YİRMİ DÖRDÜNCÜ MENKIBE
(Hz. Pîr Namaz Kılarken Bir Cin’in Yılan Şekline Girip Onu Sınaması ve Sonra Tevbe Etmesi)
Şeyh Ebu Bekir Abdurrezzak’tan rivayetle, dedi ki:
– Babam Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a)’ı işittim (şöyle) diyordu:
– Bir gece Mansur camiinde namaz kılıyordum. Duvarın üzerinde yürüyen bir şeyin hareketinin sesini (hışırtısını) duydum. Birden kocaman zehirli bir engerek yılanı geldi ve secde edeceğim yerde ağzını açıp (durdu). Secdeye varacağım zaman onu elimle ittim ve secdeyi yaptım. Teşehhüde oturduğumda bacağımın üzerinde dolaştı, boynuma çıktı ve oraya dolanıp (kaldı). (Namaz bitiminde) selam verdiğimde ise onu göremedim. Ertesi gün olduğunda caminin arkasındaki harabeye girdim ve gözleri uzunluğuna yarılmış bir şahıs gördüm. Bildim ki o cinnîdir. Bana:
– Ben, dün gece ki gördüğün o zehirli engerek yılanıyım. Seni imtihan edip (sınadığım) şeyle birçok evliyayı imtihan edip (sınadım, fakat) senin sebatın gibi kimse sebat edemedi. Onlardan kimisinin hem zâhiri hem bâtını bozuldu. Kimisinin bâtını bozuldu (fakat) zâhiri sabit kaldı. Gördüm ki sen ne zâhir ne de bâtın olarak (hiç) bozulmadın, dedi. (Sonra) benim elimle tevbe etmek istedi ve ben de onu tevbe ettirdim…
(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)