عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ قَالَ: بَيْنَمَا نَحْنُ عِنْدَ رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذْ أَقْبَلَ فِتْيَةٌ مِنْ بَنِي هَاشِمٍ. فَلَمَّا رَاٰهُمُ النَّبِيُّ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اغْرَوْرَقَتْ عَيْنَاهُ وَتَغَيَّرَ لَوْنُهُ. قَالَ فَقُلْتُ: مَا نَزَالُ نَرٰى فِي وَجْهِكَ شَيْئًا نَكْرَهُهُ. فَقَالَ: إِنَّا أَهْلُ بَيْتٍۨ اخْتَارَ اللّٰهُ لَنَا الْاٰخِرَةَ عَلَى الدُّنْيَا. وَإِنَّ أَهْلَ بَيْتِي سَيَلْقَوْنَ بَعْدِي بَلَاءً وَتَشْرِيدًا وَتَطْرِيدًا حَتّٰى يَأْتِىَ قَوْمٌ مِنْ قِبَلِ الْمَشْرِقِ مَعَهُمْ رَايَاتٌ سُودٌ. فَيَسْأَلُونَ الْخَيْرَ فَلَا يُعْطَوْنَهُ. فَيُقَاتِلُونَ فَيُنْصَرُونَ. فَيُعْطَوْنَ مَا سَأَلُوا. فَلَا يَقْبَلُونَهُ حَتّٰى يَدْفَعُوهَا إِلٰى رَجُلٍ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي فَيَمْلَؤُهَا قِسْطًا كَمَا مَلَؤُوهَا جَوْرًا. فَمَنْ أَدْرَكَ ذٰلِكَ مِنْكُمْ فَلْيَأْتِهِمْ وَلَوْ حَبْوًا عَلَى الثَّلْجِ
73.HADİS
Abdullah (b. Mes’ûd) (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Biz (bir defasında) Rasûlullah (s.a.v.)’in yanında iken Benî Hâşim’den bir grup genç geldi. Nebi (s.a.v.) onları görünce gözleri yaşla doldu ve rengi değişti. (Abdullah) dedi ki: Bunun üzerine ben: “(Yâ Rasûlallah!) Senin (mübarek) yüzünde arzulamadığımız bir şeyi (değişikliği) bir süredir görüyoruz” dedim. Bunun üzerine: “Muhakkak biz, (öyle bir) Ehl-i Beytiz ki, Allah bizim için âhireti dünyaya tercih etmiştir. Ve muhakkak Ehl-i Beytim, benden sonra bela, dağıtılma ve sürgüne uğrayacaklar. Nihayet doğu tarafından, beraberlerinde siyah bayraklar bulunan bir kavim gelecek ve hayır (hükümdarlık) isteyecekler; ancak (istekleri) kendilerine verilmeyecek. Bunun üzerine savaşacaklar ve onlara (Allah tarafından) yardım edilecek. (Durum böyle olunca) istedikleri kendilerine verilecek. (Ancak) bunu kabul etmeyip nihayet (hükümdarlığı) Ehl-i Beytimden bir adama tevdi edecekler. O da, (insanlar daha önce yeryüzünü) zulüm ile doldurdukları gibi (yeryüzünü) adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o (güne) yetişirse, kar üstünde emekleyerek de olsa onlara katılsın” buyurdu… (İbn-i Mâce, Fiten)