اَلْحَدِيثُ السَّادِسُ وَالْعِشْرُونَ
أَخْرَجَ الطَّبَرَانِىُّ عَنْ أَبِي ذَرٍّ قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: مَثَلُ أَهْلُ بَيْتِي فِيكُمْ كَمَثَلِ سَفِينَةِ نُوحٍ ف۪ي قَوْمِ نُوحٍ مَنْ رَكِبَها نَجَا وَمَنْ تَخَلَّفَ عَنْهَا هَلَكَ، وَمَثَلُ بَابِ حِطَّةٍ ف۪ي بَنِي إِسْرَائِيلَ
26.HADİS
(Taberânî tahriç etti…)
Ebû Zer (r.a)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim: “Ehl-i beytimin içinizdeki durumu, Nuh’un gemisinin Nuh Kavmi içindeki durumu gibidir. Her kim ona binerse kurtulur, kim de ondan geri durursa (binmezse) helak olur. Ve (yine ehl-i beytimin içinizdeki durumu), İsrailoğulları içerisinde Hıtta Kapısı[1](nın durumu) gibidir…”
[1] Hıtta Kapısı: Bu kapı Kudüs’te Beyt-i Makdis’in kapılarından birisidir. Allah (c.c.), Yahudilerin Beyt-i Makdis’e bu kapıdan tevazu ve huşu içerisinde secde ederek girmelerini ve “Hıtta (yani bizi affet)” demelerini emretmiş, şayet bu şekilde girerlerse günahlarının affolunacağını vaat etmişti. Daha geniş bilgi için bu konuyla ilgili olan el-Bakara, 2/58; el-A’râf, 7/161 âyetlerinin tefsirine müracaat etmelidir…