عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ: لَمَّا تَزَوَّجَ عَلِيٌّ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ فَاطِمَةَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهَا قَالَ لَهُ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَعْطِهَا شَيْئًا. قَالَ: مَا عِنْدِي. قَالَ: فَأَيْنَ دِرْعُكَ الْحُطَمِيَّةُ
27.HADİS
İbn-i Abbâs (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ali (r.a), Fâtımâ (r.anhâ) ile evlenince Rasûlullah (s.a.v) (Ali’ye): “Fâtımâ’ya (mehir olarak) bir şey ver” buyurdu. (Ali): “Yanımda (verebileceğim) hiç (bir şey) yok” dedi. (Bunun üzerine Rasûlullah): “Hutamiyye[1] zırhın nerede? (Onu ver!)” buyurdu… (Nesâî, Nikâh)
[1] Bu zırh geniş ve ağır olup, kılıçlar üzerinde parçalanıp kırılırdı. Bu sebeple ona “Hutamiye” denirdi… Bir başka görüşe göre Hutam: Abdu’l-Kays oğullarından bir kabile idi. Zırh yaparlardı. Onların yaptıkları zırha “Hutamiye” denirdi…