عَنْ إِيَاسٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ: لَقَدْ قُدْتُ بِنَبِيِّ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَالْحَسَنِ وَالْحُسَيْنِ بَغْلَتَهُ الشَّهْبَاءَ حَتّٰى أَدْخَلْتُهُمْ حُجْرَةَ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هٰذَا قُدَّامَهُ وَهٰذَا خَلْفَهُ
26.HADİS
İyâs’dan, babasının şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Muhakkak ben, (Rasûlullah’ın) kırçıl katırını[1], (üzerinde) Allah’ın Nebisi (s.a.v), Hasan ve Hüseyin (olduğu halde) çekip sürdüm. Nihayet onları, bu (Rasûlullah’ın) önünde, bu da arka tarafında (olduğu halde) Nebi (s.a.v)’in odasına girdirdim…” (Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe)
[1] Rasûlullah (s.a.v)’in “Düldül” ismindeki bu katırının beyaz ve siyah tüyleri olup, beyazı siyahına galebe çalardı…