Oruçlu kimse bir özürden dolayı ağzı ile bir şey tadarsa hükmü ne olur? Oruçlu kimse, ipliği tükürüğü ile büker/kıvırır da tekrar tekrar ağzına sokarsa, hükmü ne olur? Oruçlu kimse, iplik bükmek ister de onu tükürüğü ile ıslatır ve tekrar tekrar ağzına sokarsa ve bu iplik de boyanmış olursa hükmü ne olur?

SORU: Oruçlu kimse bir özürden dolayı ağzı ile bir şey tadarsa hükmü ne olur? Oruçlu kimse, ipliği tükürüğü ile büker/kıvırır da tekrar tekrar ağzına sokarsa, hükmü ne olur? Oruçlu kimse, iplik bükmek ister de onu tükürüğü ile ıslatır ve tekrar tekrar ağzına sokarsa ve bu iplik de boyanmış olursa hükmü ne olur?

CEVAP:

Oruçlu kimse bir özürden dolayı ağzı ile bir şey tadarsa, böyle yapması mekruh olsa da orucu bozulmaz.

Oruçlu kimse, ipliği tükürüğü ile büker/kıvırır da tekrar tekrar ağzına sokarsa, orucu bozulmaz. Tükürüğün düğümü iplikte kalmış olsa bile yine orucu bozulmaz. Yani iplik bükmek ister de onu tükürüğü ile ıslatır ve tekrar tekrar ağzına sokarsa orucu bozulmaz.

Zendevîstî’nin en-Nazm isimli eserinde ve keza el-Kınye’de ise (iplik bükmek ister de onu tükürüğü ile ıslatır ve tekrar tekrar ağzına sokarsa orucu) “bozar” denilmiştir. Zahîriyye sahibi (orucun bozulmayacağını söyleyen) birinci kavli Şemsüleimme Hulvânî’den nakletmiş, sonra da şunları söylemiştir; “Zendevîstî’nin açıkladığına göre, oruçlu kimse iplik bükmek (ister de) onu tükürüğü ile ıslatır ve sonra ikinci defa tekrar ağzına sokar/bunu bir daha tekrarlarsa, o tükürüğü yuttuğu takdirde orucu bozulur.”

Sonra anlaşılıyor ki Şemsüleimme’den nakledilen kavil, tükürüğü yutmakla kayıtlıdır (bu şarta bağlıdır), aksi takdirde “orucu bozulmaz” diye tembihte bulunmanın bir faydası olmaz (yani tükürüğü yutmadığında orucunun bozulmayacağı zaten aşikâr olup bu durumda orucu bozulmaz demeye gerek yoktur, “orucu bozulmaz” dediğine göre mevzu bahis olan tükürüğü yutması durumuna göredir). Onun (Şemsüleimme’nin) bu sözü en-Nazm’da açıklanan manaya yorumlanmış/hamlolunmuş olup, böylece Zahîriyye sahibinin muradı; o mutlakın bu mukayyete yorumlanacağını/hamlolunacağını anlatmaktır ki, binaenaleyh bunların ikisi bir meseledir.

Vehbâniyye Şerhi’nde buna muhalif olarak bunlar iki mesele kabul edilmiş; birincisi tükürüğünü yutmadığına; ikincisi tükürüğünü yuttuğuna yorulmuştur/hamlolunmuştur. Zira böyle demekle asla ihtilaf kalmaz. Nitekim bu açıktır. Ama bu, Kınye ile Zahîriyye’den anlaşılana aykırıdır.

(Oruçlu kimse, iplik bükmek ister de onu tükürüğü ile ıslatır ve tekrar tekrar ağzına sokar), iplik de boyanmış olur da rengi de tükürüğünde belli olursa, bilerek yuttuğu takdirde orucu bozulur (zira boya yutmakla orucu bozulur).

İbn-i Şıhne (yukarıda anlatılan hususu) nazma çekmiş ve (şiirsel olarak) şöyle demiştir:

“İpliği bükerken tekrar tekrar ağzına sokarak ıslatırsa zarar görmez”

(Yani orucu bozulmaz), zira bu durum, iplik gibi çenesine akan/uzayan tükürüğü kesilip kopmadan onu içine çekme hükmünde olur.

Bazılarından rivayete göre ise (yine şiirsel olarak);

“Şayet (beyitteki hususta) tükürüğü bundan sonra yutarsa zarar görür”

Yani orucu bozulur, çünkü ağzından çıkarması, iplik gibi çenesine akan/uzayan tükürüğü kesilip koptuktan sonra onu içine çekme hükmünde olur.

“Ve (boyanmış) iplikte (tükürükte) rengi çıkan boya gibi olur”

Yani boyayı yutmakla oruç bozulur ve bunda da ihtilaf yoktur. (İbn-i Âbidîn, Oruç Bahsi)