SORU: Orucu tarif ettiğinizde orucu niyetle kayıtladınız/bağladınız. O halde niyetin manası nedir? Ondaki tafsilat nedir?
CEVAP:
Niyet; “ben, falanca orucu Allah Teâlâ için tutacağım” (diyerek) kalben (yapılan bir) taahhütname/muahededir.
Sonra oruç kısım kısımdır.
1- Farz oruç. Bu, Ramazan orucudur.
2- Muayyen nezir (belirli adak) orucu (örneğin), (bir kimsenin) Allah Teâlâ için, gelecek Perşembe günü veya falanca tarihe denk gelen (şu) günde oruç tutacağını nezretmesi/adaması gibi.
3- Mutlak nezir (belirli olmayan adak) orucu (örneğin), (bir kimsenin) Allah Teâlâ için bir oruç tutacağını nezretmesi/adaması gibi.
4- Ramazanın kazasının orucu
5- Nafile orucu bozmakla vacip olan kaza orucu
6- Keffaretlerin orucu (örneğin), yemin keffareti, orucu bozma keffareti, zıhâr keffareti ve katl/adam öldürme keffareti gibi.
7- Nafile oruç
Ramazan orucu, muayyen nezir/belirli adak (orucu) ve nafile orucu geceden niyetle tutması caizdir. Lakin geceleme (yani geceden niyet etmek) şart koşulmaz. Şayet niyet etmez de ta ki sabahlarsa, gündüzün yarısından öncesine kadar[1] niyet (etmesi) onun için caiz/yeterli olur.[2]
Ramazanın kazasının orucu, mutlak nezir/belirli olmayan adak (orucu), keffaretler (orucu) ve keza bozduğu nafile orucun kazası ise, bu oruçların tutulması ancak geceden bir niyet ile caiz olur.
[1] “el-Hidâye” sahibi şöyle demiştir: Sonra “el-Muhtasar”’da yani “Muhtasaru’l-Kudûrî” (sahibi); “onunla (fecirle) zeval arasında” demiştir.
“el-Câmiu’s-Sağîr”’de (ise); “gündüzün yarısından önce” (denilmiştir). Çünkü gündüzün çoğunluğunda niyetin mevcut olması gerekir. (Gündüzün) yarısı ise fecrin (fecr-i sadık’ın) doğuş vaktinden dahvetü’l-kübrâ (kaba kuşluk) vaktine kadardır, zeval vaktine kadar değildir. (Niyetin gündüzün) çoğunluğunda tahakkuk edebilmesi için de ondan (yani dahvetü’l-kübrâ’dan) önce niyet (edilmiş olması) şart koşulur.
“eş-Şâmî” “ed-Dürrü’l-Muhtâr”’a yaptığı Hâşiye’sinde şöyle demiştir:
“Dahvetü’l-Kübrâ’ya kadar” sözünden murad; şer’î günün yarısıdır. Şer’î gün, doğu ufkunda ziyanın uçuşmasından, güneş batıncaya/kavuşuncaya kadar devam eden (vakittir).
“Dahvetü’l-kübrâ’ya kadar” sözündeki “gaye” (sınır/had yani dahvetü’l-kübrâ), “muğayya’ya (gayenin kendisi için konulduğu şeye yani niyete) dâhil değildir. (Yani, Ramazan, muayyen nezir ve nafile oruca niyet etmeye dahvetü’l-kübrâ (kaba kuşluk vakti) dâhil değildir, şöyle ki, bu oruçlara kaba kuşlukta niyet etse dahi caiz değildir.)
Keza (“eş-Şâmî”) birkaç satır sonra yine şöyle demiştir: “es-Sirâc” (sahibi) şöyle demiştir: “(Bir kimse) gündüzleyin oruca niyet ederse, (bununla) günün evvelinden (yani fecir vaktinden) itibaren oruçlu olduğuna niyet eder. Hatta (bu kimse) zevalden önce, niyet ettiği o andan (yani zevalden) itibaren oruçlu olmayı kastederek (oruca) niyet eder de, günün evvelin(den itibaren oruçlu olmayı) kastetmezse, oruçlu olmaz.”
[2] Mültekâ’l-Ebhûr ve şerhi Mevkûfât’ın oruç bahsinde şöyle denilmiştir;
Gündüz iki kısımdır:
Birincisi, şer’î gündüz olup, fecr-i sadık’tan başlayıp güneşin batmasına kadar olan zamandır. Şer’î gündüzün yarısı dahvetü’l-kübrâ’dır. (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)
İkincisi ise, luğavî gündüz olup, güneşin doğmasından başlayıp batmasına kadar olan zamandır. Luğavî gündüzün yarısı zeval vaktidir.
Dahvetü’l-kübrâ vaktinin hesaplanması hususunda iki görüş sunulmuştur:
1- Dahvetü’l-kübrâ vakti öğle ezanından yaklaşık bir saat öncesidir.
2- Dahvetü’l-kübrâ vakti şöyle hesaplanır: Akşam ezanı vakti imsak vaktinden çıkarılır. Çıkan sonuç ikiye bölünür. Bundan çıkan sonuç da imsak vaktiyle toplanır. Elde edilen sonuç dahvetü’l-kübrâ vaktidir.