İtikâfın lügatte ve şer’î ıstılahta manası nedir? Çocuk veya köle itikâfa girebilir mi? Hangi mescitlerde ve Camilerde itikâfa girilebilir? En faziletli itikâf, sırasıyla nerelerde yapılan itikâftır? Kadın itikâfa nerede girer? Kadının evindeki mescidi neresidir? Erkek kendi evinde bir yeri mescit edinebilir mi? Bir koca, karısına itikâf için izin verdikten sonra onunla cinsî münasebette bulunabilir mi? Bir koca, karısına itikâf için izin verdikten sonra kadını itikâftan men edebilir mi? Bir kadın kocasından izinsiz itikâfa girebilir mi? Efendisi câriyeye izin verdikten sonra bu sözünden dönebilir mi? Kadın umumi mescitte itikâfa girerse hükmü ne olur? Kadın, evinde, namaz kıldığı yerden/mescidinden başka bir yerde itikâfa girerse hükmü ne olur? Kadının evinde namaz kılmaya mahsus kıldığı bir yer yoksa hükmü ne olur? Kadının evinde namaz kılmaya mahsus kıldığı bir yer bulunmayıp itikâfa girmek istediği vakit bu yeri hazırlarsa hükmü ne olur? Kadın evindeki mescidinde itikâfa girdiğinde buradan çıkabilir mi?

SORU: İtikâf niçin oruç bahsinin sonunda zikredilmiştir? İtikâfın lügatte ve şer’î ıstılahta manası nedir? Çocuk veya köle itikâfa girebilir mi? Hangi mescitlerde ve Camilerde itikâfa girilebilir? En faziletli itikâf, sırasıyla nerelerde yapılan itikâftır? Kadın itikâfa nerede girer? Kadının evindeki mescidi neresidir? Erkek kendi evinde bir yeri mescit edinebilir mi? Bir koca, karısına itikâf için izin verdikten sonra onunla cinsî münasebette bulunabilir mi? Bir koca, karısına itikâf için izin verdikten sonra kadını itikâftan men edebilir mi? Bir kadın kocasından izinsiz itikâfa girebilir mi? Efendisi câriyeye izin verdikten sonra bu sözünden dönebilir mi? Kadın umumi mescitte itikâfa girerse hükmü ne olur? Kadın, evinde, namaz kıldığı yerden/mescidinden başka bir yerde itikâfa girerse hükmü ne olur? Kadının evinde namaz kılmaya mahsus kıldığı bir yer yoksa hükmü ne olur? Kadının evinde namaz kılmaya mahsus kıldığı bir yer bulunmayıp itikâfa girmek istediği vakit bu yeri hazırlarsa hükmü ne olur? Kadın evindeki mescidinde itikâfa girdiğinde buradan çıkabilir mi?

CEVAP:

İtikâfın oruçla münasebetinin ve ondan sonra (sonunda) zikredilmesinin vechi, bazı itikâf çeşitlerinde orucun şart olması ve itikâfın Ramazanın son on gününde (yapılmasının) kuvvetli bir surette istenmesidir. Yani itikâfın oruçla beraber zikredilmesinin ve ondan sonraya (sonuna) bırakılmasının vechi, bazı itikâf çeşitlerinde orucun şart olmasıdır. Oruç tutmanın şart olduğu itikâf, vacip olan itikâftır ki, şart ise meşruttan önce gelir. Bir de itikâf, Ramazanın son on gününde kuvvetle istenen bir ibadet olup (Ramazan) orucu onunla bitirilir. Binaenaleyh oruç meselelerini (itikâfla) bitirmek münasip olmuştur…

İtikâf lügatte; durmak, (kalmak, beklemek) demektir. Yani hangi mekânda olursa olsun, beklemek/durmak ve kendini orada hapsetmektir. el-Bahır’da açıklandığına göre itikâf; “akefe” fiilinden, talep edip devam etmeye (delalet eden) “iftiâl” vezninde gelmiş bir kelimedir. Akefe ise; hapsetti demektir. Böyle bir ibadet (itikâf) diye isimlendirilmiştir, çünkü (bu ibadet) birtakım şartlarla birlikte mescitte ikamet etmektir (oturup kalmaktır)…

İtikâf şeriatta ise; sabî mümeyyiz olsa bile bir erkeğin bir cemaat mescidinde durmasıdır/kalmasıdır. (Tarifte “erkek”) diye kayıtlaması/sınırlandırması matlub olan (yerine getirilmesi talep edilen) itikâfın tarifine meylettiği içindir. Çünkü kadının mescitte itikâfı mekruhtur, (ancak bununla birlikte) kadının mescitte itikâfı da tahakkuk edip (geçerlidir). Hatta Gâyetü’l-Beyân’ın ifadesinden anlaşıldığına göre, zâhiru’r-rivayet (kadının mescitte itikâfının) sahih olmamasıdır. Lâkin Gâyetü’l-Beyân sahibi (kadının mescitte itikâfının) ihtilafsız sahih olduğunu açıklamıştır…

Denilebilir ki; (tarifte “erkek”) diye kayıtlaması, (itikâf için) cemaat mescidinin şart koşulması bakımındandır, çünkü (cemaat mescidi) sadece erkeğin itikâfı için şarttır…

Birincisi (yani “matlup olan…” ilh. kavli) daha evlâdır. Çünkü bundan sonra “yahut (itikâf) kadının evindeki mescitte durmasıdır” demektedir…

(Tarifte “sabî mümeyyiz olsa bile…” denildi ki), şu halde (itikâfa girmek için, erkeğin) büluğa ermiş olması şart değildir. Bu, köleye de şâmil olup, sahibinin izni ile onun itikâfa girmesi de sahihtir. Köle, itikâfa girmeyi nezrederse, sahibi onu men edebilir. (Köle, nezrettiği bu itikâfı), âzad edildikten sonra kaza eder. Kadın da böyledir, lakin kocası izin verdikten sonra onu men edemez. Köle bunun hilâfınadır, o milke ehil değildir (efendisi izin verdikten sonra tekrar vazgeçebilir). Mükâteb (köleye) gelince; nafile (itikâfa) niyet etmiş olsa bile sahibi (efendisi) onu (itikâfa girmekten) men edemez…

Cemaat mescidinden murad, imamı ve müezzini olup, içinde beş vakit namaz kılınan veya kılınmayan mescittir. İmam-ı Âzam’a göre, “içinde beş vakit namaz kılınması şarttır.” Kemal b. Hümâm gibi bazıları bu kavlin sahih olduğunu söylemişlerdir. İmameyn ise, “itikâf her mescitte sahihtir” demişlerdir. Sürûcî bu kavli sahih bulmuş, Tahâvî’de bunu seçmiştir, Hayreddin Remlî, “özellikle zamanımızda bu (İmameyn’in kavli) daha kolaydır. Binaenaleyh bu kavle itimat etmelidir” demiştir… Allah-u â’lem!

Camide (itikâfa girmek ise), mutlak surette ittifakla sahih olur. “Mescit” kelimesi, hem mahalle mescidi gibi hususi mescidi, hem de Dimaşk’taki Emevî Câmii gibi umumi mescidi kapsayıp, Câmi hakkında da ihtilaf bulunmadığından dolayı Şârih (Camiyi mescit kelimesinin) umumundan çıkarmış (ayrıca zikretmiştir). Çünkü “mutlak surette” demesi, bütün namazlar kılınmasa da (Câmide) ittifakla itikâf caiz olacağı içindir. Hulâsa ve diğer kitaplarda, “isterse orada cemaat olmasın” denilmiştir…

TEMBİH: (Yukarıda) bütün bu (anlatılanlar itikâfın) sıhhatinin (şartlarını) beyan içindir. (Fazilet hususunda ise), en-Nehir ve el-Fetih’te şöyle denilmektedir: “İtikâfın en faziletlisi, Mescid-i Haram’da yapılandır, sonra Rasûlullah (s.a.v)’in Mescidinde yapılan, sonra Mescid-i Aksâ’da, sonra da Câmide yapılandır.” Denilmiştir ki; Câmi, içinde cemaatle namaz kılınıyorsa efdaldir. Yoksa dışarı çıkmaya hacet kalmasın diye mahallesinin mescidi efdaldir. Daha sonra ise cemaati çok olan Câmi gelir…”

(İtikâf şeriatta ise; sabî mümeyyiz olsa bile bir erkeğin bir cemaat mescidinde durmasıdır/kalmasıdır), yahut (itikâf); kadının, evindeki mescitte durmasıdır/kalmasıdır…

Kadının evindeki mescidi, nafile namazları kılmak için hazırladığı yerdir. Bunu herkes de yapabilir. Yani erkeğin de nafile namaz kılmak için evinde bir yer ayırması (nafile namaza mahsus kılması) menduptur. (Erkeğin) farz namazlarla itikâfı ise, tabii ki mescitte olur…

es-Sirâc’da şöyle denilmiştir: “Kadına kocası (itikaf için) izin verdikten sonra, onunla cinsî münasebette bulunamaz, çünkü (erkek kendi) menfaatlerini ona (kadına) temlik etmiştir. (Erkek, kadına itikâf için) izin (verdikten) sonra (kadını itikâftan) men ederse, bu sahih olmaz. Kadının (kocasından) izinsiz itikâfa girmesi de doğru değildir. (Efendisi) câriyeye izin verirse, (efendinin bu izinden) dönmesi mekruh olur, çünkü vaadinden dönmüş sayılır. Bununla beraber (verdiği izinden dönmesi) caizdir. Zira câriye kendi menfaatlerine mâlik değildir…”

(Kadının) (umumi) mescitte itikâfı tenzîhen mekruhtur. el-Bedâyi sahibi bunun (mekruh olmayıp), efdalin hilâfı olduğunu açıklamıştır. (Kadının), evinde, namaz kıldığı yerden başka bir yerde (itikâfı) sahih olmaz. Nitekim evinde mescit yoksa hüküm budur (yani itikâfı sahih olmaz). (Kadın), namaz (kılacağı) yerini (evindeki mescidini) itikâfa girmek istediği vakit hazırlarsa (itikâfın) sahih olması gerekir. Kadın evindeki mescidinde itikâfa girdiğinde, ondan çıkamaz… (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)