عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ قَالَ: اصْطَرَعَ الْحَسَنُ وَالْحُسَيْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَجَعَلَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: هَيِ حَسَنُ. فَقَالَتْ لَهُ فَاطِمَةُ: يَا رَسُولَ اللّٰهِ! تُعِينُ الْحَسَنَ، كَأَنَّهُ أَحَبُّ إِلَيْكَ مِنَ الْحُسَيْنِ؟ قَالَ: إِنَّ جِبْرِيلَ يُعِينُ الْحُسَيْنَ وَأَنَا۬ أُحِبُّ أَنْ أُعِينَ الْحَسَنَ
43.HADİS
Muhammed b. Ali’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: (Bir gün) Hasan ve Hüseyin Rasûlullah (s.a.v)’in yanında güreş tuttu. Rasûlullah (s.a.v): “Haydi Hasan!” demeye başladı. Bunun üzerine Fâtımâ ona: “Yâ Rasûlallah, Hasan’a mı yardım ediyor (destekliyorsun). Sanki o sana Hüseyin’den daha sevimli gibi?” deyince, (Rasûlullah): “Muhakkak Cebrail de Hüseyin’e yardım ediyor (destekliyor). Ben de Hasan’a yardım etmek (desteklemek) istiyorum” buyurdu… (Heysemî, Zevâid Müsned-i Hâris, Menâkıb, Bâb Fî Fadlı Fâtma)