43. Menkıbe… Hz. Pîr’in bazı vasıfları, Ulema elbisesi giymesi, etrafındakilerin O’na ittibası

 

KIRK ÜÇÜNCÜ MENKIBE

(Hz. Pîr’in Bazı Vasıfları, Ulema Elbisesi Giymesi, Etrafındakilerin O’na İttibası)

Ebu Muhammed Receb b. Ebu Mansur Dâri ve Ebu Zeyd Sâlim Kuraşî’den rivayetle, Ebu Muhammed dedi ki:

– Bağdat’ta Şeyh İbn-i Kâdı’l-Kudât Ebu Salih Nasr ve Şeyh Ebu Hasan Ali Haddâd bize haber verip dedi ki: “Ebu Salih dedi ki: “Babam Abdurrezzak bize haber verdi. Ebu Hasan dedi ki:” Şeyh Ömer Bezzar bize Haber verip dedi ki: Âlim Şeyh Ebu İshak İbrahim b. Saîd Dârî bize haber verip dedi ki:

– Şeyhimiz Muhyiddin Abdulkadir (r.a) ulema elbisesi giyer ve şal örtünürdü. Katıra binerdi. Huzurunda (gönüllerden sisi) perdeyi kaldırırdı. Yüksek bir kürsünün üzerinde konuşurdu. Konuşmasında sürat (çabuk konuşur) ve (aynı zamanda da) açıklık vardı. (Konuştuğu) kelime (söz herkesçe) işitilirdi. Söylediği (konuştuğu) zaman ona kulak verilirdi. Emrettiği zaman emrini (yerine getirmek için) hemen davranılırdı. Onu, kalbi perdeli (bir kimse) görse huşû (hâsıl olurdu). Onu gördüğün zaman muhakkak bütün insanları görmüş (olurdun). Cuma günü camiye gittiği zaman insanlar çarşı (pazarlarda) durup onun (hürmetine) Allah’tan ihtiyaçlarının giderilmesini dilerlerdi.

O’nun sekinet (vakarı, tarzı) ve sedası (etkisi) vardı. (Bir defasında) Cuma günü camide aksırdı. Hemen insanlar ona teşmit’te bulundular, öyle ki cami de büyük bir uğultu duymuştum da (bu uğultu da cemaat ona): “Allah (hem) sana merhamet etsin (hem de) seninle (bize) merhamet etsin”, diyorlardı. (O vakit) “mutemed” (temsilci, subay) caminin (özel bir) odasında idi ve “Bu bağrışma da nedir?” dedi. Ona: “Şeyh Abdulkadir aksırdı da işte haykırış da ona (teşmit) olup bundan dolayıdır”, denildi…

 

———————

 

Şeyh Ebu Hasan Ali b. Muhammed b. Ahmet Bağdadî Sûfî dedi ki:

– Şeyh Muhyiddin Abdulkadir’in (r.a) azametli bir heybeti vardı. Bir kimseye baktığı zaman, neredeyse (o kimse) heybetinden titrerdi. Oturduğu zaman topluluk aslanların (çevirdiği gibi etrafını) çevirir, onu (kuşatırdı). Onun emrine itaat etmede onlardan daha süratli (çabuk davranan) ve (yine onun emrine)  boyun eğmede onlardan daha şiddetlisi görülmezdi. Allah cümlesinden razı olsun…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)