SORU: Ticaret yapan Sahabelerden örnekler…
CEVAP:
a) Ebû Bekir (r.a)…
Sahabelerden Ebû Bekir (r.a)’ın ticareti meşhurdur. “İsâbe” isimli eserde şöyle denilmiştir: Ebû Bekir (r.a) tacir olarak bilinen bir insandı. Rasûlullah (s.a.v)’e peygamberlik verildiğinde 40 bin dirhemi vardı. Bu parayla köleleri azad ediyor, Müslümanların halleriyle ilgileniyor (onlara harcıyordu). O kadar ilgileniyordu ki Medine’ye geldiğinde elinde sadece 5 bin dirhem kalmıştı. Vefat ettiğinde ise geriye hiçbir şey bırakmamıştı.
Târih-i İbn-i Asâkîr’de şöyle denilmiştir: Ümmü Seleme (r.anha)’dan rivayet edildiğine göre Ebû Bekir (r.a) Rasûlullah (s.a.v) hayatta iken ticaret için Busrâ şehrine gitmişti. Rasûlullah (s.a.v)’in yanında kalma arzusu ve O’na olan hususi bağlılığı dahi Ebû Bekir (r.a)’ı ticaret yapmak için yolculuğa çıkmasını engellememiş idi.
b) Ömer (r.a)…
(Sahabelerden) Ömer (r.a) da ticaretle uğraşırdı. Bazı bilmediği hadisler hakkında; “Beni, pazardaki ticaret meşgul etmiştir. Bundan dolayı bazı hadisleri öğrenemedim” demiştir.
Muhaddisler Ömer (r.a)’ın şu sözünü nakletmişlerdir: “Allah yolundaki cihattan başka bir yerde bana ölüm gelmesi, kendi gayret ve çalışmamla rızık ararken ölüm gelmesinden daha sevimli değildir (yani geçimi sağlamak için çalışırken ölüm gelmesi, cihattan başka bütün yerlerdeki ölümden bana daha hayırlıdır). Sonra şu ayeti okudu: “(Allah bilmiştir ki) aranızdan bir kısmı Allah’ın fazlından (kereminden) rızık aramak için yeryüzünde yol tepecekler.” (Müzzemmil, 73/20)
c) Osman (r.a)…
(Sahabelerden) Osman (r.a) da tacirdir. Onun tacirliği çok meşhurdur. Hem cahiliye hem de İslam zamanında ticaretle uğraşmıştır. “Mişkât” isimli eserdeki bir hadiste şöyle denilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v) Tebûk Gazvesi için yardım talep edince Osman (r.a) yükleriyle birlikte 300 deve vermiştir. Yine bir başka hadiste şöyle geçmektedir: “Osman (r.a) savaşa yardım için kendi eteğine 1000 dinar koyup Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna getirdi. Rasûlullah (s.a.v) onları kucağında evirip çevirdi ve “Bundan sonra Osman’a hiçbir ameli zarar vermeyecek” buyurdu ve bu sözünü iki defa tekrarladı. Bir başka yerde ise şöyle geçmektedir: “Osman (r.a) 1000 deve ve 70 at vermiştir.”
d) Hatice (r.anha)…
Terâtîbu’l-İdâriyye’nin tacirler fihristinde, Ümmü’l-Müminin Hatice (r.anha)’nın da ismi yazılmıştır. Hatice (r.anha)’nın ticaretle uğraştığı ve kâr ortaklığı üzerine insanlara mal verip Şam’a gönderdiği maruf ve meşhurdur. Kölesi Meyser’e ile birlikte Rasûlullah (s.a.v)’e de mal vererek ticaret için Şam’a göndermiş ve şöyle demiştir: “Size başkalarına verdiğim kâr payının iki katını vereceğim.” Nitekim Rasûlullah (s.a.v) Suriye’ye gitmiş, Busrâ şehrinde onun mallarını satmış ve başka mallar satın alarak geri dönmüştür. Böylece Hatice (r.anha) başkalarının elde ettiği kârın iki katını elde etmiştir. Rasûlullah (s.a.v)’e de aralarında kararlaştırdıkları miktarın iki katını vermiştir.”
e) Zübeyr b. Avvâm (r.a)…
(Sahabelerden) Zübeyr b. Avvâm (r.a) da tacirdi. Bir kimse ona; “Siz ticaretle çok kazandınız” deyince, şöyle cevap verdi: “Ben hiçbir zaman bozuk mal almadım ve kâr etmeye niyet etmedim. Allah kime dilerse, ona bereket verir.” İbn-ü Abdilberr şöyle yazmıştır: “Zübeyr (r.a)’ın 1000 tane kölesi vardı. Her biri günlük kazancından muayyen bir hisseyi Zübeyr (r.a)’a verirlerdi.”
f) Abdurrahman b. Avf (r.a)…
(Sahabelerden) Abdurrahman b. Avf (r.a) da tacirdi. Buhârî, Abdurrahman b. Avf (r.a)’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Biz Medine’ye geldiğimizde Rasûlullah (s.a.v) beni ve Sa’d b. Rebî’ el-Ensârî’yi kardeş yaptı. Sa’d b. Rebî’ bana; “Ensar arasında en zengin benim. Malımın yarısını sana veriyorum. Benim iki hanımın var, hangisini istersen onu boşayayım. İddeti dolduktan sonra onunla nikâhlanırsın” dedi. Ben; “Allah sana, ehline ve malına bereket versin. Bana sunduğun bu şeylere ihtiyacım yok. Bana, alış-veriş yapılan çarşının yolunu göster” dedim. O da bana Benî Kaynuka pazarını söyledi.” Abdurrahman b. Avf (r.a) daha birinci günkü ticaretinde kâr olarak çok miktarda peynir ve yağ kazanıp getirdi. İkinci gün yine aynı şekilde yaptı. Kısa bir zaman sonra da evlendi. Sonra Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldi. Elbisesinde hafif sarı bir iz vardı. Hanımının elbisesinin renginden geçmişti. Rasûlullah (s.a.v); “Bu nedir?” buyurdu. Abdurrahman b. Avf da; “Ya Rasûlullah, ben Ensar’dan bir kadınla evlendim” dedi. Rasûlullah (s.a.v); “Bir keçi ile de olsa velîme (düğün yemeği) ver” buyurdu. Abdurrahman b. Avf (r.a) vefatı sırasında, bu nikâhlı hanımını boşadı ve aralarında bir sulh anlaşması olarak hanımına bütün malının sekizde birinin üçte birini verdi. Bu miktar tam 83 bin dirhemdi.”
Abdurrahman b. Avf (r.a) zengin olmasıyla birlikte çok cömert idi. Hz. Âişe (r.anha) bir defasında onun oğlu Ebû Seleme’ye; “Allah babana Selsebil çeşmesinden bol bol içirsin” dedi. Bu duanın sebeplerinden biri de Abdurrahman b. Avf (r.a)’ın Rasûlullah (s.a.v)’e bir bağ vermesiydi. Daha sonra bu bağ 40 bin dirheme satılmıştır.”
g) Sad b. Âiz (r.a)…
Terâtîbu’l-İdâriyye’de (sahabelerden) Sad b. Âiz (r.a)’ın ticaretinden de bahsedilmiştir. O, Ammâr b. Yâsir (r.a)’ın kölesiydi. Kurz (selem ağacı yaprağı) ticareti yapardı. Bu yaprak deri boyamada kullanılırdı. Bundan dolayı lakabı “Sa’d el-Kurz” kalmıştı. İmam Bağavî’nin rivayetine göre Sa’d b. Âiz (r.a) Rasûlullah (s.a.v)’in huzuruna gelmiş ve geçim darlığından şikâyette bulunmuştu. Rasûlullah (s.a.v) de ona ticaret yapmasını emretti. Bunun üzerine Sa’d b. Âiz pazara gitti, biraz Kurz satın aldı. Sonra onu sattı. Bundan kâr elde etti. Bu durumu Rasûlullah (s.a.v)’e anlatınca ona ticarete devam etmesini emretti.
h) Ebû Malik el-Ensari (r.a)…
Terâtîbu’l-İdâriyye’de (sahabelerden) Ebû Malik el-Ensari (r.a)’ın da tacirlerden olduğu zikredilmiştir. O, kendi malını ve başkasının malını alır, uzak diyarlara ticaret seferi yapardı. Bu (ticaretiyle birlikte) ibadete düşkün, takva sahibi ve duası kabul olunan bir kimseydi.
ı) Talha b. Ubeydullah (r.a)…
(Sahabelerden) Talha b. Ubeydullah (r.a) da kumaş ticareti yapardı. Süfyan b. Uyeyne’den rivayette o, günde bin vafiye kazanırdı (bir vafiye bir dinar ağırlığındadır). Buhârî’de Ebû Hureyre (r.a)’ın şu sözü nakledilmiştir: “Siz, ‘Ebû Hureyre çok hadis rivayet ediyor. Ensar ve Muhacirler onun kadar hadis rivayet etmiyorlar’ diyorsunuz. Hâlbuki Muhacir kardeşlerimin pazarla (ticaretle) olan meşguliyetleri vardı. Ama ben karın tokluğuna (bazen o da olmadan) Rasûlullah (s.a.v)’den hiç ayrılmazdım. Bundan dolayı onlar bulunmadığı zaman ben bulunurdum. Ashab-ı Suffe fakirlerinden bir fakirdim. Onun için ben hadisleri ezberlerdim, onlar ise unuturlardı. Rasûlullah (s.a.v) bir defa konuşması sırasında şöyle demiştir: “Kim benim bu konuşmam esnasında yere bir bez serer ve sözüm bittiği zaman bezi toplarsa o benim sözümü ezberler.” Bunun üzerine ben kendi şalımı serdim. Rasûlullah (s.a.v) sözünü bitirince o şalı kendi sinesine yapıştırdı. Ondan sonra hiçbir söz hafızamdan çıkmadı.” (Hindistan hadis Âlimlerinden Zekeriyya Kandehlevî “Fezâil” (d. 1891), İmam Gazali “İhyâ” ve diğer bazı Hanefî fıkıh kaynakları…)