SORU: Müslüman olmayan bir doktorun sözüne binaen yahut Müslüman olup mütehassıs olmayan bir doktorun görüşüne binaen yahut da Müslüman mütehassıs ancak fasık olan bir doktorun görüşüne binaen orucu bozmak… Böyle bir durumda keffaret lazım gelir mi? kişide, hastalanacağı hususunda bir vehim hâsıl olursa buna binaen orucu bırakabilir mi?
CEVAP:
Bu hususta İbn-i Âbidîn’de şunlar zikredilmiştir:
Tecrübeye binaen veya Müslüman olmayan bir doktorun sözüne binaen yahut Müslüman olup mütehassıs olmayan bir doktorun görüşüne binaen yahut da Müslüman mütehassıs ancak fasık olan bir doktorun görüşüne binaen orucu bozmak…
a) Hastalanacağından korkan sıhhatli kişi veya zayıf düşeceğinden korkan hizmetçi kadın, hastalanacağına dair bir alamet gördüğünden dolayı veya hastalanacağını tecrübeye binaen anladığında yahut Müslüman işin ehli/mutehassıs hali gizli/adâletli olup olmadığı bilinmeyen bir doktorun sözüne itibarla oluşan zann-ı gâlibe binaen oruç tutmayabilirler…
b) Sıhhatli kişide hastalanacağı hususunda korku değil de sadece mücerret vehim hâsıl olmuş ise o takdirde oruç tutmayı bırakamaz…
c) Yukarıda “tecrübeye binaen” sözünde, hastalığa ait tecrübe ister hasta tarafından tecrübe edilmiş olsun ister hastadan başkası tarafından tecrübe edilmiş olsun, tecrübesini yaşadıkları hastalık aynı olduktan sonra iki tecrübe de eşittir…
d) Sözüne binaen oruç bozulan doktorun, Müslüman olması lazımdır. Zira kâfirin sözüne güven olmaz. Çünkü kâfirin maksadı ibadeti bozmak olabilir. Meselâ teyemmümle namaza başlayan bir Müslüman, kâfirin su vereceği vaadine binaen namazını bozamaz…
e) Sözüne binaen oruç bozulan doktorun, alanında tam ihtisas sahibi olması lazımdır. Alanında tam mütehassıs olmayan doktorun sözüne tabi olmak caiz değildir…
f) Sözüne binaen oruç bozulan Müslüman doktorun, (adâletli değilse en azından) “hâli gizli” olmalıdır yani fâsık mı âdil mi olup olmadığı belli olmayan bir kişi olmalıdır. Bazılarına göre ise doktorun âdil olması şarttır…
Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Yukarıdaki bu şartlara haiz olmayan (yani Müslüman olmayan bir doktorun sözüne binaen yahut Müslüman olup mütehassıs olmayan bir doktorun görüşüne binaen yahut da Müslüman mütehassıs ancak fasık olan) bir doktorun sözü ile amel eder de orucunu bozarsa, zâhire göre keffaret lazım gelir…
Keza, hastalanacağına dair bir alamet olmadan veya hastalanacağına dair bir tecrübe bulunmadan orucunu bozarsa, galebe-i zan bulunmadığı için keffaret lazımdır yani galebe-i zan ancak hastalığa ait bir alamet veya tecrübeye binaen oluşur, alamet veya tecrübe yok ise o takdirde galebe-i zan’da yok demek olur ki böyle bir durumda da orucu bozmak caiz olmaz, bozulursa keffaret lazım gelir… Ancak halk bundan gâfildir…