55. Menkıbe… Hz. Pîr hacca giderken vuku bulan bir hadise ve böylece bir beldenin en fakirinin çok zengin olması

ELLİ BEŞİNCİ MENKIBE

(Hz. Pîr Hacca Giderken Vuku Bulan Bir Hadise ve Böylece Bir Beldenin En Fakirinin Çok Zengin Olması)

Baş Kâdı (Kâdı’l-Kudât) Ebu Salih Nasr’dan rivayetle, dedi ki:

– Babam Abdurrezzak bize haber verip dedi ki:

– Babam (Şeyh Abdulkadir) -Allah Teâlâ ona rahmet etsin-  (adı yayılıp) şöhret bulduktan sonra yalnız bir defa hacca gitti. Ben o (hac’da) gidişte de dönüşte de (Şeyhin) devesinin dizginini tutup süren idim. ”Hulle’ye” geldiğimizde bize:

– Buradaki en fakir evi bulun, dedi. Biz de bir yıkıntı (harabe) bulduk, içinde kıldan (yapılmış) bir ev ve evin içinde de ihtiyar bir adam, ihtiyar bir kadın ve bir çocuk vardı. Babam o (ihtiyardan) konaklamak için izin istedi. O da ona izin verdi. Böylece o ve beraberindekiler o harabede konakladılar. Bunun üzerine “Hulle’nin” o günkü Meşayihi, yöneticileri ve ileri gelenleri ona (Şeyhe) geldiler. Ondan, onların evlerine veya başka bir yere yönelmesini (konaklamasını) istediler, (fakat) kabul etmedi. Bunun üzerine beldenin ahalisi, sığır, koyun, yiyecek, altın, gümüş, kumaş ve (bunların dışında) birçok şeyi ona sevk etti. Yolculuk için yük develeri yüklediler (gönderdiler). Her bir taraftan insanlar ona akın edip geldi. Şeyh yanındakilere:

– Bu ev halkı için burada bulunan bütün şeylerdeki nasibimden vazgeçtim, dedi. Onlar da ona:

– Biz de aynı şekilde, dediler. Bunun üzerine (Şeyh) emretti ve orada bulunan herşey ihtiyara ve çocuğa verildi. (O gün) Şeyh (orada) geceledi ve seher vakti de yola çıktı. Yıllar sonra “Hulle’den” geçtim. Baktım ki o ihtiyar oranın malı en çok olanlarından (zenginlerinden) olmuş. Bana:

– Bütün  (bu) gördüklerin Şeyh Muhyiddin Abdulkadir’in bereketindendir, dedi.

Allah ona o gece istifade nasip etti ve o (gece orada bulunan) hayvanlar üredi, çoğaldı ve (işte) bunun hepsi ondan (meydana geldi). Allah, Efendim Şeyh Abdulkadir’den razı olsun ve bizi ondan istifade ettirsin…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)