E171, şekerleme, reçel, sakız, pudra şekeri, toz şeker, küp şeker, tuz, karbonat, sütlü içecekler, süt, süt tozu, peynir, peynir altı suyu, margarin, un, hamur, tavuk, et, balık, deniz ürünleri, tıbbi ilaçlar, vücut bakım ürünleri, her türlü kozmetik, krem, diş macunu, diş beyazlatıcı, sabun, deterjan ve temizlik ürünlerinde kullanılır… E171, deri hücrelerinde DNA hasarına yol açar, akciğere-karaciğere büyük hasar verir, bütün hücrelerde özellikle beyin hücrelerinde hasar oluşturur, genleri mutasyona uğratır, hormonal bozukluklara, davranış bozukluklarına, nörolojik rahatsızlıklara neden olur; spermlerde hareketlilik ve yoğunluğu azaltır, ömrünü kısaltır, ileri düzeyde anormalliklere ve testosteron seviyesinin düşmesine sebep olur…

Sağlık… E171, Titanyumdioksit, TiO2… En Yaygın Kullanılan Katkı Maddeleri… 

E171, ŞEKERLEME, REÇEL, SAKIZ, PUDRA ŞEKERİ, TOZ ŞEKER, KÜP ŞEKER, TUZ, KARBONAT, SÜTLÜ İÇECEKLER, SÜT, SÜT TOZU, PEYNİR, PEYNİR ALTI SUYU, MARGARİN, UN, HAMUR, TAVUK, ET, BALIK, DENİZ ÜRÜNLERİ, TIBBİ İLAÇLAR, VÜCUT BAKIM ÜRÜNLERİ, HER TÜRLÜ KOZMETİK, KREM, DİŞ MACUNU, DİŞ BEYAZLATICI, SABUN, DETERJAN VE TEMİZLİK ÜRÜNLERİNDE; BEYAZLATICI, BOZULMAYI ÖNLEYİCİ VEYA NEM TUTUCU OLARAK KULLANILIR…

E171, DERİ HÜCRELERİNDE DNA HASARINA YOL AÇAR, AKCİĞERE-KARACİĞERE BÜYÜK HASAR VERİR, BÜTÜN HÜCRELERDE ÖZELLİKLE BEYİN HÜCRELERİNDE HASAR OLUŞTURUR, GENLERİ MUTASYONA UĞRATIR, HORMONAL BOZUKLUKLARA, DAVRANIŞ BOZUKLUKLARINA, NÖROLOJİK RAHATSIZLIKLARA NEDEN OLUR…

E171, SPERMLERDE HAREKETLİLİK VE YOĞUNLUĞU AZALTIR, ÖMRÜNÜ KISALTIR, İLERİ DÜZEYDE ANORMALLİKLERE VE TESTOSTERON SEVİYESİNİN DÜŞMESİNE SEBEP OLUR…

E171’İN İNSANDA KİMYASAL VE RUHSAL OLARAK SEBEP OLABİLECEĞİ DEĞİŞİMLERİN BÜYÜKLÜĞÜ VE VAHAMETİ YİNE DE TAHMİN EDİLEMİYOR…

E171 İÇEREN ÜRÜNLERİ KULLANMAYARAK ONDAN KORUNMAK MÜMKÜN İDİ ANCAK ZİRAATTA DA KULLANILMASIYLA KAÇINMAK İMKÂNSIZ OLMUŞTUR…

Detaylar…

Dünyada en yaygın kullanılan mineraldir ve nano-teknolojinin 3 ana maddesinden biridir. Doğal bir mineral olan titanyumdioksit, nano-teknoloji yöntemiyle atom yapısı değiştirilerek çok aktif bir nano-parçacık formuna getirilmiştir (yeniden inşa edilmiştir)…

Işığın (foton) titanyumdioksit nano-parçacıklar üzerine düşmesiyle, organik madde, kimyasal reaksiyon sonucu parçalanmaya başlar. Bu yapay süre bitkilerde gerçekleşen fotosenteze benzer…

Fotosentez, bitkilerin güneş ışığının etkisiyle karbondioksit ve sudan, organik madde yani besin üretmesidir. Ancak, titanyumdioksit, fotosentezden farklı olarak tam tersini yapar, yani organik maddeleri parçalayarak karbondioksit ve suya ayrıştırır. Bunun anlamı şudur: Titanyumdioksit nano-parçacıklar, herhangi bir organik madde ya da canlı hücreye temas ettiğinde organik madde veya canlı dokunun parçalanmasına neden olan kimyasal reaksiyonu başlatabilecek korkunç bir yetenektedir…

Günümüzde titanyumdioksit şekerleme, reçel, sakız, pudra şekeri, toz şeker, küp şeker, tuz, karbonat, sütlü içecekler, süt, süt tozu, peynir, peynir altı suyu, margarin, un, hamur, tavuk, et, balık, deniz ürünleri, soy ürünleri gibi gıda maddelerinde, tıbbi ilaçlarda, vücut bakım ürünleri, her türlü kozmetik, krem, diş macunu, diş beyazlatıcı, sabun, deterjan ve temizlik ürünlerinde beyazlatıcı, bozulmayı önleyici veya nem tutucu olarak kullanılır…

Özellikle kirli havayı temizleme, baraj, nehir ve göllerden içme suyu elde etme amacıyla hava ve suya titanyumdioksit nano-parçacıklar serpilmektedir. Kendi kendini temizleyen camlar, kaplama malzemeleri, duvar boyaları, eşarp, kumaş ve giysiler titanyumdioksit nano-parçacıklar ile üretilmektedir…

Ağız, deri ve nefes yoluyla vücuda giren nano-parçacıkların organizmayı hiç bir şekilde terk etmediği, dokularda çöküntü olarak biriktiği, akciğerlere büyük hasar verdiği tespit edilmiştir. Ayrıca nano-parçacıklar bulunduğu ortamda canlı hücrenin yapısına nüfuz etme yeteneğine sahiptir ve bunun sonucunda bütün hücrelerde, özellikle beyin hücrelerinde hasar oluşturur ve genleri mutasyona uğratır…

Kozmetikler ve güneş kremlerinde büyük oranda kullanılan ve cilt tarafından emilen titanyumdioksit ve çinko oksid nano-parçacıklar ışığa karşı duyarlıdır, serbest radikaller üretir ve güneş ışığına maruz kaldığında deri hücrelerinde DNA hasarına yol açar, ciltte bir yara varsa deri yoluyla kan dolaşımına karışır. Bir kez kan dolaşımına giren nano-parçacıklar bütün bedende dolaşabilir, beyin, kalp, karaciğer, böbrek, dalak, kemik iliği ve sinir sistemi de dâhil olmak üzere organlara ve dokulara nüfuz edebilir…

Nano-parçacıklar hücre içine girebilir, mitokondri ve hücre çekirdeği tarafından içeri alınabilir, mitokondride büyük enerji ve protein üretiminin bozulmasına, DNA mutasyonu ve hücrenin ölümüne sebep olabilir…

Nano-parçacıkların en fazla yayılma alanı bulduğu organ karaciğer olarak görülmekte, dalak onu izlemektedir. Karaciğer hastalıklarında zararsız yabancı madde birikiminin bile karaciğer fonksiyonlarını zayıflattığı ve karaciğere zarar verdiği bilinmektedir

Farelere verilen karbon nano-tüplerin böbrek hücrelerinin ölümüne ve yeni hücre oluşumuna engel olduğu görülmüştür. Hâlbuki bugün bütün su arıtma sistemlerinde karbon nano-tüpler kullanılmakta, su ile birlikte insan vücuduna nüfuz etmektedir…

Gıda endüstrisinde kullanılan renklendiricilerin yan etkileri hakkında birçok araştırma yapılmıştır. Araştırmalarda bu katkı maddelerinin genotoksik etkilere, hormonal bozukluklara, davranış bozukluklarına ve nörolojik rahatsızlıklara yol açtığı kanıtlanmıştır…

TiO2, dünya genelinde toplam renklendirici madde üretiminin tek başına % 70’ini oluşturmakta, ayrıca çeşitli sebeplerle bütün renklendiricilerde de kullanılmakta, dolayısıyla gerçekte bu oran daha da yükselmektedir…

Bugün her bir insanın yalnızca içme suyu ve gıdalardan günde ortalama 300 gr titanyum dioksit tükettiği düşünülmektedir…

Nanomateryaller endüstriyel atıklar ve ev atıkları yoluyla çevreye karışımları zaman toprak ve su mikroflorasını bozar. Bu da besin zincirinde değişimlere sebep olur…

Araştırma sonuçlarına göre TiO2 nano-parçacıkların spermlerde hareketlilik ve yoğunluğu azaltır, ömrünü kısaltır, ileri düzeyde anormalliklere ve testosteron seviyesinin düşmesine sebep olur. Histopatolojik bulgularda TiO2’in sperm kılıfında epitelium kalınlaşması ve erbezlerindeki kan damarlarında varikosele sebep olduğu gözlemlenmiştir. Bunun yanı sıra dokuları tuttuğu için kilo almaya engel olduğu tespit edilmiştir…

Bütün bu araştırma sonuçlarına rağmen insan organizmasına giren nano-parçacıkların kimyasal ve ruhsal olarak sebep olabileceği değişimlerin büyüklüğü ve vahameti yine de tahmin edilemiyor…

En çok kullanılan nano-materiyal özelliğine sahip olan TiO2 son zamanlarda ziraatta de kullanılmaya başlanmıştır. Yukarıda anlatılan ürünlerden uzak durarak titanyum dioksitin zararlarından korunmak mümkün olabilir, ancak titanyum dioksitin ziraatta kullanılması korunmayı imkânsız hale getirmektedir… Aidin Salih /Gerçek Tıp

 

Gıdalarda katkı maddesi kullanımı yıkıcı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunların bazıları şunlardır:

Sindirim sisteminin bozulması, kronik toksik hepatit, böbrek ve böbreküstü bezi hastalıkları üreme organlarında bozulmalar, kısırlık, endometriozis, vajinismus, kistler, kanser, diyabet, tiroid rahatsızlıkları, havale, hiperaktivite, davranış bozukluğu, otizm, baş dönmesi, baş ağrısı, depresyon, alzheimer, parkinson, MS, düşük tansiyon, yüksek tansiyon, titreme, alerjik kaşıntılar, egzama, astım ve aşırı duyarlılık…

Katkı maddeleri üzerine pek çok ülkede yapılan araştırma sonuçları dehşet vericidir. Ancak bu ürpertici gerçeğe rağmen, üretici firmaların ve parayı elinde tutanların karşısında, sesini yükseltecek, yorum yapacak veya kampanya başlatacak bir topluluk veya kamuoyu oluşabilmiş değildir… Aidin Salih /Gerçek Tıp