Âşir (öşür/zekât memuru), Müslümandan zekât olarak, zimmî’den ve harbî’den ise cizye olarak ne kadar alır?

SORU: Âşir (öşür/zekât memuru), Müslümandan zekât olarak, zimmî’den ve harbî’den ise cizye olarak ne kadar alır?

CEVAP:

Âşir (öşür/zekât memuru), biz Müslümanlardan onda birin dörtte biri (yani mallarının kırkta birini), zimmîlerden bunun iki katını (yani mallarının kırkta ikisini), harbîden ise (mallarının) onda birini alır. Müslüman, zimmî ve harbînin mallarının nisap miktarı olması şarttır. Müslümandan alınan zekâttır, Müslümandan başkasından alınan ise cizye olup kendi yerlerine sarfedilir…

Cizye alınacak (yani zimmî ve harbîye ait) mallarda da; malın üzerinden sene geçmesi (nisap miktarı olması, borçtan hâlî bulunması ve malın ticaret için olması) gibi zekât alınacak mallarda şart koşulan vasıfların bulunması şarttır…

 

Harbînin malından onda bir alınır. (Bu miktarı almanın iki şartı vardır.)

Birincisi; harbînin malında, yukarıda saydığımız zekât malında aranan şartların bulunması…

İkincisi; onların (yani harbînin devletinin) bizden (yani tüccarımızdan) ne kadar vergi aldığının bilinmemesi…

Ehl-i harb’in bizden ne kadar vergi aldığı bilinirse, o takdirde (onda bir değil de) ceza olarak onlardan da bizden aldıkları kadar alınır…

(Harbîden vergi alınır, çünkü) harbînin İslam memleketine (pasaportla) gelerek İslam himayesi altına girmiş olması, ondan (vergi) almayı vacip kılmıştır…

Şayet (harbînin devleti) bizim (tüccarımızdan) bir (vergi) almıyorsa, bu durum böylece devam etsin diye biz de onlardan almayız, çünkü güzel ahlaklı olmaya biz onlardan daha layığız ve ayrıca bu onlara misli ile muamele etmek demektir. Eğer (harbînin devleti) bizden (yani tüccarlarımızdan) bütün mallarını alırlarsa, biz onlardan (yani tüccarlarından) bütün mallarını almayıp, onları memleketlerine ulaştıracak kadar mallarını onlara bırakır (gerisini alırız). Keza  (harbînin devleti tüccarlarımızın) nisaba ulaşmayan mallarından vergi alırlarsa, biz onların malları nisap miktarını doldurmadıkça (vergi) almayız, zira onların böyle yapmaları zulümdür, zulümde ise tabi olup uymak yoktur, şu var ki aslen onların bizden aldıkları her şey zulümdür…

Harbînin çocuğunun malından öşür (vergi) alınmaz, ancak onlar bizim çocuklarımızın malından bir şey alıyorlarsa o takdirde biz de onların çocuklarından alırız. Harbî’den öşür (vergi) alındıktan sonra, aynı sene içerisinde tekrar dâru’l-harb’e gidip gelirse, ondan tekrar (vergi) alınır, aksi takdirde -daha önce açıkladığımız üzere- bir sene içerisinde onlardan iki defa öşür alınmaz. Harbî öşür memurunun yanına uğrar da öşür memuru onun harbî olduğunu bilemez ve sonra da harbî dâru’l-harb’e gider, daha sonra da tekrar bizim memleketimize gelirse, kendisinden geçmişin öşrü alınmaz, (Müslüman ve zimmî böyle değildir, onlar öşürlerini vermedikleri takdirde üzerlerinden sakıt olmayıp, geçmiş olanlar onlardan tahsil edilir…) (İbn-i Âbidîn, Zekât Bahsi)

Bu yazı yorumlara kapalı.