En az ne kadar bir süre için itikâfa girilebilir? Fukahânın ve müneccimlerin/astronomların yanında “bir saat” ne kadar bir zamandır? Bir kimse nafile itikâfa girer de sonra itikâfı bırakırsa kaza etmesi gerekir mi?

SORU: En az ne kadar bir süre için itikâfa girilebilir? Fukahânın ve müneccimlerin/astronomların yanında “bir saat” ne kadar bir zamandır? Bir kimse nafile itikâfa girer de sonra itikâfı bırakırsa kaza etmesi gerekir mi?

CEVAP:

İtikâfın nafile olarak en azı, İmam Muhammed’e göre gece veya gündüzden bir saattir. İmam-ı Âzam’dan zâhiru’r-rivayet de budur. Çünkü nafile kolaylık üzerine kurulmuştur. Bununla fetva verilir…

Fukahânın örfünde (bir) saat, zamanın bir cüzüdür. Müneccimlerin (muvakkitlerin/astronomların) dediği gibi, yirmi dört saatin bir cüzü değildir… Gurerü’l-Ezkâr ve diğer kitaplarda böyle denilmiştir…

Bir kimse nafile itikâfa girer de sonra (itikâfı) terk ederse, kaza etmesi lazım gelmez. Çünkü mezhebin zâhir kavline göre, (nafile itikâf) için oruç şart değildir. (Şârih, kaza lazım gelmemesinin illetini “çünkü nafile itikâf için oruç şart değildir” kavliyle açıklamıştır, ancak) evlâ olan, “(nafile itikâf) bir müddetle takdir edilmez (sınırlandırılmaz)” diye illetlendirmektir. Zira geçen izahattan anladın ki, (nafile) itikâf için oruç şart mıdır değil midir ihtilâfı, (nafile itikâf) bir günle takdir edilir mi edilmez mi (bir günle sınırlı mıdır yoksa daha az da olabilir mi) ihtilafına dayanır. (Hâlbuki) Şârih’in sözü ise bunun aksini ifade etmektedir…

Gerçi bazı el-Bedayi ve İbn-i Kemalin (el-Fetih’i) gibi muteber kitaplarda, (nafile itikâf hususunda) “nafile (ibadet), başlamakta lazım olur” denilmişse de, bu, zayıf bir kavle yani İmam Hasan’ın itikâfın en azının bir günle takdir olunduğunu (bir günden az itikâfın olmadığını) bildiren rivayetine dayanır…

Ben (İbn-i Âbidîn) derim ki: Lâkin el-Bedâyi sahibi (nafileye) başlamakla lazım geleceğini açıkladıktan sonra, İmam Hasan’ın rivayetini zikretmiş ve incelemiştir. Şöyle ki: “Nafileye başlamak, eda edilen ibadeti bozulmaktan korumak için Ulemamızın kaidesine göre tamamlamayı icap eder (vacip kılar).” el-Bedâyi sahibi bundan sonra Asl’ın rivayetini zikredip, “(onun rivayetine) göre, (itikâfın en az) müddeti bir günle mukadder değildir” (demiştir). (el-Bedâyi sahibi) İmam Hasan’ın rivayetine de şu cevabı vermiştir: “Nafileye başlamak, tamamlamayı vacip kılar” sözünü kabul ediyoruz. Lakin edanın bitiştiği miktarda icap eder. (Nafile itikâftan) çıktı mı, ancak eda ettiği kadarını (kaza etmesi) vacip olur, ondan fazlasını (kaza etmesi) lazım gelmez…”

Buradan anlaşılıyor ki, el-Bedâyi sahibinin ilk başta “(nafile) başlamakla lazım gelir” demekten maksadı, (kazası lazım gelen miktar) edaya bitişen miktardır (yani itikâfa girdiği müddet kadarıdır), bir günün (tamamının kazasının) lazım gelmesi değildir. Şu halde mesele zâhiru’r-rivayet olan Asl’ın rivayeti üzerine tefrî edilmiştir… (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)