Lügatte ve Istılahta “fıkıh” ne demektir?

SORU: Lügatte ve Istılahta “fıkıh” ne demektir?

CEVAP:

Fıkıh, lügatte; “bir şeyi bilmek” demektir. Ancak daha sonra fıkıh, şeriat ilmine tahsis edilmiştir. Kelimenin mazisi “fekıhe” şeklinde okunursa masdarı “fıkhan” gelir ve “bildi” manasını ifade eder. “Fakuhe” okunursa masdarı “fekâhaten” gelir ve “fakih oldu” manasına kullanılır. Sonuç olarak, “lüğavî” olarak kullanılan “fıkıh” kelimesinin “kâf” harfi “esreli” gelir, “ıstılâhî” olarak kullanılan “fıkıh” kelimesinin “kâf” harfi ise “dammeli” gelir.

“Remlî” hâşiyesinde şöyle demiştir; anlaşıldığı/bilindiği zaman “fekıhe” denilir, bir başkası anlayıp bilmede öne geçtiği/erken davrandığı zaman “fekahe” denilir, fıkıh onun için seciyet (vasıf/karakter) olduğu zaman “fekuhe” denilir…

Istılahta ise;

Usûl-ü fıkıh ulemasına göre fıkıh; tafsîlî delillerden (yani kitap, sünnet, icmâ-i ümmet ve kıyas’tan) çıkarılan şer’î olan fer’î[1] hükümleri bilmektir…[2]

Fıkıh ulemasına göre ise; furûa ait meselelerden en az üç meselenin hükmünü bilmektir…[3]

Hakikat ehline göre ise; ilimle ameli bir araya getirmektir. Çünkü Hasan-ı Basrî, “fakih ancak dünyadan yüz çevirip ahirete yönelen ve kendi kusurlarını gören kimsedir” demiştir…[4] (İbn-i Âbidîn, Mukaddime)

 

[1] “Fer’î” kaydıyla, icmâ’nın veya kıyasın hüccet oluşu gibi aslî hükümler tariften hariç kaldığı gibi, “şer’î” kaydı ile de imanın vacip olması gibi îtikâdî hükümler tariften hariç kalır…

[2] Usûl-ü fıkıh ulemasına göre “fakih” ancak müçtehittir…

[3] Fakîh: Fukahâya göre, şüyu bulan/herkesçe yaygın olan; meselelerin delillerini bilsin veya bilmesin, fer’î meseleleri bilen kimseye mutlak surette “fakih” denilmesidir ki, bugün örf ve âdet budur…

[4] Hakikat ehlinden murad; şeriatla tarikat ilimlerini bilen ulemadır. Hakikat ise; şeriatın özüdür…