SORU: Ramazana başlama hilali hususunda güneş takvimine ve hesaplamalara göre hareket edilir mi? Oruca başlama hususunda hilalin ayrı ayrı yerlerde görülmesine itibar edilir mi?
CEVAP:
Bu hususta İbn-i Âbidîn ve diğer kaynaklarda şunlar zikredilmiştir:
a) Halkın oruç tutmalarının farz olması için muvakkitlerin sözüne itibar olunmaz. Mezhebimize göre adalet sahibi olsalar bile sözleri kabul edilmez.
Muvakkit: Vakitleri ve namaz vakitlerini hesaplayan, tayin ve tespit eden, bunlarla ilgili âletleri kullanıp tamir ve ayarını yapan ve muvakkithanelerde görev yapan kimsedir.
b) Hatta “Mirâc” isimli eserde şöyle denilmiştir: “Ulemanın ittifakıyla muvakkitlerin sözü muteber değildir. Müneccimin (gök bilimcinin/astronomun) kendi yaptığı hesap doğrultusunda amel etmesi caiz değildir.”
c) “Nehir” ve “Îzâh” isimli eserde şöyle denilmiştir: “Sahih kavle göre adalet sahibi olsalar bile muvakkitlerin, ‘Filan gece hilal gökyüzünde görülecektir’ demeleri ile oruç tutmak lazım gelmez.”
d) Şafiilerden İmam Sübkî’nin bir telifi vardır ki, bu eserde, hesap kesindir diye müneccimlerin/muvakkitlerin (gök bilimcilerin/astronomların) sözünü kabule meyletmiştir.
Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Sübkî’nin sözünü kendi mezhebinden sonradan gelen müteahhirîn Ulema reddetmiştir. İbn-i Hacer ile Remlî, “Minhâc”’ın iki şerhinde Sübkî’nin sözünü reddedenlerdendirler.
e) Şemsüleimme Hulvânî’den ise, “Oruca (başlamanın) ve bayram (yapmanın) vacip olması için gözle görmenin şart olduğu, muvakkitlerin/hesap erbabının sözü ile amel edilemeyeceği” nakledilmiştir.
f) Mecdüleimme Tercümânî’den ise, “Ebû Hanife’nin ashabı -nadir istisnalarla- ve İmam Şafii, muvakkitlerin/hesap erbabının sözlerine itimat edilemeyeceği üzerine ittifak etmişlerdir” diye nakledilmiştir.
g) Oruç hususunda ayrı ayrı hilal görülmeleri itibara alınmayıp, ilk görülen hilal ile amel etmek vaciptir. Meselâ doğuda Cuma gecesi, batıda Cumartesi gecesi görülse, doğudakilerin gördüğü hilal ile batıdakilere de amel vacip olur.
Bazıları, “Herkes kendi gördüğü hilal ile amel eder” demişlerdir. Zeylâî ile Feyz sahibi bu kavle itimat etmişlerdir. Şafiilere göre sahih olan da budur. Çünkü her cemaat kendilerince sabit olanla muhataptır. Nitekim namaz vakitlerinde de hüküm budur. Dürer sahibi de bunu teyit etmiş ve daha önce de geçtiği vecihle “Yatsı ile vitir namazının vakti girmeyen/olmayan yerlerde, bu namazlar vacip olmaz” demiştir.
Fakat zahiru’r-rivayete göre ilk görülen hilal ile amel etmek vaciptir. Bize (Hanefilere), Malikilere ve Hanbelîlere göre itimat edilen kavil budur.