Aşure günü çoluk-çocuğa, nafakasını sağladığı kişilere cömert davranmanın hükmü nedir? Aşure günü sürme çekinmenin hükmü nedir, bu husustaki ihtilafı zikrediniz. Oruç iken misvak kullanmanın hükmü nedir? Oruç iken öğleden sonra misvak kullanmanın veya su ile ıslak haldeki misvakı kullanmanın hükmü nedir? Oruç iken yaş/taze misvakı kullanmanın hükmü nedir? Oruçlunun damardan kan aldırması veya hacamat yaptırması yahut ağır bir işte çalışmasının hükmü nedir? Yaz mevsiminde oruçluyken hamamda kalmanın hükmü nedir? Oruçlunun serinlemek için yaş elbise ile sarınması abdest ve gusül haricinde ağzına veya burnuna su çekmesi yahut yıkanmasının hükmü nedir?

SORU: Aşure günü çoluk-çocuğa, nafakasını sağladığı kişilere cömert davranmanın hükmü nedir? Aşure günü sürme çekinmenin hükmü nedir, bu husustaki ihtilafı zikrediniz. Oruç iken misvak kullanmanın hükmü nedir? Oruç iken öğleden sonra misvak kullanmanın veya su ile ıslak haldeki misvakı kullanmanın hükmü nedir? Oruç iken yaş/taze misvakı kullanmanın hükmü nedir? Oruçlunun damardan kan aldırması veya hacamat yaptırması yahut ağır bir işte çalışmasının hükmü nedir? Yaz mevsiminde oruçluyken hamamda kalmanın hükmü nedir? Oruçlunun serinlemek için yaş elbise ile sarınması abdest ve gusül haricinde ağzına veya burnuna su çekmesi yahut yıkanmasının hükmü nedir?

CEVAP:

“Aşure günü çoluk-çocuğa (nafakasını sağladığı kişilere) cömert davranmak” hadisi sahihtir. “Aşure günü sürme çekinmek” hadisleri Abdulaziz oğlunun (veya bazı kaynaklarda İbnü’l-İzz)[1] dediği gibi “mevzu/uydurma” değil, “zayıftırlar.”

Aşure hadisi şudur: “Her kim aşure günü çoluk-çocuğuna cömert davranırsa (rızıkta genişlik gösterirse), Allah bütün sene ona cömert davranır (rızkında genişlik/bereket ihsan eder).” Cabir; “ben bunu kırk yıl denedim hiç aksamadı” demiştir.

Sürme hadisi de Beyhâkî’nin rivayet ettiği ve zayıf bulduğu şu hadistir: “Her kim aşure günü sürme taşı (ismid) ile sürme çekinirse, ebediyen göz ağrısı görmez.” İbnü’l-Cevzî bu hadisi mevzû hadisler arasında “her kim aşure günü sürme çekinirse o sene gözü ağrı görmez” şeklinde rivayet etmiştir.

Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Bunu burada zikretmenin münasebeti, el-Hidâye sahibinin oruçlunun sürme çekinmesinin mekruh olmadığına “Rasûlullah (s.a.v) aşure günü sürme çekinmeyi ve oruç tutmayı teşvik buyurmuştur” diye delil getirmesidir.

en-Nehir sahibi şöyle demiştir: “İbnü’l-İzz (Hidâye sahibini) tenkit ederek, “Peygamber (s.a.v)’den aşure günü hakkında orucundan başka bir şey sahih olmamıştır. Ancak Râfızîler Hz. Hüseyin o günde katledildiği için aşure gününde mâtem tutmayı (çadır kurmayı) icat edince, Ehl-i Sünnet’in cahilleri de (aşure günü) sürur ızhar edip, keşkek pişirmeyi, yemekler yapmayı ve sürme çekinmeyi icat ettiler. (Bu uğurda da) sürme çekinmek ve çoluk-çocuğa cömert davranmak hususunda birtakım uydurma hadisler rivayet ettiler” demiştir. (en-Nehir sahibi devamla şöyle demiştir): Bu iddia reddedilerek; “aşure günü sürme çekinmeyi bildiren hadisler uydurma değil zayıftırlar” denilmiştir. (Bu hadisler) nasıl uydurma olur ki, onları el-Fetih sahibi tahrîc etmiş; sonra “bunlar birçok yollardan rivayet olunmuş olup, (sadece) biri ile ihticâc edilmezse/delil olarak gösterilemezse, (rivayet edilme) yolları çok olduğu için mecmuu (toplamı) ile ihticâc edilir” demiştir. Cömert davranma hadisine gelince; onu güvenilir/sika râviler rivayet etmiştir. (Cömert davranma hadisi) hakkında İbnü’l-Karâfî ayrıca müstakil bir cüz kitap yazmıştır.”

(İbn-i Âbidîn en-Nehir sahibinin yukarıdaki kavli hakkında şöyle demiştir): Şu var ki, yukarıda en-Nehir sahibi, sürme hadislerinde olsun, el-Fetih’ten naklettiklerinde olsun ziyadeler yapmıştır. Ama (böyle yapması) söz götürür. Çünkü el-Fetih sahibi, oruçlunun sürme çekinmesi hadislerini birçok yollardan tahric etmiş olup bunların bazısı “aşure” kaydı ile yazılıdır ki, o da yukarıda arzettiğimizdir. (Bu hadislerin) bazısı mutlaktır. (el-Fetih sahibinin) muradı, oruçluya sürme çekinmeyi bildiren hadislerin mecmuu ile ihticâc edilebileceğidir ki, bundan, aşure günü sürme çekinme hadisi ile ihticâc edileceği lazım gelmez/gerekmez. (Aşure günü sürme çekinme) hadisinin uydurma/mevzû olduğuna Hâfız Sehâvî “el-Makâsıdü’l-Hasene” adlı eserinde kesinlikle hükmetmiştir. Başkaları da ona tâbi olmuşlardır ki, onlardan biri de “el-Mevzûât” ismindeki eserinde Molla Aliyyülkârî’dir. Süyûti de “ed-Dürerü’l-Müntesira” adlı eserinde Hâkim’den naklen (aşure günü sürme çekinme hadisinin) münker (hadis) olduğunu söylemiştir. Cerrâhî “Keşfü’l-Hafâi ve Müzîlü’l-İlbâsi” adlı eserinde şöyle demiştir: Hâkim de keza şunları söylemiştir; aşure günü sürme çekinmek hususunda Rasûlullah (s.a.v)’den bir eser/haber varit olmamıştır. O (gün özellikle sürme çekinmek) bidattir. Evet, (aşure günü çoluk-çocuğa) cömert davranma hadisi Hafız Suyûtî’nin ed-Dürer’de söylediği gibi sabittir.”

(Oruç iken) misvak tutunmak/kullanmak mekruh değildir. Bilâkis (oruçlu olmayan) diğer insanlara (sünnet olduğu) gibi oruçluya da sünnettir. Delili, (Buhârî ve Müslim’in rivayet ettikleri) Rasûlullah (s.a.v)’in, “ümmetime meşakkat vereceğini bilmesem her abdest aldıkça ve her namaz kıldıkça onlara misvakı emrederdim” hadisinin umumudur. Zira (bu umum) öğle, ikindi ve akşam namazlarına şamildir.

Mezhebe göre (oruçluyken) velev ki akşamüzeri yani zevalden sonra veya su ile ıslak halde olsun (misvak kullanmak mekruh değildir). İmam Ebû Yusuf’a göre su ile ıslatılmış misvakı kullanmak mekruhtur. Zira bunda zaruret yokken suyu ağzına almak vardır. Ama bu söz, “ıslak misvak mazmazadan daha kuvvetli değildir” diye reddedilmiştir. (Oruçluyken) yaş ağaçtan yapılan yaş/taze misvakı (kullanmakta) ise ittifakla beis/zarar yoktur. İmam Şafii zevalden sonra misvaklanmayı mekruh görmüştür.

Keza (oruçluyken damardan) kan aldırmak veya hacamat yaptırmak mekruh değildir. Yani oruca mâni olmayacak (oruç tutmadan zayıf düşürmeyecek) kan aldırma mekruh değildir. Ama bunu güneş batıncaya kadar geciktirmek gerekir. Şeyhülislâm’ın beyanına göre, (oruç iken kan aldırmanın mekruh olabilmesinin) şartı, orucu bozmaya muhtaç olacak derecede zayıf düşmektir. Bundan önce de şöyle demiştir: “Damardan kan aldırmak veya hacamat yaptırmak yahut ağır bir iş yapmak gibi oruç (tutmaktan) zayıf düşürmesi zannını veren bir şey yapması mekruh olur. Çünkü bunda orucu bozmaya mâruz bırakmak vardır.”

Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Yaz günü (oruçluyken) uzun zaman hamamda durmak da buna katılır ki, bu zaten aşikârdır.

(Oruçlunun) serinlemek için yaş elbise ile sarınması mekruh değildir. Ebû Yusuf’a göre, serinlemek için abdest ve gusül haricinde ağzına veya burnuna su çekmesi (mazmaza ve istinşak yapması) veya serinlemek için yıkanması da mekruh değildir. Bununla fetva verilir, çünkü Rasûlullah (s.a.v) oruçlu iken susuzluktan veya sıcaktan dolayı başına su dökmüştür. Bu hadisi Ebû Dâvûd rivayet etmiştir. İbn-i Ömer (r.a) oruçlu iken elbisesini ıslatır da ona sarınırdı. Bir de bu gibi şeyleri yapmada ibadete yardım ve tabii/doğal sıkıntıyı defetmek vardır. Ama Ebû Hanife bunları (yapmayı) mekruh görmüştür. Çünkü bunda ibadete karşı bıkkınlık gösterme manası vardır. (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)

 

[1] İbn-i Âbidîn şöyle demiştir: “Abdülaziz oğlu” yerine en-Nehir’de ve Sa’diyye Hâşiyelerinde “İbnü’l-İzz” denilmiştir. Ben İbn-i Âbidîn derim ki: Bu zât “en-Nüket alâ Müşkilâti’l-Hidâye” isimli eserin sahibidir. Nitekim Sa’diyye’nin başka yerinde zikredilmiştir. (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)