عَنْ مُصْعَبِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ، عَنْ أَبِيهِ قَالَ: لَمَّا فَتَحَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَكَّةَ انْصَرَفَ إِلَى الطَّائِفِ، فَحَاصَرَهَا سَبْعَ عَشْرَةَ أَوْ تِسْعَ عَشْرَةَ، ثُمَّ قَامَ خَطِيبًا فَحَمِدَ اللَّهَ وَ أَثْنىَ عَلَيْهِ ثُمَّ قَالَ: أُوصِيكُمْ بِعِتْرَتِي خَيْرًا، وَإِنَّ مَوْعِدَكُمُ الْحَوْضَ، وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَتُقِيمُنَّ الصَّلَاةَ وَلَتُؤْتُنَّ الزَّكَاةَ أَوْ لَأَبْعَثَنَّ إِلَيْكُمْ رَجُلًا مِنِّي، أَوْ كَنَفْسِي ِيَضْرِبُ أَعْنَاقَكُمْ، ثُمَّ أَخَذَ بِيَدِ عَلِيٍّ فَقَالَ: هَذَا
28.HADİS
Mus’ab b. Abdurrahman b. Avf’tan, (o da) babası (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) Mekke’yi fethettikten (sonra) Tâif’e gitti. On yedi veya on dokuz gün Tâif’i muhasara altında tuttu, (fakat fetih müyesser olmadı). Sonra bir hutbe îrâd eylemek için ayağa kalktı, Allah’a hamd ve senâ ettikten sonra (şöyle) buyurdu: “(Ey insanlar!) size, neslim (Ehl-i Beyt) hakkında hayırla (davranmanızı) tavsiye ediyorum. (Benimle) buluşma yeriniz (Kevser) Havuzu’dur. Canım elinde olan (Allah)’a yemin olsun ki; (Ey Tâifliler) ya muhakkak namaz kılar, zekât verirsiniz ya da sizlere benden olan veya benim gibi bir adam göndereceğim ki, (o, savaşçılarınızın) boyunlarını vuracak, (kadınlarınızı ve çocuklarınızı esir alacak)…” (İnsanlar o kişinin Ebû Bekir veya Ömer olduğunu zannettiler). Sonra (Rasûlullah) Ali’nin elinden tuttu ve: “(O kişi) budur” buyurdu… (Bezzâr, Müsned, Müsned Abdurrahman b. Avf)