36. Menkıbe… Hz. Pîr’in kendisine galebe çalmak için gelen yüz Fakîhin sadrından ilmi silmesi ve tekrar geri vermesi

 

OTUZ ALTINCI MENKIBE

(Hz. Pîr’in Kendisine Galebe Çalmak İçin Gelen Yüz Fakîhin Sadrından İlmi Silmesi ve Tekrar Geri Vermesi)

Ebu Muhammed Müferrec b. Nebhân Şeybânî’den rivayetle dedi ki:

– Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a)’ın hâli şöhret bulduğunda, Bağdat Fukâhasının en güzidelerinden ve zekilerinden yüz Fakih, onlardan her biri ilim dallarından (ayrı) bir dalda ve arkadaşının sorusundan da değişik bir soru sormak (suretiyle) ona galip gelmek için toplandı. Vaaz meclisine geldiler ve ben de o vakit oradaydım. Meclis kurulup (yerleştiğinde), Şeyh başını öne eğip sustu ve sadrında (göğsünde) nurdan bir bulut belirdi. (Nurdan bulutu) ancak Allah -azze ve cellenin- diledikleri görüyordu. (O bulut) yüz Fakihin de sadırlarına (göğüslerine) uğradı. (Bulut) onlardan kime uğrasa rengi soluyor (dehşete düşüyor), kendinden geçiyordu. Sonra (hepsi) birden bir çığlık attılar, elbiselerini parçaladılar, başlarını açtılar, kürsünün üzerine (Şeyhin yanına) çıktılar ve başlarını (Şeyhin) ayaklarının üzerine koydular. (Bunun üzerine) meclistekiler (öyle bir) çığlık attılar (ki) Bağdat sallandı (deprem oldu) zannettim. (Sonra) Şeyh onları tek tek alıp bağrına basmaya başladı tâ ki son kişiye varıncaya kadar.

Sonra (Şeyh) onlardan birine:

– Senin sorun şu ve cevabı da şu, dedi, tâ ki onlardan her birinin sorusunu ve cevabını (bir bir) zikretti.

(Ravi) dedi ki:

– Meclis sona erdiğinde, onlara (Fukahâya) geldim ve;

– Sizin hâliniz (işiniz) nedir? dedim. (Onlar):

– (Meclise) oturduğumuzda bildiğimiz her şeyi kaybettik, öyle ki sanki bizden silindi. (Şeyh) bizi bağrına bastığında (bizim her birimizden) çekilen ilim (ona) geri döndü. Ona (sormak için) hazırladığımız soruları bize söyledi ve bize o (sorular hakkında) hiç bilmediğimiz cevaplar zikretti. Allah (bizi) ondan istifade ettirsin ve bereketlerini üzerimize daim eylesin, dediler…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)