37. Menkıbe… Hz. Pîr’in bir hâli üzerine insanların takkelerini çıkarıp atmaları ve Asfahan’dan bir kadının da başından sargısını çıkarıp atması

 

OTUZ YEDİNCİ MENKIBE

(Hz. Pîr’in Bir Hâli Üzerine İnsanların Takkelerini Çıkarıp Atmaları ve Asfahan’dan Bir Kadının da Başından Sargısını Çıkarıp Atması )

Arif Şeyh Ebu Kasım Muhammed b. Ahmet Cühenî’den rivayetle dedi ki:

– Ben, Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a)’ın kürsüsünün altında otururdum. (Şeyhin) nakipleri (yardımcıları-vekilleri de) kürsünün üzerinde her bir basamakta iki kişi olmak üzere otururlardı. Bu şekilde ya veli ya da hâl sahibi (kimse) otururdu. Kürsüsünün altında heybet yönünden aslan gibi olan adamlar otururdu. Bir defasında (Şeyh) konuşmasının içinde, istiğrak (hâline) girdi. Öyle ki sarığının büklümü çözüldü de onu hissetmedi. Bunun üzerine orada hazır bulunanlar da sarıklarını ve takkelerini kürsünün altına attılar. (Şeyh) bu konuşmasını bitirdiğinde sarığını düzeltti ve bana:

– Ey Ebu Kasım! Onlara sarıklarını ve takkelerini geri ver, dedi. Ben de hemen yaptım. (Ancak) geriye (kadınlara has) başa bağlanan bir sargı kaldı da kimin olduğunu bilemedim. Mecliste hiç kimsenin de bir şeyi kalmamıştı (herkes eşyasını almıştı). Bunun üzerine Şeyh bana:

– Onu bana ver, dedi. Ben de o (sargıyı) ona verdim. Onu omzuna attı. Birden (baktım ki) o (sargı Şeyhin) üzerinde değil. Buna şaşırıp korktum. Şeyh (kürsüden) indiğinde omzuma yaslandı -Ravi veya koluma yaslandı dedi- ve bana:

– Ey Ebu Kasım, meclistekiler sarıklarını (çıkarıp yere) koyduklarında “Asfahan’dan” da bir kadın başındaki sargısını (çıkarıp yere kürsünün altına) koydu. İnsanlara sarıklarını geri verdiğinde ve (bende o sargıyı) omzuma koyduğumda o kadın elini “Asfahan’dan” uzattı ve onu aldı, dedi. Allah ikisinden de razı olsun ve cümlemizi onlardan istifade ettirsin…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)