19. Menkıbe… Hz. Pîr’in Çöllerde 25 sene kalması, 3 yıl aynı yerde oturup beklemesi, Yemeden içmeden uyumadan 1 sene beklemesi, Atılmış yiyecekleri yemesi, Nefsiyle, Dünya ve Şeytanla mücadelesi

 

ON DOKUZUNCU MENKIBE

(Hz. Pîr’in Çöllerde Yirmi Beş Sene Kalması, Üç Yıl Aynı Yerde Oturup Beklemesi, Yemeden İçmeden Uyumadan Bir Sene Beklemesi, Atılmış Yiyecekleri Yemesi, Nefsiyle, Dünya ve Şeytanla Mücadelesi)

 Kudve Şeyh Ebu Said Suûd Ahmet b. Bükeyr Huzeymî’den naklen, O’nun hakkında ittifak edilen bir hikâyede dedi ki:

– Şeyh Muhyiddin Abdulkadir (r.a)’ı işittim (şöyle) diyordu:

– Irak çöllerinde ve harabelerinde tecrit üzere (Allah’tan başkasından hiç bir şey istememek, tek başıma ve yanıma hiçbir şey almadan) seyahat hâlinde yirmi beş sene ikamet ettim. Ben halkı bilmiyordum onlar da beni bilmiyordu.  Ricali gayb ve cinlerden topluluklar bana geliyorlardı da onlara Allah’a -azze ve celle- giden yolu öğretiyordum. Irak’a ilk girişimde Hızır (a.s) bana eşlik etti. Henüz ben onu tanımıyordum. Bana, ona muhalefet etmememi şart koşup:

– Burada otur, dedi. Beni oturttuğu yerde üç yıl oturdum. Her sene bana bir kez gelip:

– Sana dönünceye kadar yerinde kal, diyordu. Dünya, onun süsleri ve şehvetleri (çeşitli) suretlerde bana gelirdi de Allah -azze ve celle- beni onlara iltifat etmekten korurdu. Şeytanlar çeşitli korkunç suretlerde gelir ve benimle savaşırlardı. Allah Teâlâ da onların üzerine beni takviye eder (kuvvetli kılardı). Nefsim de bana, genç kız şeklinde görünür, isteğini (yerine getirmem) için bana yalvarırdı. Bazen de benimle harb eder ve Allah da onun üzerine bana yardım eder (galip gelirdim). Bidayette, nefsimin konuştuğu mücahede yollarından herhangi bir yolu hiç bırakmadım, o yola (devam ettim) ve iki elimle sarıldım.

Medâin harabelerinde bir müddet ikamet ettim. Nefsimi mücahedeler yoluyla kahrediyordum. Bir sene atılmış (yiyecekleri yiyerek) ikamet ettim. Bir sene hiç yemeden, içmeden ve uyumadan ikamet ettim. ‘Kisranın Îvân’ında’ (sarayında) şiddetli soğuğun olduğu bir gece uyudum. İhtilam oldum, kalktım ve (nehrin) sahiline gittim. O gece kırk defa gusül ettim (yıkandım). Sonra uyumaktan korkarak ‘Îvân’a’ (saraya) tekrar çıktım. Yalnız ‘berdî’ bitkisiyle rızıklanarak (yiyerek) Kerh harabelerinde yıllarca ikamet ettim. Her sene başında bir adam bana yün bir cüppe getirirdi. Dünyanızdan kurtulmak için bin türlü tekniğe (çareye) başvurdum. Ben ancak dilsizlik, akılsızlık ve delilikle bilinirdim. Dikenler ve diğerlerinin üzerinde yalınayak yürürdüm. Beni korkutan (şiddetli ve zor gelen ne) şey varsa mutlaka onu yaptım. Nefsim benden istediği bir şey (hakkında) hiçbir zaman bana galip gelemedi. Herhangi bir durumda dünya ziynetinden hiçbir şey benim hoşuma gitmedi.

Bunun üzerine ona:

– Çocukken de mi (dünya ziynetinden hiçbir şey hoşuna gitmedi)? dedim. (Şeyh):

– Ne de ben çocukken, dedi…

(Hulâsatu’l-Mefâhir fî Menâkıbı’ş-Şeyh Abdulkâdir)