42. Menkıbe… Hz. Pîr’e 1 metresi 1 altın olan kumaştan elbise giy denilmesi ve buna itiraz eden kişiye itirazının ayağına batmış bir çivi şeklinde zuhur etmesi

 

KIRK İKİNCİ MENKIBE

(Hz. Pîr’e Bir Metresi Bir Altın Olan Kumaştan Elbise Giy Denilmesi ve Buna İtiraz Eden Kişiye İtirazının Ayağına Batmış Bir Çivi Şeklinde Zuhur Etmesi)

Ebu Fadl Ahmet b. Ebu Kasım b. Abdân Kuraşî Bağdadî Bezzâr’dan rivayetle dedi ki:

– Şeyh Muhyiddin Abdulkadir şal örtünüyor ve ulema elbisesi giyiyordu. Kumaştan en iyisini (kıymetlisini) giyerdi. Beş yüz elli sekiz senesinde hizmetçisi bana bir altınla geldi ve;

– Ben bir zîra’ı (yaklaşık bir metresi) bir altına bir bez (kumaş) istiyorum, ne bir habbe fazla nede eksik olmasın dedi. Ben de (kumaşı) verdim ve ona:

– Bu kimin içindir? dedim. (O):

– Efendim Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a) için, dedi. Ben de içimden: “Şeyh, Halife’ye giyecek elbise bırakmadı, dedim.  İçimden geçirdiğim şey henüz tamamlanmamıştı ki ayağımda bir çivi buldum (ayağıma çivi batmıştı). Onun acısından (sanki) ölümü gördüm (ölüp ölüp dirildim). Onu çıkarmak için insanlar başıma toplandı (ancak) yapamadılar. Bunun üzerine onlara: “Beni Şeyh’e götürün”, dedim. Onun huzuruna bırakıldığımda bana:

– Ey Ebu Fadl, içinden niçin bize itiraz ediyorsun? (Hak) Mabud’un izzetine (andolsun ki) bana:  “Üzerindeki hakkım için, bir zirâ’ı (metresi) bir dinar olan bir gömlek giy”, denilene kadar ben onu giymedim. Ey Ebu Fadl bu bir kefendir!” dedi.

Sonra elini ayağımın üzerinden geçirdi ve hemen anında çivi de acı da kayboldu. Allah’a yemin olsun ki ne çivinin nereden geldiğini ne de nereye gittiğini anlayabildim. Onu ancak ayağıma (batmış) gördüm de kalkıp sıçramaya başladım.

(Bu olandan sonra) Şeyh:

– Onun bize itirazı, ona bir çivi suretinde teşekkül etti (şekillendi), dedi…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)