İmam Şafii (rh.a)’in “Kur’ân bize yeter” deyip hadislerle ameli bırakanlar hakkındaki görüşü nedir?

SORU: İmam Şafii (rh.a)’in “Kur’ân bize yeter” deyip hadislerle ameli bırakanlar hakkındaki görüşü nedir?

CEVAP:

İmam Şafiî (rh.a)’e göre, Allah (c.c), Rasûlünün sünnetlerine uymayı emretmiş ve binaenaleyh sünnetlere uymak böylelikle farz kılınmıştır.

İmam Şafiî (rh.a) (Risâle’de, aşağıdaki) şu (hususları) söylemiş, İmam Beyhakî de onun bu sözünü “Medhal” adlı eserinde nakletmiştir:

1- Allah Teâlâ, Rasûlünü, İslam dini, farzlar ve Kur’ân’la ilgili olarak öyle bir yere koymuştur ki O’nu (s.a.v), farz kıldığı taatlar ile haram kıldığı masiyetlerin kendisiyle bilindiği bir meşale olarak insanlara gönderdiğini açıklamıştır. Ayrıca Zâtına imanla Rasûlüne imanı beraberce zikrederek Rasûlullah (s.a.v)’in faziletini beyan etmiştir. Allah (c.c) bunu şöyle ferman etmiştir: “Allah’a, peygamberine ve indirdiğimiz Kur’ân’a iman ediniz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Teğâbun, 64/8)

2- İmanın dışında kalan hususlar imana tabidir. İmanın tam olması ise Allah’a ve Rasûlüne beraberce inanma şartına bağlamıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Muhakkak müminler onlardır ki, Allah’a ve Rasûlüne iman etmişlerdir ve onun maiyetinde içtimai bir işle meşgul bulundukları zaman da ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler.” (Nur, 24/62)

3- Allah Teâlâ bir ayette şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah Teâlâ’ya itaat ediniz, peygambere de (itaat ediniz) ve sizden olan emir sahiplerine de itaatte bulununuz. Sonra bir şey hakkında ihtilafa düşerseniz, onu Allah Teâlâ’ya ve peygamberine arz ediniz.” (Nisa, 4/59) İlim ehlinden bazıları bu ayette geçen “emir sahipleri”’nden muradın “Rasûlullah (s.a.v)’in gönderdiği seriyyelerin komutanları” olduğunu söylemişlerdir. “İhtilafa düşerseniz” sözünün manası da “bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz” demektir. “İhtilafa düşerseniz” diye kastedilenler de “seriyyeye katılanlar ve itaat etmekle emrolundukları komutanlarıdır.” “Onu, Allah Teâlâ’ya ve peygamberine arz ediniz” kavlinden murad ise, “Allah’ın ve Rasûlünün sözüne bakın” demektir.

4- İmam Şafiî Rasûlullah (s.a.v)’in emrine uymanın farz oluşuna şu ayeti de delil getirmiştir: “Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.” (Haşr, 59/7)

5- İmam Şafiî (rh.a) bir gün bir hadis rivayet eder ve “sahihtir” der. Birisi: “Ey Ebû Abdullah! Sen de aynı kanaatte misin?” diye söyleyince (İmam Şafiî) bozulur ve şöyle der: “Ey adam! Sen beni hiç Hıristiyan olarak gördün mü? Bana kiliseden çıkarken rastladın mı? Belimde Hıristiyan kuşağı gördün mü? Hem Rasûlullah (s.a.v)’den hadis rivayet edeceğim, hem de aynı görüşte olmayacağım ha!”

İmam Şafiî bu ayetlerin dışında, Rasûlullah (s.a.v)’in emrine uymayı, ona taatın zaruri olduğunu gösteren başka ayetler de zikretmiştir. Bu (zikredilen ayetlere) binaen, Allah Teâlâ Rasûlüne itaati farz kıldığından dolayı hiç kimse Rasûlullah (s.a.v)’in emrini reddedemez…

(İmam Suyûtî, Beyhakî el-Medhal ilâ Delaili’n-Nübüvve/Medhal-i Sağîr, Beyhakî el-Medhal ile’s-Sünen/Medhal-i Kebîr)