SORU: Mercûh bir kaville fetva vermek veya amel etmek caiz midir?
CEVAP:
Mercûh (başkası ona tercih edilmiş) bir kaville hüküm ve fetva vermek cehalettir, icmâya muhalefettir, icmâyı delmektir…
Mercûh, yani terk edilen kaville hüküm ve fetva vermek caiz olmadığı gibi, fetvayı verenin kendisi de amel edemez…
Mercûh kavilden murad, terk edilen sözdür. Meselâ; İmam Ebû Yusuf’un kavli varken, İmam Muhammed’in sahih kabul edilmeyen yahut kuvvetli görülmeyen kavli bu kabildendir. Bir kavil hem “Zâhirü-r-Rivâye”’nin hilafına olur hem de sahih kabul edilmezse, böyle bir kaville fetva vermek evleviyetle bâtıl olur. Kendisinden rücû edilen/dönülmüş kaville fetva vermek de böyledir…
Şafii mezhebi: Allâme Şurunbulâlî “el-lkdü’l-Ferîd fî Cevâzi’t-Taklîd” adını verdiği risalesinde şöyle demiştir: Şafii’nin mezhebi muktezası Subkî’nin de dediği gibi mercûh kaville hüküm ve fetva vermek memnudur/yasaktır. Fakat fetvayı verenin kendisinin bununla ameli memnu değildir…
Hanefi mezhebi: Hanefi mezhebi ise, bir kimsenin mercûh kaville fetva vermesi veya bununla kendisinin amel etmesi memnudur/yasaktır. Çünkü mercûh kavil neshedilmiştir…
“Bîrî” bunu yani fetva verenin kendisinin mercûh kaville amel etmesinin memnu oluşunu, nas’ların manasını anlayacak fikri, re’yi/anlayışı/kavrayışı olmayan avam ile kayıtlayarak şöyle demiştir: Acaba, bir insanın zayıf rivayetle kendi nefsi hakkında ameli caiz midir? Evet, fikir ve re’y sahibi ise caizdir. Fakat avamdan olursa, cevabın ne olacağını görmedim. Lâkin “Bîrî”’nin bunu, “fikir/kavrayış sahibi” olmakla kayıtlamasına bakılırsa, avamdan olan kimseye bu caiz değildir…
“Hızânetü’r-Rivâyât”’da; “nas ve hadislerin manasını bilen âlim, dirayet ehlinden de olursa o rivayetle amel etmesi caiz olur, velev ki mezhebine muhalif olsun” denilmektedir…
Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Bunlar yani memnu olma hususları zaruret olmayan yerlere mahsustur. “el-Bahr” sahibi, hayız kanlarının renklerinden bahsederken zayıf kaviller de zikretmiş, sonra da şöyle demiştir: “Mi’racü’d-Dirâye” de Fahru’l-Eimme’den naklen; “bir müftü bu zayıf kavillerden biriyle zaruret halinde fetva verse ve bununla da kolaylık göstermeyi istese, böyle yapması iyi olmuş olur” denilmiştir…
Keza, İmam Ebû Yusuf’un; “meni, şehvet kesildikten sonra çıkarsa guslü icap etmez” sözü zayıftır, lakin ulema, yolcunun ve şüpheden korkan misafirin bu kaville amel etmesini caiz görmüşlerdir ki bunlar, zaruret yerleridir… (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)