YİRMİ SEKİZİNCİ MENKIBE
(Hz. Pîr’in: Eğer Konuşmasam Neredeyse Boğuluyor Olurdum ve Susmaya Gücüm Yetmezdi Sözü, İlk Başlarda Meclisinde İki veya Üç Kişi Olduğu)
Abdullah’tan rivayetle, dedi ki:
– Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a) bana dedi ki:
– Ben uyku ve uyanıklık hâlinde yürüyüp giderdim. Konuşma (hâli) bana galebe çalar ve kalbime baskı yapar (sıkıştırırdı). Eğer konuşmasam neredeyse boğuluyor olurdum ve susmaya gücüm yetmezdi.
(İlk başlarda meclisimde) yanımda iki veya üç kişi otururdu, konuşmamı dinlerlerdi. Sonra (adım etrafa yayıldı), insanlar beni duydular ve halk (başıma) toplanıp izdihama sebep oldu. (İlk zamanlar) “Babı Hilbe’de” namazgâhta oturur (sohbet ederdim), sonra insanlara yer dar geldi. Bunun üzerine beldenin (şehrin) dışına (bir yer inşa edildi), (vaaz) kürsüm de beldenin dışına taşındı ve namazgâha konuldu. İnsanlar (o) yere at, katır, deve ve merkeb üzerinde geliyorlar ve meclisin (sohbet yerinin) dış duvarlarında (binekler üzerinde durup sohbeti dinliyorlardı). Meclise yetmiş bin kadar (insan) katılıyordu…
(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)