ELLİ DOKUZUNCU MENKIBE
(Hz. Pîr’in Meclisindeki Bir Hâl ve Onun Bazı Vasıfları)
Ebu Abdullah Hüseyin b. Bedran b. Ali Bağdâdî’nin, Şeyh Ebu Muhammed Abdullatif b. Ahmet’ten senediyle -Allah Teâlâ ona rahmet etsin- dedi ki:
– Şeyhimiz Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a) bir gün konuşuyor (sohbet ediyordu). Bir ara insanlar vecd’e geldiler. Bunun üzerine (Şeyh) göğe baktı ve “Yalnız beni sulama, (çünkü) beni (meclisimde) oturanlara bu (hususta) cimrilik etmeye alıştırmadın, Sen kerimsin (cömertsin), kadeh arkadaşı olanları kadehten (içme) nöbetinde boş döndürmek kerim olana yakışır mı?” dedi. Bunun üzerine insanlar şiddetli bir şekilde titreyip coşup çırpındılar, (üzerlerine) çok büyük şiddetli bir hâl inmişti ve böylece (o) mecliste bir veya iki kişi öldü…
——————————–
Şeyh Ebu Kasım’dan rivayetle, dedi ki:
– Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a) ile oturduğumuz (birlikte olduğumuz) vakitler (sanki) rüya gibiydi. Uyandığımızda ise onları kaybetmiştik. Onun ahlakı razı (hoşnut) olunmuş, vasıfları övülmüş (güzel), nefsi onurlu, eli cömert idi. Her gece sofra açılmasını emrederdi, misafirlerle beraber yerdi, zayıflarla otururdu, ilim talebelerine karşı sabır gösterirdi, ashabından gelmeyenleri sorar (arardı), onların evlerinden de sorardı, onların dostluklarını muhafaza ederdi, onların hatalarını affederdi, kendisine yemin edenlere inanmaz (tasdik etmez) ve o konudaki bilgisini gizlerdi, onunla oturan kimse onun yanında kendisinden daha kıymetlisi yok zannederdi ve ben ondan daha hayâ edeni görmedim.
Adı geçen Şeyh Ömer, Şeyh Abdulkadir (r.a)’i andığı zaman (şu beyitleri) söylerdi:
Allah’a hamdolsun muhakkak ben bir yiğidin civarındayım ki
Yararlı (hoş) olsun, zararlı (acı) olsun o, hakikatin hamisidir
Sürüyü ancak otu güzel, mümbit olan yere çeker
Hayâsından dolayı hayâsızlığa susup kalmaz
(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)