SORU: Ma’tûh yani aklı noksan (bunak) kimseye zekâtın vacip olmadığını öğrendik. O halde bu kimseye sair ibadetler vacip midir?
CEVAP:
Usûl-ü fıkıh kitaplarının genelinde, ma’tûh yani bunağın (veya bunak derecesindeki “alzheimer” hastasının) hükmünün, aklı eren sabî çocuğun hükmü gibi olduğu bildirilmiştir. Aklı eren çocuk ibadetleri eda etme ile mükellef kılınamadığı gibi, bunak kimse de (veya bunak derecesinde ki “alzheimer” hastası da) ibadetleri eda etme ile mükellef kılınamaz. Zira bunaklık bir nevi deliliktir ve ibadetlerin vacip olmasına manidir… Ancak bunaklık giderse o an eda (edilmesi gereken ibadetleri yerine getirme) ve geçmiş (ibadetleri de) zorluk olmayacak kadarını kaza etme yönünden kendisine hitâb teveccüh eder (yani bu ibadetleri yapmakla mükellef olur). Açıkça bildirilmiştir ki, kendisinden bunaklık zail olan kimse, tıpkı uyuyan ve bayılan kimse gibi az olan (namazları) kaza eder, çoğu kaza etmez (yani uzun süre uyuyan veya bayılan kimse ne kadar namazını kaza ediyorsa, o da o kadarını kaza eder)… (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)
Mecelle’de ma’tûh şöyle tarif edilmiştir; Şuûr’u dengesiz ve bozuk, anlayışı az, sözü karışık ve kendini iyi idare edemeyen kimse olup, deli gibi dövüp sövmez, sözü karışık olmakla birlikte bazı konuşması akıllı insanların sözlerine, bazı lafızları ise delilerin sözlerine benzer…