SORU: Bir kimsenin malik olduğu altın, gümüş veya ticaret malına zekât farz olursa, zekât olarak vermesi gereken malın kendisini değil de kıymetini vermesi caiz olur mu?
CEVAP:
Daha önce de açıkladığımız gibi, zekâtı verilecek malın kendisi elde olsa bile kıymetini vermek (kıyemî mallarda) caizdir, (mislî mallarda caiz değildir).
Örneğin; dört orta halli koyun yerine üç semiz koyun yahut bir (bint-i mahâd) iki yaşına basmış dişi deve yerine (bint-i lebûn) üç yaşına basmış dişi devenin bir kısmını vermek caizdir.
Lakin bu cevaz, malın mislî olmaması ile kayıtlıdır (yani kıymeti verilecek olan zekât malı, kıyemî mallardan olmalıdır mislî mallardan olmamalıdır), binaenaleyh tartı veya ölçekle satılan malların kıymetlerini vermek caiz değildir. Örneğin; beş ölçek kötü buğdayın yerine dört ölçek iyi buğday veya beş tane bozuk dirhemin (gümüş akçenin) yerine dört tane iyi dirhem (tam gümüş akçe) verse, üç İmamımıza göre de caiz olmayıp, bu kişinin bir ölçek buğday veya bir dirhem daha vermesi gerekir. Ancak İmam Züfer buna muhalif (olup ona göre caizdir).
(Zekât vacip olan mal iyi olup, zekât olarak verilen mal da kendisinde zekât vacip olan mal ile aynı cinsten olup kötü ise);
İmam Muhammed’e göre muteber olan, miktar ile kıymetin (yani zekâtın bizzat zekât malından veya kıymetinin verilmesi hususundan) hangisi fakire daha faydalı ise onu vermektir. Şeyhayn’a (Ebû Hanife ve Ebû Yusuf’a) göre ise muteber olan miktardır. İmam Züfer’e göre ise muteber olan kıymettir.
Örneğin, beş ölçek iyi buğday yerine beş ölçek kötü buğday verirse yahut iyi cinsten beş dirhem yerine kıymeti dört dirhem eden kötü cinsten beş dirhem verirse Şeyhayn’a göre caizdir, fakat mekruhtur. İmam Muhammed ve Züfer’e göre ise zekât olarak vermesi vacip olan miktarın kıymetini tam olarak vermedikçe caiz olmaz. Keza, bir kimsenin iki yüz dirhem ağırlığında ve üç yüz dirhem kıymetinde gümüş bir ibriği bulunur da bu ibriğin kendisinden beş dirhem verirse bunda söz yoktur. Başka (gümüşten) verirse Şeyhayn’e göre caizdir, İmam Muhammed ile Züfer’e göre ise caiz olmayıp aradaki fazlalığı da vermesi gerekir. Bu hüküm, zekât vacip olan mal iyi olup, zekât olarak verilen mal ise kötü olduğu durumdadır.
Şayet kendisinde zekât vacip olan mal ile zekât olarak verilecek olan mal aynı cinsten olmayıp, ayrı ayrı cinsten iseler, Ulemamızın ittifakıyla muteber olan kıymettir.
(Öşür, haraç, fitre, adak, köle azadı, kurbanlık ve hediyelerde kıymetlerini vermek);
Öşür, haraç, fitre ve adakta da kıymeti vermek caizdir. Köle azadında, kurbanlık ve hediyelerde ise kıymetini vermek caiz değildir. Çünkü kurbanda kurbiyetten maksat kanın akıtılması, köle azadında ise o köleden köleliğin kaldırılmasıdır ki, bunlar ise kıymetlendirilemez şeylerdir. Ancak kişi, kurban bayramı günleri geçtikten sonra vaktinde kesmediği kurbanın kıymetini verebilir.
Adak hususuna gelince örneğin; bir kimse (elindeki) şu altını sadaka olarak vermeyi adar da aynı kıymette gümüş verirse veya şu ekmeği sadaka olarak vermeyi adar da kıymetini verirse, bize göre caiz olur. Ancak bir kimse iki koyun hediye etmeyi yahut orta kıymette iki köle azad etmeyi adar da, iki koyun yerine bir koyun hediye eder veya orta kıymetteki iki köleye denk bir köle azad ederse caiz olmaz. Çünkü Allah’a kurbiyet kan akıtmakta ve hürriyete kavuşturmaktadır. Bu kimse de iki kan akıtmayı ve iki hürriyete kavuşturmayı iltizam edip üzerine almıştır ki, bunları sadece birer defa yapmakla sözünü yerine getirmiş olmaz.
Eğer orta kıymette iki koyun tasadduk etmeyi adar da, orta kıymetteki iki koyuna denk bir koyunu sadaka olarak verirse caiz olur. Çünkü maksat, fakiri (dilenmekten) müstağni kılmaktır olup kurbiyet de bununla elde edilir ve fakiri (dilenmekten) müstağni kılmak ise kıymetle (yani iki koyunun kıymetine denk bir koyunu tasadduk etmekle) hâsıl olmaktadır.
Eğer bir ölçek kötü hurmayı sadaka olarak vermeyi adar da, bunun kıymetine denk gelen yarım ölçek iyi hurmayı tasadduk ederse caiz olmaz. Çünkü hurma ribevî mallardandır, kaliteli olmasının burada bir kıymeti yoktur. Şayet bu durum, hurmanın haricinde ki başka bir cinste olursa caizdir.
Keffaretlerde de kıymetlerini vermek caizdir. Ancak bundan köle azad etme müstesnadır, zira yukarıda belirttiğimiz gibi burada kurbiyetin manası o köleden köleliğin kaldırılmasıdır ki, bu ise kıymetlendirilemez bir şeydir. Keza giyecek de bundan müstesnadır, şöyle ki, bir kimse keffarette iki elbise verme yerine, ikisinin kıymetinde bir elbise verirse yine caiz olmaz. Çünkü keffarette açıklanan elbise mutlaktır, “orta kıymette” diye kayıtlanmamıştır. (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)