SORU: Ramazan orucunu tutamayıp hastalığından veya yaşlılığından dolayı da ömür boyu tutamayacak olan kişi ne yapmalıdır? Böyle bir kişinin oruç tutamayacağına nasıl bir doktor karar verebilir? Bu kişi daha sonra iyileşirse nasıl davranır? Fidye miktarı ne kadardır? Vacip olan oruçlar için de fidye vermek gerekir mi? fidye ne zaman ve kime verilir?
CEVAP:
Bu hususlarda İbn-i Âbidîn ve diğer kaynaklarda şunlar zikredilmiştir:
a) Fidye, tutulamayan orucun yerine verilen bir bedeldir…
b) Üzerinde Ramazan orucunun kazası bulunan bir kimse, eğer iyileşme ümidi olmayan bir hastalığa tutulmuşsa veya aşırı yaşlılık vb. bir sebepten dolayı ömrünün sonuna kadar bu orucu tutamayacaksa, tutamadığı her gün için fidye verir…
c) Bir kimsenin iyileşme ümidi olup olmaması hususuna; Müslüman, mütehassıs ve (adâletli değilse bile an azından) “hâli gizli” yani fasık mı âdil mi olup olmadığı belli olmayan bir doktor karar vermelidir. Müslüman olmayan bir doktorun sözüne binaen yahut Müslüman olup mütehassıs olmayan bir doktorun görüşüne binaen yahut da Müslüman mütehassıs ancak fasık olan bir doktorun sözüne binaen oruç terkedilip yerine fidye verilemez…
d) İyileşmesi umulmayan hastalıktan dolayı fidye verip oruç tutmayan kimse sonraları iyileşirse, tutamadığı günler sayısınca kaza etmesi gerekir. Daha önce verdiği fidye kâfi sayılmaz…
e) Fidye, fakir bir kimseyi sabah ve akşam doyuracak kadar olan bir günlük yiyecektir. Bu, bir fitre sadakasına eşittir…
f) Üzerinde fidye borcu olan bir kimse, bunu hayattayken ödeyemezse malından verilmesi üzere vasiyet etmesi gerekir. Bu şekilde fidye verilmesini vasiyet edip ölürse, malının üçte birinden fidye verilir… Vasiyet etmeden ölürse, mirasçıları malından fidye verip vermemekte serbesttir…
g) Fidye vermek, Ramazan ayından kazaya kalan oruçlara ve nezir oruçlarına mahsustur…
h) Fidye, Ramazanın başında verilebileceği gibi, sonra da verilebilir…
ı) Fidye, birçok fakire verilebileceği gibi, bir fakire de verilebilir…