عَنْ عَبْدِ الرَّحْمٰنِ بْنِ أَبِي لَيْلٰى قَالَ: كَانَ أَبُو لَيْلٰى يَسْمُرُ مَعَ عَلِيٍّ. فَكَانَ يَلْبَسُ ثِيَابَ الصَّيْفِ فِي الشِّتَاءِ، وَثِيَابَ الشِّتَاءِ فِي الصَّيْفِ. فَقُلْنَا: لَوْ سَأَلْتَهُ؟ فَقَالَ: إِنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَعَثَ إِلَيَّ وَأَنَا۬ أَرْمَدُ الْعَيْنِ يَوْمَ خَيْبَرَ. قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللّٰهِ! إِنِّي أَرْمَدُ الْعَيْنِ. فَتَفَلَ فِي عَيْنِي، ثُمَّ قَالَ: اَللّٰهُمَّ أَذْهِبْ عَنْهُ الْحَرَّ وَالْبَرْدَ. قَالَ: فَمَا وَجَدْتُ حَرًّا وَلَا بَرْدًا بَعْدَ يَوْمِئِذٍ. وَقَالَ: لَأَبْعَثَنَّ رَجُلًا يُحِبُّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ، وَيُحِبُّهُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ، لَيْسَ بِفَرَّارٍ. فَتَشَرَّفَ لَهُ النَّاسُ. فَبَعَثَ إِلٰي عَلِيٍّ، فَأَعْطَاهَا اِيَّاهُ
21.HADİS
Abdurrahman b. Ebî Leylâ (rh.a)’ten rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ebû Leylâ, Ali ile birlikte geceleri sohbet ederlerdi. (Ali), kışın yazlık elbise, yazın da kışlık elbise giyerdi. Biz de (babam Ebû Leylâ’ya) “O’na (bunun sebebini) sorsan!” dedik. (O da sordu ve Ali cevaben) şöyle dedi: Rasûlullah (s.a.v) Hayber günü gözümden rahatsız olduğum bir sırada, bana (haber) göndererek (yanına çağırdı.) Ben: “Ey Allah’ın Rasûlü, gözlerimden hastayım” dedim. Bunun üzerine (Rasûlullah), gözüme tükürdü (ve) sonra: “Allah’ım, ondan sıcaklığı ve soğukluğu gider!” buyurdu. (Ali): “İşte o günden sonra ne sıcaklık ne de soğukluk duymadım” dedi ve (devamla Rasûlullah’ın şöyle buyurduğunu) anlattı: “(Hayber’in fethi için) öyle bir kimseyi göndereceğim ki, o, Allah’ı ve Rasûlü’nü sever; Allah ve Rasûlü de onu sever. (O, fetih nasip olana kadar) geri çekilecek biri de değildir.” (Bu söz üzerine birçok sahâbe bu işin kendisine tavdî edilmesi ümidiyle ve kime verileceği merakıyla) beklediler. (Sonra) Rasûlullah (s.a.v) Ali’ye (haber) gönderip (çağırttı) ve (sancağı) ona verdi… (İbn-i Mâce, Mukaddime)