54. Menkıbe… Hz. Pîr’in bazı vasfı ve kerametleri

ELLİ DÖRDÜNCÜ MENKIBE

(Hz. Pîr’in Bazı Vasfı ve Kerametleri)

“Cerâde” de bilinen vaiz Şeyh Muzaffer Mansur b. Mubarek Vâsitî’den rivayetle, dedi ki:

– Gözlerim, Efendim Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a)’den ahlakı daha güzel, gönlü daha geniş, daha çok izzet-i nefis sahibi (kerem, cömertlik ve müsamaha ehli), kalbi daha şefkatli, sözüne ve dostluğuna daha çok vefalı kimseyi görmedi.

Kadrinin yüceliği, derecesinin yüksekliği ve ilminin genişliğine rağmen çocukla birlikte olur, büyüğe hürmet (saygı) gösterir, selamı ilkönce o verir, zayıflarla birlikte oturur, fakirlere karşı mütevazı davranırdı. Yöneticiler, zenginler ve ileri gelenlerden hiçbir kimse için ayağa kalkmadı. Ne bir vezirin ne de bir hükümdarın kapısına hiçbir zaman gitmedi.

Bir gün (Şeyhin) evinde onun yanında idim. O da (kitap neshediyor) yazı yazıyordu. Üzerine tavandan toprak döküldü. Üç defa onu silkeledi. (Toprak) düşüyor o da silkeliyordu. Sonra dördüncüsünde başını tavana kaldırdı ve (baktı ki) toprağı eşeleyen bir fare gördü. Bunun üzerine:

– Başın uçsun, dedi. Böylece hemen (farenin) cüssesi bir tarafa başı da bir tarafa düştü. Bunun üzerine (Şeyh) yazı yazmayı bıraktı ve ağladı. Ben de ona:

– Ey Efendim! Seni ağlatan nedir? dedim.

– Kalbimin bir Müslüman kimseye kırılıp da ona da bu farenin başına gelen musibetin gelmesinden korkuyorum, dedi.

 

————————————

 

Şeyh Ebu Kasım Ömer b. Mesud Bezzar’dan rivayetle, dedi ki:

– Efendim Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a) bir gün medresede abdest alıyordu. Birden üzerine bir serçe bevletti. Bunun üzerine başını ona kaldırdı. (Serçe) uçarken birden ölü olarak (yere) düştü. Abdestini tamamladığında elbiseden bevl (isabet eden) yeri yıkadı, onu çıkardı ve bana verdi. Onu satıp parasını tasadduk etmemi emretti ve dedi ki:

– Buna karşılık bu…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)