عَنْ أُسَامَةَ بْنِ زَيْدٍ قَالَ: طَرَقْتُ النَّبِيَّ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ذَاتَ لَيْلَةٍ فِي بَعْضِ الْحَاجَةِ، فَخَرَجَ النَّبِيُّ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ مُشْتَمِلٌ عَلٰى شَيْءٍ لَا أَدْرِي مَا هُوَ، فَلَمَّا فَرَغْتُ مِنْ حَاجَتِي قُلْتُ: مَا هٰذَا الَّذِي أَنْتَ مُشْتَمِلٌ عَلَيْهِ؟ قَالَ: فَكَشَفَهُ فَإِذَا حَسَنٌ وَحُسَيْنٌ عَلٰى وَرِكَيْهِ فَقَالَ: هٰذَانِ ابْنَايَ وَابْنَا ابْنَتِيَ، اللّٰهُمَّ إِنِّي أُحِبُّهُمَا فَأَحِبَّهُمَا وَأَحِبَّ مَنْ يُحِبُّهُمَا
4.HADİS
Üsâme b. Zeyd (r.anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir gece bir iş için Nebi (s.a.v)’e geldim. Nebi (s.a.v) ne olduğunu bilmediğim bir şeyi örtünmüş bir halde çıktı. İşimi bitirince: “Bu örtündüğün şey nedir?” dedim. (Üsâme) dedi ki: Bunun üzerine (Rasûlullah örtüyü) açtı, (meğer) Hasan ve Hüseyin iki uyluğu üzerindeymiş. Ve şöyle buyurdu: “Bu ikisi benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır. Allah’ım, muhakkak Ben bu ikisini seviyorum, (Sen de) sev ve bu ikisini seveni de Sev…” (Tirmizî, Menâkıb)