafile olarak) tasadduk etmesi mekruh olur…
Nafile sadaka vermek isteyen kimse için efdal olan, bütün mü’min ve mü’minât için niyet etmektir. Çünkü (böyle niyet etmekle sadakanın sevabı) hepsine ulaşır ve (sadaka veren kişinin de) ecrinden/sevabından hiçbir şey noksan edilmez. Allah’u â’lem… (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)