OTUZ BİRİNCİ MENKIBE
(Hz. Pîr’in “Kaf” Dağının Ardından Gelen Rical’e Sohbeti ve Onların Hâlleri)
Şeyh İmam Hafız Ebu Zer’a Tâhir b. Muhammed b. Tâhir Makdisî Râzî’den rivayetle, -Allah Teâlâ ona rahmet etsin- dedi ki:
– Bağdat’ta beş yüz elli yedi senesinde, Şeyh Muhyiddin Abdulkadir’in meclisinde bulundum. O’nu (şöyle) derken işittim:
– Sözüm ancak “Kaf dağının” ardından meclisime gelen “Rical’e” (erleredir). (Onların) ayakları havada, kalpleri ise (Zâtı) Kudüs’ün huzurundadır. Allah -Azze ve Celle’ye- olan şevklerinin şiddetinden nerede ise başlıkları ve takkeleri tutuşup (yanacak), dedi.
O vakit oğlu Abdurrezzak minberde babasının ayakları dibinde oturuyor idi. Birden başını havaya kaldırdı ve bir saat (öylece) havaya bakakaldı. Sonra bayıldı ve takkesi tutuşup (yanmaya başladı). Şeyh indi, onu söndürdü ve;
– Ey Abdurrezzak! Sen de aynı şekilde onlardansın, dedi.
(Ravi) dedi ki:
– Abdurrezzak’a onu bayıltan şeyi (bayılmasının sebebini) sordum. (O):
– Havaya baktığımda, hayretten başını öne eğip susmuş, onun sözüne kulak vermiş Erler gördüm. Ufku kaplamış (doldurmuşlardı). Elbiselerinde ve giysilerinde ateş vardı. Onlardan kimisi haykırıyor ve havada koşuşturuyordu. Kimisi mecliste düştü, kimisi olduğu yerde (gök gibi) gürlüyor (şimşek gibi parlıyordu), dedi.
(Ravi) dedi ki:
– Konuşması sırasında havada bir haykırış ve yeryüzünden yükselen bir gürültü (sarsıntı) işitildi…
(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)