“İSLAM’DA KADIN VE AİLE” ile ilgili aşağıdaki Hadis-i Şerifler ve Rivayetler, hicrî 174’te doğup 238’te vefat eden Abdülmelik b. Habib el-Mâlikî el-Kurtubî’nin “Kitâbu’l-Ğâye ve’n-Nihâye” isimli eserinden kısaltılarak alınmıştır… Konu başlıkları kitaptan tercüme değildir tarafımıza aittir…
MÜELLİF Abdülmelik Bin Habib Bin Süleyman es Sülemi el İlbiri el Kurtubi; büyük bir fıkıh ve edebiyat âlimidir. Endülüs’ün Âlimi diye meşhur olmuştur. Hicri 174 senesinde doğmuş, aslen Tuleytula’lı olup, Endülüs Emevileri zamanında Kurtuba’ya gitmiş, orada İmam Malik’in mezhebinin reisi olmuş, İlbira’ya yerleşmiştir. Hicri 238 veya 239 yılında vefat etmiştir…
SALİHA HANIMIN FAZİLETİ – 1
1- Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki;
“Müslümanın, Saliha hanımına baktığında sürur/sevinç duyması, ona bir şey emrettiğinde itaat etmesi, kendisinin yokluğunda iffetini muhafaza etmesi, kişinin faydalandığı şeylerin en hayırlılarındandır…”
2- Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki;
“Müslüman kişi için Salih bir kardeşten sonra faydalandığı şeylerin en hayırlılarından biri Saliha hanımdır ki, ona baktığı zaman sevinç duyar, bir şey emrettiğinde itaat eder ve kendisinin yokluğunda iffetini ve malını muhafaza eder…”
3- Rasûlullah (s.a.v)’e; “Kadınların en faziletlisi hangisidir?” diye soruldu. Rasûlullah (s.a.v); “Kendisine bakıldığında sevinç duyulan, bir emir verildiğinde itaat eden, kendin hakkında ve malın hakkında çirkin bulduğun şey ile sana muhalefet etmeyendir…” buyurdu…
4- Lokman Hekim’in şöyle dediği rivayet edildi;
“Ey oğlum! Dünya’dan elde edeceğin şeylerin ilki; Saliha bir kadın ve Salih bir arkadaş olsun. Saliha hanımın yanına girdiğinde rahat olursun ve onun yanından çıktığında Salih arkadaş ile rahat bulursun. Şunu bil ki, şüphesiz sen bir gün bunlardan birini kazanırsan, bir güzellik elde etmiş olursun…
Kötü/Saliha olmayan kadından ve kötü/Salih olmayan arkadaştan sakın! Kötü/Saliha olmayan kadının yanına girdiğinde rahat bulamazsın ve onun yanından ayrılıp kötü/Salih olmayan arkadaşın yanına vardığın zaman da rahat göremezsin. Şunu bil ki, şüphesiz sen bir gün bunlardan birini kazanırsan, bir kötülük kazanmışsın demektir…”
Davud (a.s)’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir; “Allah’ım! Hanımımı kötü bir eş eyleme ki, ben de kötü bir adam olmayayım!”
SALİHA HANIMIN FAZİLETİ – 2
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu;
“Şu 3 şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir hanım, geniş ev, rahat binek…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu;
“Şu 3 şey Âdemoğlunun saadetindendir; saliha bir eş, salih mesken ve salih binek… Şu 3 şey de şekavetindendir; kötü eş, kötü ev ve kötü binek…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu;
“Ömrün hayrı üçtür, şerri de üçtür. Ömrün hayrı; saliha eş, geniş ev ve salih komşudur… Ömrün şerri ise; kötü eş, dar ev ve kötü komşudur…”
4- Ali b Ebu Talib (r.a) dedi ki;
“Hayırlar şu 3 şeydedir; Allah’a iman, dinde anlayış (fıkıh) ve saliha eş… Kötülükler de şu 3 şeydedir; Allah’a inançsızlık, dinde anlayışsızlık ve kötü/salih olmayan kadın…”
SALİHA HANIMIN FAZİLETİ – 3
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Allah Azze ve Celle, kimi zikreden bir dil, şükreden bir kalp, belalara sabreden bir beden ve saliha bir hanım ile rızıklandırmış ise, onun üzerindeki nimetlerini tamama erdirmiş demektir…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Allah Teâla kimi zikreden bir dil, şükreden bir kalp, sabreden bir beden ve saliha bir eş ile rızıklandırmış ise, Allah ona dünyada bir iyilik ve Ahiret’te bir iyilik vermiştir…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şüphesiz dünya ancak geçici bir yararlanma yeridir. Ve dünyada yararlanılan şeylerin hayırlısı saliha bir eştir…”
4– Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
”Dikkat edin! Size kadınlarınızdan cennetlik olanlarını haber vereyim mi?”
“Evet ya Rasûlullah!” dediler.
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu;
“Sevecen ve doğurgan kadındır ki, hata ettiği zaman elini senin elinin üzerine koyar ve der ki; “Ya affet, ya da neyi uygun görüyorsan öyle yap!”
SALİHA HANIMIN FAZİLETİ – 4
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Dikkat edin! Size erkeklerinizin cennet ehlinden olanlarını haber vereyim mi? Velî cennettedir, Sıddık cennettedir, Şehid cennettedir, Salih cennettedir, Bebek (iken ölen) cennettedir, kardeşini (sırf Allah rızası için) ziyaret eden cennettedir…
Dikkat edin! Size kadınlarınızın cennetlik olanlarını haber vereyim mi?”
“Evet, ey Allah’ın Rasûlü!” dediler.
Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki;
“Sevecen, doğurgan, yardımcı olan kadındır ki, gazaplandığı veya zulmettiği zaman şöyle der; “Şüphesiz benim elim, senin elindedir. Sen razı oluncaya kadar uyku tatmayacağım…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadınlarınızın hayırlısı; sevecen, doğurgan, yardımcı olan, teselli edici ve nazik davrananlardır… Onların (kadınlarınızın) şerlileri ise; inatçı, doğurmayan ve isyankâr olanlardır…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Saliha bir kadının diğer kadınlara göre misali, siyah kargalar içindeki beyaz karga gibidir. Kötü kadının misali ise, dışı süslü, içi harap olan ev gibidir…”
4- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadınların hayırlısı, kızdığı zaman (sakinliğini muhafaza eden), zulme uğradığı zaman sabredendir…”
5- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadın 4 çeşittir:
BİRİSİ; Teselli edici, nazik seven, tesettürlü, kocasının teslim ettiği malın bir kısmını infak eden, bir kısmını tutan kadın. İşte böyle amel edenler Allah Azze ve Celle için amel edenlerdir…
BİR DİĞERİ; Teselli edici, nazik, seven, tesettürlü, kocasının kendisine teslim ettiği malı ne koruyan ve ne de infak eden kadın. İşte bu telef edicidir…
BİR DİĞERİ; Kocasından sadece Allah Azze ve Celle’yi ve İslam’ı dileyen, Allah’ın mübarek kıldığı bir kadın ki, kocasının yokluğunda iffetini muhafaza eder, yanında bulunduğunda da nefsinden onun hakkını eda eder. İşte o, kadınların en şereflilerinden ve Allah katında derecesi en yüksek olanlardandır…
BİR DE, Görünüşü güzel, hamaratlığı hoşa giden, malından sadaka veren, yemeği güzel yapan, kocasını seven ve nazik davranan kadın. İşte bu kadınların efendisidir…”
EŞ OLARAK KÖTÜ KADIN – 1
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadınlardan; kocasını seven, tesettürlü, malını da hak yolunda harcayan bir kadın, Allah Azze ve Celle için çalışan işçilerden biridir…
(Kadınlardan; kocasını) seven, tesettürlü, ancak malından hak yolunda harcamayan ve sadaka vermeyen kadın mâhık’tır/telef edicidir…”
“Mâhık/telef edici nedir ey Allah’ın Rasûlü?” dediler…
Rasûlullah (s.a.v) ki; “Tutuşturulmuş ateştir…” buyurdu…
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu; “Nefret ettirici şeylerden Allah’a sığının!”, denildi ki; “Nefret ettirici şeyler nelerdir ey Allah’ın Rasûlü?”
Rasûlullah (s.a.v); “Senden hakkını alan ve sana hakkını vermeyen zalim yönetici; gözü seni gözeten ama kalbi senden yüz çeviren, hayır gördüğünde gizleyen, şer gördüğü zaman ortaya seren kötü komşu ve kendisi kocamadan önce seni kocatan kadın…” buyurdu…
3- Ömer b. Hattab (r.a) dedi ki;
“Üç çeşit kadın vardır ki;
ONLARDAN BİRİ; namusludur, yumuşak huyludur, çocuk doğurur, kocasıyla hayatın zorluklarını paylaşır…
BİRİ; sadece bir kaptır, çocuk doğurmaktan başka faydası yoktur…
DİĞERİ İSE; bukağı (demir pranga-zincir) gibidir. Allah Azze ve Celle dilediğinin boynuna takar, dilediği zaman serbest bırakır…”
EŞ OLARAK KÖTÜ KADIN – 2
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şu üçü belanın şiddetlisindendir; kötü komşu, zalim idareci ve kocasını yoran, ihanet eden kadın…”
2- Lokman Hekim oğluna;
“Ey oğlum!
Allah’a iman etmek ve Salih dost edinmekten sonra kazanacağın ilk şey saliha bir hanım olsun…
Kim saliha bir hanım edinirse gününü iyi bir kazanç ile geçirir. Kim de kötü bir kadın edinmişse, musibete uğramıştır…
Ey oğlum!
Saliha kadının misali, baştaki yağ gibidir; kökleri yumuşatır, saçları güzelleştirir. Ve onun misali, kralın başındaki taç gibidir…
Kötü kadının misali; sonuna ulaşan, dilediği yere ulaşmadıkça son bulmayan şiddetli sel gibidir. Seni ondan sakındırıncaya kadar anlatıyorum!
Ey oğlum!
Şüphesiz o (kötü kadın) konuştuğu zaman, (bağırarak) işittirir, yürüdüğünde hızla yürür, oturduğunda öylece kalır, sinirlendiğinde köpek dişlerinden aygırın köpek dişinden çıkan ses gibi bir ses işitirsin. Kocası yanına girdiğinde suratını asar, çıktığında ardından lanet okur.
Kötü kadının şerri dışındaki bütün şerler azalır, kötü kadının derdi dışında her dert deva bulur. Şüphesiz onun misali, ihtiyar bir kölenin üzerindeki ağır bir odun yükü gibidir. Yük üstüne yüktür! Ne onu bırakmaya gücü yeter, ne de taşımaya…
Ey oğlum!
Aslanlarla beraber oturman, onunla (kötü kadınla) oturmandan hayırlıdır. O haksız yere ağlar, zalimce hüküm verir, cahilce konuşur ve engerek yılanı gibi sokar…”
EŞ OLARAK KÖTÜ KADIN – 3
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Zikrullah için toplanmaları haricinde, kadın cemaatinde hayır yoktur. Şüphesiz onların toplandığı zaman misalleri; demir dövücüler gibidir. Demiri ateşe sokarlar ve kızarana kadar bekletir, sonra o demiri dövmeye başlarlar. Şerareler (ateş parçaları) de her yere isabet edecek şekilde sıçrar…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şu 3 şey akıl sahiplerinden aklı giderir; inatçı düşmanlık, ağır borç ve kötü kadın…”
3- Rasûlullah (s.a.v) namaz kılarken bir çocuk geldi. Ona işaret etti ve çocuk geri döndü. Sonra bir cariye (kadın) uğradı. Ona da işaret etti fakat o, (önünden) geçti. Rasûlullah (s.a.v) namazını bitirince; “Onlar (kadınlar) cüretkârdırlar…” buyurdu…
4- Ebû Derdâ (r.a), düzgün ve güzel konuşabilen bir kadına şöyle dedi; “Şayet dilsiz olsaydın, şüphesiz senin için daha hayırlı olurdu…”
5- Abdülaziz b. Ebî Ravvâd dedi ki; “Boynunda ihtiyar bir adam taşıyan ihtiyar birini gördüm. Onunla Kâbe’yi tavaf ediyordu. Rükn’e yönelince durdu ve Allah Teâla’ya dua etti. Sonra onu şöyle derken işittim; “Beni küçükken kusurlu kıldın, büyük iken de kusurlu kıldın!…” Tavafını bitirince ona söylemiş olduğu sözün manasını sordum, dedi ki; “Evet, benden daha yaşlı olan ihtiyarı gördün mü? “ “Evet” dedik. Dedi ki; “İşte o, benim oğlumdur. Onu küçük iken yüklendim, ihtiyar olduğum halde hala taşıyorum. O, kötü bir kadının yanında, işte bu gördüğünüz hale gelene kadar sabretti…”
KADIN HANGİ HASLET İÇİN NİKÂHLANMALIDIR?
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadın şu 4 haslet için nikâhlanır; ya malı, ya güzelliği, ya soyunun asaleti ya da dindarlığı için. Sana dindar olanı tavsiye ederim ki bereket bulasın…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadını sırf zenginliği sebebiyle nikâhlamayın! Umulur ki bir hayrını göremezsiniz… Dindar ve güvenilir bir hanım arayınız…
Kadını sırf güzelliği için nikâhlamayın! Güzelliği yok olabilir. Siyah ve dindar bir cariye ondan daha faziletlidir…
Size, (eş seçerken) dindar olanına talip olmanızı tavsiye ederim. Şüphesiz onlar içinizde, kargalar içinde ayağı sekili/beyazlı olan karga gibi nadir bulunur…”
3- İbn-i Habîb dedi ki;
“Müslüman kişinin İslam’da istifade ettiği şeylerin en faziletlisi ve en hayırlısı, yüzüne baktığında mutluluk duyduğu, bir şey emrettiğinde itaat eden, kendisinin yokluğunda malını ve iffetini muhafaza eden, saliha hanımdır…“
EVLENİNCE İKİ REKÂT NAMAZ KILMAK VE GELİNİN ALNINDAN TUTUP DUA ETMEK – 1
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Biriniz bir kadınla evlendiği zaman onun alnından tutsun ve bereket duası etsin…”
2- Ebû Vâil (r.a)’den;
“İbn-i Mesud (r.a)’ın yanına Ebû Hureyz dedikleri bir adam gelip; “Genç ve bakire bir kadınla evlendim. Ancak onun benden hoşlanmayacağından korkuyorum…” dedi.
İbn-i Mesud (r.a);
“Şüphesiz ülfet (sevgi) Allah Teâlâ’dandır. Şeytan ise Allah’ın helal kıldığı şeyleri çirkin gösterir… Onun (gelinin) yanına girdiğinde, senin arkanda 2 rekât namaz kılmasını emret ve sonra de ki; “Allah’ım! Beni ehlime, ehlimi de bana bereketli kıl… Allah’ım! Hayırlı olduğu sürece bizi bir arada tut, ayrılmak her iki taraf için de hayırlı olduğu zaman bizi ayır…” Böyle dedikten sonra onun yanına yaklaşıp alnından tut ve Allah’a bereket için dua et, Allah’tan onun hayrını iste ve şerrinden sığın…”
3- Bazı şeyhlerimiz, Muhammed b. Sirin (r.a)’den şöyle naklettiler:
“Temim oğullarından bir kadın ile evlendim. Gece çökünce onun yanına girdim ve hareminin kapısında oturduğunu gördüm. Ona elimi uzattım. (Gelin) bana dedi ki;
“Yavaş ol! Allah’a hamd ve senalar olsun, Allah Azze ve Celle, ilmi dilediği yere koyar. Bana, kişi evine girdiğinde, eşine arkasında 2 rekât namaz kılmasını emretmesi, namaz bitince de; “Allah’ım! Ehlimi bana ve beni de ehlime mübarek kıl, beni ondan, onu benden rızıklandır! Allah’ım! Beni onun sevgisi ile onu da benim sevgim ile rızıklandır! Bizi birbirimize sevdir…” demesi gerektiği ulaşmıştır…”
Ben de kalktım ve öyle yaptım. Sonra onun yanına vardığımda dedi ki;
“Yavaş ol! Kişi, ehli ile birleşmek isterse, bundan önce şöyle demelidir; “Allah’ım, şeytanı bizden ve bizi rızıklandırdığın şeyden uzaklaştır. Bizden ona bir nasip kılma!”
Ben de öyle yaptım. İşte bundan sonradır ki, ülfet, lütuf ve hayır nedir tanıdım…”
EVLENİNCE İKİ REKÂT NAMAZ KILMAK VE GELİNİN ALNINDAN TUTUP DUA ETMEK – 2
1- Esed b. Musa ve başkaları şöyle rivayet etti;
Rasûlullah (s.a.v)’in sahabesinden Selman (r.a), Irak’ta Kinde’li bir kadın ile evlendi. Gece olunca onu çağırdı, evinin kapısında durup üç defa seslendi fakat cevap gelmedi. Selman (r.a); “Dilsiz misin, dilin mi tutuldu, yoksa işitmiyor musun?” deyince, kadın; “Hayır ey Rasûlullah’ın Sahabesi! Lakin düğün günü olduğu için konuşmaktan utandım…” dedi…
Bunun üzerine Selman (r.a) eve girdi ve içerisinin tütsülenmiş olduğunu görünce; “Bu zararlıdır, örtüleri yakabilir. Bunu Kinde tarafından mı getirdin?” dedi. Kadın; “Hayır, düğün evinin süslenmesi adettir…” dedi…
Selman (r.a); “Bana itaat eder misin, bilmem…” dedi. Kadın; “Sen bunu söylerken, Allah’ın kendisine itaati vacip kıldığı bir makamdasın…” dedi. (Bunun üzerine) Selman (r.a) şu hadis-i şerifi rivayet etti;
“Kim bir kadın ile nikâhlanırsa onun alnını meshetsin ve bereketle dua etsin. Allah Azze ve Celle’ye şükür için 2 rekât namaz kılsın ve bereket istesin…” Sonra Selman (r.a) (bu 2 rekât namazı tarif edip); “Benim kalktığımı gördüğünde sen de kalk, tekbir getirdiğimde sen de tekbir al, rükû ettiğimde sen de rükû et, secde ettiğimde sen de secde et, oturduğumda sen de otur. Dua ettiğimde sen de; “âmin” de. Selam verdiğimde sen de selam ver…” dedi. Sonra Selman (r.a) namaza kalktı ve o da (gelin de) (Selman (r.a)’ın) arkasında namaza durdu. Namaz bittiğinde (Selman (r.a)) ona (geline) döndü ve dua etti…
Sabah olunca (Selman (r.a)) birçok ev eşyası ve birçok cariye gördü. Bundan dolayı ona (karısına) vaazu nasihatta bulundu ve hadis-i şerifler nakletti. Bunun üzerine Kadın; “Ey Rasûlullah’ın Sahabesi! Ben de evde bulunan eşyalarımı Allah yolunda bağışlıyorum. Bütün cariye ve köleleri de Allah rızası için hayır olarak verdim gitti. Bundan sonra beni de senin yetindiğin kırıntılarla geçindir. İster bir ekmek kırıntısı, ister fırından yeni çıkmış sıcak ekmek olsun fark etmez…” dedi…
Akşam olunca kadın sıkıldı ve sinirlenerek; “Ey Rasûlullah’ın Sahabesi! Kalk ve eve bir şeyler al. Hemen bu geceden yola çık!” deyince, Selman (r.a); “Allah’ın rahmeti beni ikna etti…” dedi…
2- İbn-i Mesud (r.a), ehlinin yanına girdiği zaman; “Allah’ım! Şeytan’a beni rızıklandırdığın şeyden nasip verme!” der idi…
KOCA ÜZÜNTÜLÜ VEYA EŞLER SİNİRLİ İSE…
1- Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’in yanına geldi ve dedi ki;
“Ey Allah’ın Rasûlü! Benim bir hanımım var ki, onun yanına üzgün bir halde gitsem, benim için kalkar ve elbisemin bir tarafından tutup yüzümü mesheder, sonra da; “Eğer üzüntün dünya içinse, Allah onu senden çevirmiştir. Eğer ahiret içinse, Allah üzüntünü artırsın!” der…
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v);
“Bu sebeple ona (kadına) şehidlerin ecri ve rızkı verilecektir…” buyurdu…
2- İbrahim b. Edhem (rh.a) nakleder;
“Ebû’d-Derdâ (r.a), eşi Ümmü’d-Derdâ (r.anha)’ya dedi ki;
“Ben sinirlendiğim zaman, sen beni yatıştır. Sen sinirlendiğin zaman da ben seni yatıştırayım…”
KADININ EVİNE EV İŞLERİ İÇİN HİZMETLİ KADIN ALMASI…
Rasûlullah (s.a.v)’e esirler geldiği zaman, Ali b. Ebî Talib (r.a); “Ey Fatıma! Rasûlullah (s.a.v)’e git ve ondan hizmetçi iste…” dedi…
O (Hz. Fatıma) da gitti ve O’na (s.a.v)’e konuşurken ağladı…
Rasûlullah (s.a.v) de;
“Fatıma ihtiyacı için mi geldi, yoksa ziyaret için mi?” buyurdu…
Fatıma (r.anha) gözünün yaşını sildi ve;
“Ey Allah’ın Rasûlü! Suyu evimin içindeki kuyudan kullanıyorum ve beni yabancı kimse görmüyor, hamuru evde yoğuruyor ekmeği evde yapıyorum ve beni yabancı kimse görmüyor, guslümü evde yapıyorum ve kimse beni görmüyor… Lakin odun toplamak için uzak yerlere gitmek zorunda kalıyorum ve bu bana kadın avret olduğu için sıkıntı veriyor…” dedi…
Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki;
“Şu (şeyleri yapman) senin için hizmetçiden daha hayırlıdır: Evine döndüğün zaman kocanın yatağını düzelt, kocan geldiği zaman onu kapıda karşıla ve elbisesini al… Sonra yatağına oturduğu zaman (kocanın) ayakkabısını çıkar. Eğer (kocan) oruç değilse evindekilerle (süsleneceğin şeylerle) ona (kocana) yakınlaş… İşinizi bitirdiğinizde onun yanına otur… (Kocan) seni yatağa çağırdığında icabet et. Eğer seni çağırmazsa yatağına yaklaştır… Yatağınıza oturduğunuzda 33 defa “Allah-u Ekber” 33 defa “Subhânallah” 33 defa “Elhamdülillâh” deyin ve “Lâilahe illallâhu vahdehû lâ şerîkeleh” diyerek yüz’e tamamlayın. İşte bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır!” buyurdu (ve son cümleyi 6 defa tekrar etti…)
Fatıma (r.anha) evine döndüğü zaman, Ali (r.a);
“Baban (sallallahu aleyhi ve sellem) ne söyledi?” diye sordu. O da haber verdi. Bunun üzerine Ali (r.a);
“Beni yaratana yemin olsun ki, bu senin için hizmetçiden daha hayırlıdır…” dedi…
KADININ KOCASINA İTAATİ…
1- Rasûlullah (s.a.v);
“Her hangi bir kadın BEŞ VAKİT NAMAZINI kıldığı, RAMAZAN ORUCUNU tuttuğu zaman, KOCASININ İFFETİNİ koruyup, İTAAT ETTİĞİ zaman, CENNETE dilediği kapıdan girer…” buyurdu…
2- Hasan, Hüseyin ve Abdullah b. Cafer b. Ebû Talib (r.anhum), Kûfe eşrafından el-Müseyyeb b. Necebeti’l-Fezârî’nin kızına talip oldular. Müseyyeb, bu konuda Ali (r.a) ile istişare etti, Ali (r.a); “Hasan çok boşayıcıdır. Hüseyin sert tabiatlıdır. Lakin sana Abdullah b. Cafer’i tavsiye ederim…” dedi, bunu üzerine o da kızını onunla (Abdullah b. Cafer’le) evlendirdi…
Gece olunca (Müseyyeb) kızını çağırdı, o da babasının önüne oturdu. (Müseyyeb) ona;
“Ey kızım! Bil ki, bu günden sonra o (Abdullah b. Cafer) senin kocandır, onunla akşamlayıp, onunla sabahlayacaksın… Kocan bir şey emrettiğinde İTAAT ET, seni çağırdığında onun için cariye ol ki, o da senin için köle olsun… Bil ki hoş şeylerin en güzeli su ve süslerin en güzeli sürmedir…” dedi…
ERKEĞİN HANIMI İÇİN BAKIMLI TEMİZ OLMASI…
Rasûlullah (s.a.v)’in azatlısı Ebû Râfi (r.a) rivayet ediyor;
“Bir kadın Ömer b. Hattâb (r.a)’ın yanına, saçı dağınık üstü başı toz toprak içinde ve rengi solmuş vaziyette bulunan kocası ile beraber gelip (kadın); “Ey müminlerin emiri! Beni ondan (kocamdan) boşa!” dedi.
Ömer (r.a) adama baktı ve onu kadının neden istemediğini anladı. (Hz. Ömer) adamın birine işaret ederek yanına çağırdı ve ona;
“Şu adamla beraber hamama git ve onu yıka, saçlarını kısalt, tırnaklarını kes ve ona bir meafiriye hullesi giydirip bana getir…” dedi.
Adam onunla gitti ve kendisine söyleneni yaptıktan sonra geldi. Ömer (r.a) adama karısının elini tutmasını işaret etti, o da tuttu. Kadın kocasını tanıyamayıp;
“Subhânallâh! Ey Allah’ın kulu! Müminlerin emirinin önünde buna nasıl cesaret ediyorsun!” dedi. Sonra kadın onu tanıdı ve Ömer (r.a);
“Hanımlarınız için bu şekilde olun. Sizin, onların sizin için süslenmesini sevdiğiniz gibi onlar da, sizin kendileri için süslenmenizi severler…” dedi…
EŞLERİN KUCAKLAŞMASI SADAKADIR…
1- Rasûlullah (s.a.v); “Bütün Müslümanların her gün sadaka vermesi gerekir…” buyurunca, “Ya Rasûlullah! Buna kim güç yetirebilir ki?” denildi. (Bunun üzerine) Rasûlullah (s.a.v);
“Müslümana selam vermen bir sadakadır, hastayı ziyaret etmen bir sadakadır, cenaze namazına katılman bir sadakadır, yoldan eza verici bir şeyi kaldırman sadakadır, zayıfa yardım etmen sadakadır, eşini kucaklaman dahi bir sadakadır…” buyurdu…
2- Ali (r.a); “Kadını ancak dengi ile evlendirin. Bilin ki, şüphesiz onlar da, sizin onlardan sevdiğinizi, kendileri için severler…” dedi…
3- Ömer b. Hattâb (r.a); “Biriniz kızını ihtiyar ve çirkin biriyle evlenmeye zorlamasın. Zira onlar da sizin kendiniz için beğendiğini, kendileri için isterler…” dedi…
KADIN FİTNESİ…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Benden sonra erkekler için kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kocaları yanında bulunmayan kadınların evlerine girmeyin. Şüphesiz şeytan her birinizin damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşır…”
(Oradakiler); “Senin de mi (şeytan damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşır) ey Allah’ın Rasûlü?” dediler…
Rasûlullah (s.a.v); “Evet benim de… Lakin Allah bana yardım etti de, (şeytanım) Müslüman oldu…” buyurdu…
3- Ömer b. Hattâb (r.a);
“Dikkat edin! Kişi, mahremi olmayan kadınla konuşmasın!!!” dedi…
4- Rasûlullah (s.a.v); “Sizi gübrelikte biten yeşillikten sakındırırım…” buyurunca (oradakiler); “Gübrelikte yetişen yeşillik nedir ey Allah’ın Rasûlü?” dediler… Rasûlullah (s.a.v); “Kötü ortamda yetişmiş güzel kadındır…” buyurdu…
LGBTİ… EŞCİNSELLİK… LEZBİYENLİK… LİVATACILIK… KOCANIN EŞİYLE MAKATTAN BİRLEŞMESİ… KOCANIN EŞİYLE ÂDETLİ İKEN BİRLEŞMESİ…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Lezbiyenlik (kadın kadına ilişki), kadınlar arasında bir zinadır…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Ümmetimde şu 5 şey ortaya çıktığı zaman helak olurlar; lanetleşme, sarhoşluk verici içkiler, ipek, çalgılar ve erkeklerin erkeklerle, kadınların kadınlarla yetinmesi…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Benden sonra kalpleri değişen, akılları küçülen ve amellerden yüz çeviren bir kavim olacak. Sahtekârlığın her çeşidini öğrenip öğretecekler. Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla yetinecek. Böyle yaptıkları zaman Allah Teâla’dan kendilerini cezalandırmasını beklesinler…”
4- Münkedir b. Muhammed b. Münkedir babasından rivayet ediyor; “Rasûlullah (s.a.v), kadına kadının avretine bakmasını, erkeğe de erkeğin avretine bakmasını yasakladı (haram kıldı)…”
İbn-i Habîb dedi ki; “Kadının, annesi ve kız kardeşi bile olsa, başka kadının yanında çıplak durması caiz değildir (haramdır). Kocası dışında, başkasının yanında avretini açması da caiz değildir (haramdır)…”
5- Amr b. Şuayb babasından, o da dedesinden naklediyor; “Rasûlullah (s.a.v), kadınla arkadan ilişkiye girmekten nehyetti/yasakladı (haram kıldı) ve; “O (kocanın karısına arkadan cima etmesi) küçük lûtîliktir (küçük livatadır)…”
İbn-i Abbas (r.anhuma); “Kadınla arkadan ilişki kuran melundur/lanetlidir…” dedi…
6- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadına arkadan ilişki kuran kişinin yüzüne Allah (rahmet nazarıyla) bakmaz…”
7- Bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e; “Hanımım hayızlı/âdetli iken bana helal olan nedir?” diye sordu, Rasûlullah (s.a.v) de; “Onun beline izar bağla (göbekle diz kapağı arasını ört) ve sonra üst tarafından faydalan…” buyurdu…
Mesrûk, Aişe (r.anha)’ya; “Hanımım hayız/âdetli olduğu zaman bana helal olan nedir?” dedi, Aişe (r.anha); “Ferci dışında her yeri…” dedi…
8- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kim hayızlı/âdetli eşiyle ilişki kurmuş ise Allah Azze ve Celle’den bağışlanma dilesin (tevbe etsin) ve keffaret olarak bir veya yarım dinar (altın) sadaka versin…” (1 dinar yaklaşık 4,25 veya 4,5 gr. altın veya karşılığı demektir…)
KADININ GİYİMDE ERKEĞE BENZEMESİ, ERKEĞİN DE GİYİMDE KADINA BENZEMESİ LANETLENMİŞTİR…
1- Temîmi Dârî (r.a)’den; Rasûlullah (s.a.v) “Kadınları erkek ayakkabısına benzer ayakkabı giymekten, meclislerde oturmaktan ve izar ile rida gibi erkek elbiseleri giymekten nehyetti…”
2- Ebû Hureyre (r.a)’den; Rasûlullah (s.a.v) “Erkek elbisesi giyen kadınlara, kadın elbisesi giyen erkeklere, kadınlara benzeyen erkeklere ve erkeklere benzeyen kadınlara lanet etti…”
KADINLARIN DIŞARIDA GİYDİKLERİ ELBİSENİN İNCE OLMASI HARAMDIR…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“ŞU 4 ŞEYDE HANIMININ SÖZÜNÜ DİNLEYENİ ALLAH YÜZÜSTÜ CEHENNEME ATSIN; (Dışarıda) İNCE ELBİSE GİYMELERİ, (zaruret hariç) HAMAMLARA GİTMELERİ, GÖRÜLEBİLECEKLERİ YERLERE GİTMELERİ ve (kadın-erkek karışık veya içki-çalgı vb haramların olduğu) DÜĞÜNLERE GİTMELERİ…”
2- İmam Malik (r.a) rivayetle Ömer (r.a); “Kadınlara (dışarıda) şeffaf Kıpti elbiseleri giydirmeyiniz!” demiştir…
4- Alkame b. Ebî Alkame, annesinden naklediyor; “Hafsa binti Abdurrahman, Aişe’nin yanına ince bir yüz örtüsü ile girdi. Aişe (r.anha) onu yırttı ve kalın bir yüz örtüsü örttü…”
KADININ DIŞARIDA YÜZÜNÜ ÖRTMESİ… KADININ DIŞARIDA YUMUŞAK-NAZİK KONUŞMASI… DIŞARIDA GİYİNİK ÇIPLAK KADINLAR… KADININ DIŞARIDA YÜRÜYÜŞÜ…
1- Aişe (r.anha); “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet etsin… “…başörtülerini yakaları üzerine salsınlar…” (Nur-31) ayeti nazil olduğu zaman, hemen elbiselerinin bir parçasıyla yüzlerini örttüler…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Giyindikleri halde çıplak olan, nazik konuşan kadınlar, meyleden ve meylettiren kadınlar cennete giremeyecek, beş yüz yıllık mesafeden hissedilen cennet kokusunu dahi bulamayacaklardır…”
İbn-i Habîb der ki;
“Giyinmiş Çıplaklar”; İnce elbise veya dar elbise giyen kadınlardır…
“Yumuşak ve Nazik Konuşan Kadınlar”; Allah Teâla şöyle buyurur; “Sözü yumuşak söylemeyin ki, kalbinde hastalık olanlar ümide kapılmasın…”(Ahzab-32)
“Meyleden Kadınlar”; Doğrudan sapanlar…
“Meylettiren Kadınlar”; Erkekleri fitneye düşürmek için kırıla döküle yürüyen kadınlardır…
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Dünyada nice giyinikler vardır ki, kıyamet gününde çıplaktırlar…”
NİNELERİN YÜZÜNÜ DIŞARIDA AÇMASININ CAİZ OLDUĞU… KADININ DIŞARIDA GÖZÜKMESİ CAİZ OLAN YERLERİ…
1- “Artık evlenme ümidi kalmamış oturmuş kadınların, ziynetlerini gösteren kimseler olmamaları şartıyla dış elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir günah yoktur…” (Nur, 60) ayeti hakkında İbn-i Ömer (r.anhuma); “Yani doğurganlığı kalmamış ACUZELERİN ÇARŞAFLARINI ÇIKARIP YÜZLERİNİ AÇMALARINDA GÜNAH YOKTUR…” dedi…
2- Süleyman b. Beşşar, İbn-i Şihab ve Bekir b. El-Eşecc, İbn-i Mesud (r.a)’den şöyle naklettiler:
“Nur suresi 31. ayetindeki; “…görünen kısım müstesna olmak üzere ziynetlerini göstermesinler…” ifadesi hakkında; “Görünen kısım (diye kastedilen) ELBİSEDİR…” demiştir…
Aişe (r.anha) ise; “Yüz ve ellerdir…” demiştir…
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Müslüman bir kadına, ancak şunun dışında bir yerinin gözükmesi caiz olmaz…” buyurup böyle derken elinden sadece PARMAK UÇLARINI ve yüzünden sadece GÖZ HİZASINI gösterdi…
4- Ebû Hureyre (r.a); “Kadın TEPEDEN TIRNAĞA kadar avrettir…” demiştir…
KADININ, BULUĞA ERMİŞ YABANCI BİR ERKEKLE KALMASININ HARAM OLDUĞU… KADININ, İNCE VE DAR ELBİSE İLE DIŞARI ÇIKMASINI HARAM OLDUĞU… KADINLARIN ŞALVAR GİYMESİ…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Müslime bir kadının yanına buluğ çağına girmiş erkeğin GİRMESİ, kadının onun yanında SÜRMELENMESİ, çarşafını ÇIKARMASI, yemek YEMESİ caiz olmaz. Eğer böyle yaparsa melekler onun yüzüne tükürür…”
2- İbn-i Habîb;
“DAR ELBİSELER ve altındakini gösteren İNCE ELBİSELER ve bu bölümde zikrettiğimiz bütün elbiseler ile kadının, KOCASINDAN başkasına görünmesi, DIŞARI ÇIKMASI HARAMDIR…” demiştir…
3- Vehb b. Münebbih (rh.a)’ten rivayetle Rasûlullah (s.a.v) zamanında bir kadın koşarken düştü, çarşafı açıldı ve şalvarlı olduğu için avreti görünmedi. Rasûlullah (s.a.v) de şöyle buyurdu;
“Allah, ümmetimden şalvar giyen kadınlara rahmet etsin…”
4- Süfyan-ı Sevrî (rh.a);
“Kadının, insanların kendisini görebileceği düğün evinde yalnız kalması haramdır…” demiştir…
KADININ ETEĞİNİN BOYU NE KADAR OLMALIDIR? KADININ SAÇINI BAŞININ ORTASINDA TOPUZ YAPMASININ YASAK OLUŞU…
1- Hüseyin b. Ali (r.a)’den; Rasûlullah (s.a.v) kızı Fatıma (r.anha)’yı çağırdı ve eteğini bir karış sarkıtıp yere değdirdi. Sonra da; “İşte bu sizin sünnetinizdir…” buyurdu…
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Dikkat edin! Kim cehennemlikleri görmek istiyorsa, GİYİNMİŞ ÇIPLAK kadınlara, (erkekleri kendisine) MEYLETTİREN kadınlara ve BAŞLARINI sıska DEVELERİN HÖRGÜCÜ gibi yapan kadınlara baksın… Kıyamet gününde ateş ile eritileceklerdir…”
KADINLARIN YÜRÜDÜĞÜNDE SES ÇIKARTAN AYAKKABI GİYMESİNİN YASAK OLDUĞU… ESTETİK YAPTIRMAK… DÖVME YAPTIRMAK…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“SAÇ ekleyene ve ekletene, KAŞ alana ve aldırana, DİŞ düzeltene ve düzelttirene, DÖVME yapana ve yaptırana LANET olsun…”
2- Said b. Abdülaziz dedi ki; “İnsanlar cariyelerini/kız evlatlarını evlendirirken kocalarına gitmeden önce Aişe (r.anha)’ya gönderirlerdi ki, bu hususta bereketli işleri öğrensinler. (Yine böyle bir durumda) bir cariyenin takılarının ve ayaklarındaki halhalın sesleri işitildi. (Bunu üzerine) Aişe (r.anha); “Melekleri nefret ettiren bu kadın kimdir? Onu yanımdan çıkarınız…” dedi…
3- İbn-i Cüreyc (r.a) dedi ki; “Ümmü Seleme (r.anha)’nın yanına bir cariye/kız geldi. Ondan çan sesi işitince dedi ki; “Benim yanıma girmeden önce ondaki çanı kesiniz zira Rasûlullah (s.a.v); “Melekler içinde çan bulunan eve girmezler…” buyurmuştur…
OBEZLİĞİN-ŞİŞMANLIĞIN ÇİRKİNLİĞİ…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şişman kadınlara zayıflıktan yana veyl olsun. Kıyamet günü onlar zayıf, kemikli olacaklardır…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kardeşim Cibril ile (İsra gecesi) ısırılmakta olan kadınlara uğradık. Elleriyle uylukları arası develerin boyunları gibiydi. Dedim ki; “Ey kardeşim Cibril! Bunlar kimlerdir?” Dedi ki; “Çocuk doğurup onların şişmanlamalarına aldırış etmeyen kadınlardır…”
3- Sabit el-Bünani (r.a)’den rivayetle; “Aişe (r.anha)’ya cariyeler/kızlar geliyor ve o da onlara dua ediyordu. Bir gün ona şişman bir cariye/kız getirildi. Aişe (r.anha); “Onu (kızı) sevik (bir tür şekerleme) ile doldurmuşlar…” dedi ve ona dua etmedi…
4- Muhammed b. Sirin (r.a); “Kızlarınıza tirid yemeği yedirmeyin. Zira o, şişmanlatır…” dedi…
AİŞE (r.anha)’nın KADINLARA BİR NASİHATI…
Atâ el-Horasanî’den rivayetle, Aişe (r.anha) yanında bulunan kadınlara şöyle dedi;
“Ey kadınlar topluluğu!
Rabbiniz olan Allah’tan korkun ve abdesti tam alın, namazınızı kılın, zekâtınızı gönül hoşluğuyla verin, sevdiğiniz ve sevmediğiniz hususlarda kocanıza itaat edin…
Erkekler kadınlar üzerinde idarecidirler. Kadınlarınızı evlerde tutunuz ve ancak kendinizi itham ediniz. Onlara Kur’an’ı öğretiniz ve sabah-akşam tesbih etmeyi/zikretmeyi onlara emrediniz. Onları evlerinden dışarı çağırmayınız…”
KADINLARIN ZARURET HARİCİNDE EVDEN ÇIKMALARININ KATİYEN YASAK OLUŞU…
1- Urve b. Zübeyr (r.a)’den rivayetle;
“Süslü bir kadın mescide girdi ve çalımla yürüdü. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v);
“Ey insanlar! Kadınlarınızı (dışarı çıkarken) SÜSLENMEKTEN ve KOKULANMAKTAN (bu halde dışarı çıkmaktan) alıkoyunuz. Zira şüphesiz İsrailoğulları, kadınlarının süslenerek ve kokulanarak mescitlere çıkmaları sebebiyle LANETLENDİLER…” buyurdu…
2- Amre binti Abdurrahman, Aişe (r.anha)’dan rivayet ediyor;
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu; “Allah’ın kadın kullarını mescitlerden/camilerden alıkoymayınız…” Sonra Aişe (r.anha); “Şayet Rasûlullah bu günkü kadınların halini görseydi onların çıkmalarına mani olurdu…” dedi…
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadının evinin odasında kıldığı iki rekât namaz, evinin salonunda kıldığı dört rekât namazdan hayırlıdır. Yine kadının, evinin salonunda kıldığı namaz, onun mescitte kıldığı sekiz rekât namazdan kendisi için daha hayırlıdır…”
KADININ DIŞARI ÇIKARKEN KOKU/PARFÜM SÜRÜNMESİNİN HARAM OLDUĞU…
1- Asım b. Ubeydullah, Ebû Rühm’ün azatlısı Ubeydullah’tan, o da Ebû Hureyre (r.a)’dan;
“Ebu Hureyre’nin yanına uğradım. Bize doğru gelmekte olan bir kadından güzel koku geldi. Ebû Hureyre (r.a); “Ey Allah’ın kadın kulu! Nereye gidiyorsun?” dedi, kadın da; “Mescide” dedi.Ebû Hureyre (r.a); “Ben Rasûlullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu işittim;
“Allah Teâlâ, koku sürünüp de mescide giden kadının namazını, cünüplükten yıkandığı gibi yıkanana dek kabul etmez…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadın evinden çıkacağı zaman sürünmüş olduğu kokudan dolayı, cünüplükten guslettiği gibi yıkansın da öyle çıksın…”
3- İbn-i Zübeyr (r.a)’dan rivayetle;
“Bir kadın evinden koku sürünmüş olarak çıktı. Ömer (r.a) kokusunu hissetti ve ona;
“Koku sürünüpte mi çıkıyorsun? Şüphesiz erkeklerin kalpleri, kadınların burunlarının olduğu yerdedir. Koku sürünmeden çıkınız…” dedi…
4- Hz. Hafsa (r.anha)’dan; “Şüphesiz (kadına) kokulanmak, (kocasına) yatak içindir…”
KADINLARIN EVLERİNDEN ZARURET OLMADAN DIŞARI ÇIKMASININ, ERKEKLERİN ONA BAKMASININ VE ERKEKLE KONUŞMASININ GÜNAHI…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“KADIN evinden çıktığı zaman HER BİR ADIMINA ve onu GÖREN, ona BAKAN erkeklerin SAYISINCA GÜNAH yazılır…
Her hangi bir kadın DIŞARIDA DURSA veya KOCASI DIŞINDA BİRİSİYLE KONUŞSA veya yalnız başına yabancı bir erkekle konuşursa muhakkak ALLAH ve MELEKLERİ ona LANET EDERLER…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın, kocasının yokluğunda İFFETİNİ muhafaza eder, süslenmeden EVİNDE vakarla OTURUR, RIZKINA KANAAT eder ve NAMAZINI KILARSA, CENNETTE istediği gibi dolaşır…”
3- İbn-i Mesud (r.a);
“Kadın tamamen avrettir. Onun Allah’a en yakın olduğu yer evinin ortasıdır. DIŞARI çıktığı zaman ŞEYTAN onun peşine takılır…” dedi…
4- Aişe (r.anha);
“KADINLARIN ŞERLİSİ erkekler için süslenen, ERKEKLERİN ŞERLİSİ de kadınlar için süslenen, böylece insanları fitneye düşürenlerdir…” dedi…
KADININ KOCASINDAN İZİNSİZ EVDEN ÇIKAMAYACAĞI VE BUNA İTAAT EDERSE ALACAĞI MÜKÂFAT… ERKEKLERİN, KADINLARINI EVDEN ÇIKARMAYA ÇALIŞMAMASI GEREKTİĞİ…
1- Muhammed b. Sadaka (r.a)’dan rivayetle;
“Rasûlullah (s.a.v)’in gönderdiği bir orduda bulunan birisi hanımına; “Evinden çıkma!” diye tembihledi.
Ordu yola çıkınca, kadının babası hastalandı. Kadın babasına (hasta ziyaretinde bulunmak) için (evinden) çıkmak üzere izin istemek için Rasûlullah (s.a.v)’e haber gönderdi. Rasûlullah (s.a.v); “Allah’tan kork ve kocana itaat et!” buyurdu.
Daha sonra kadın; “Babam ölmek üzere” diye haber gönderdi. Rasûlullah (s.a.v); “Allah’tan kork ve kocana itaat et…” buyurdu.
Daha sonra kadın; “Babam öldü” diye haber gönderdi. Rasûlullah (s.a.v); “Allah’tan kork ve kocana itaat et. Evinden çıkma…” buyurdu.
Rasûlullah (s.a.v) kadının babasının cenazesinde bulundu. O’na (s.a.v) vahiy geldiğinde yakasında sanki ateş var (gibi olurdu) ki adam kabrine konulunca Rasûlullah (s.a.v) Ashabından birine şöyle buyurdu;
“O kadına git ve de ki; “Allah Teâlâ, kocana itaat etmen sebebiyle babanı bağışladı…”
2- Hz. Ömer (r.a);
“Kadınların nefesi ile erkeklerin nefesini birbirinden uzak tutunuz. Kadınlara (dışarıda giyilen) dış elbise (manto, pardösü, çarşaf vb alıp) giydirmeyin ki, dışarı çıkamasınlar…” dedi…
3- Ebû Ravvâd’den rivayetle;
İbn-i Mesud (r.a)’ın hanımı ona; “(Dışarı çıkabilmem için) bana çarşaf giydir!” dedi.
İbn-i Mesud (r.a) da; “Bu isteğin hakkında, evde durmanı emretmek suretiyle sana çarşaf giydirmiş bulunan Allah’tan korkarım…” dedi…
4- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadının yolun ortasından yürümeye hakkı yoktur. Onlara yolun kenarından yürümeleri gerekir…”
KADININ, ŞER’AN MEŞRU BİR SEBEP OLMADAN BOŞANMAYI İSTEMESİNİN HARAM OLDUĞU…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın sebepsiz olarak, kocasından kendisini boşamasını isterse, CENNET ONA HARAM OLUR…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Geçerli bir sebep olmadan, kadın kocasından kendisini boşamasını isterse CENNET KOKUSUNU ALAMAZ…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kendisini boşattırmak isteyen kadınlar MÜNAFIKTIRLAR…”
KOCANIN, KARISINA MUAMELESİ NASIL OLMALIDIR, NASIL BİR YOL İZLEMELİDİR?
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şüphesiz kadın EĞRİ KABURGA KEMİĞİ gibidir. DOĞRULTMAYA zorlarsan KIRILIR. KENDİ HALİNE bırakırsan İYİCE EĞİLİR…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kim KÖTÜ HUYLU hanımına SABREDERSE her GÜN ve GECESİ için ŞEHİT SEVABI alır…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Hayırlınız, ehline hayırlı olanlarınızdır…”
4- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadınlar hakkında Allah’tan korkun! Zira onlar sizin yanınızda yardımcılardır… Allah Azze ve Celle’nin Kitabı ile onları kendinize helal kıldınız ve onları emanet olarak aldınız… Onları dövmeyiniz. Eğer döverseniz, incitici şekilde dövmeyin… Hayırlılarınız, kadınlarınıza hayırlı olanlarınızdır. Şerlileriniz de kadınlarınıza karşı şerli olanlardır. Ben kadınlarıma karşı en hayırlı olanınızım…”
5- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şüphesiz Ben; (erkeklerden) boşamaktan zevk alan, mevcud olanı yiyen, olmayanı isteyen, hanımının yanında aslan gibi, dışarıda tilki gibi olan kişiye buğzederim… Ali ise Fatıma’ya karşı, bulduğunu yer, bulamadığını istemez, onun yanında tilki gibi, dışarıda ise aslan gibidir… Biriniz (edeblendirmek için de olsa) deveye vurduğu gibi (kadınlara) peş peşe vurmaktan utansın! Nitekim sonra onunla kucaklaşacaktır…”
6- Abdullah b. Amr b. Ümeyyetü’d-Damrî’den rivayetle;
“Babam çarşıya çıkmış, bir başörtüsü için pazarlık yaparken, Ömer (r.a) onun yanına gelip; “Böyle ne yapıyorsun?” dedi.
Babam da; “Bunu sadaka olarak vermek üzere satın alıyorum…” dedi.
Ömer (r.a); “Sen bilirsin…” dedi.
Ömer (r.a) gidince, babam Amr, başörtüsünü satın alıp eve getirdi ve hanımı Rukayye’ye giydirdi/örttü.
Sonra babam evinden çıkınca Ömer (r.a) ile karşılaştı, Ömer (r.a); “O başörtüsünü ne yaptın?” dedi.
Babam; “Satın aldım ve sadaka olarak verdim…” dedi.
Ömer (r.a); “Kime…” diye sordu.
Babam da; “Hanımım Rukayye’ye verdim…” dedi.
Ömer (r.a) da; “O senin hanımın değil mi? Bu sadaka olur mu?” dedi.
Babam da; “Evet hanımımdır. Lakin ben, Rasûlullah (s.a.v)’in; “Onlara (hanımlarınıza) verdiğiniz şey de sadakadır…” buyurduğunu işittim…” dedi.
Ömer (r.a); “Ey Amr! Allah Rasûlüne yalan söyleme!” dedi.
Babam da; “Vallahi sen hatırlamadın. Haydi, Aişe’ye gidip soralım istersen…” dedi.
Birlikte Aişe (r.anha)’nın yanına gittiler ve Ömer (r.a) perde arkasından;
“Ey Müminlerin annesi!” diye seslendi.
Aişe (r.anha) da; “Buyur ya Ömer!” dedi.
Ömer (r.a); “Sen Rasûlullah (s.a.v)’in; “Kadınlarınıza verdiğiniz her şey bir sadakadır…” buyurduğunu duydun mu?” dedi.
Aişe (r.anha) da; “Evet…” diye cevap verdi…
7- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şunlar kadının kocası üzerindeki haklarındandır; karnını DOYURMASI, elbisesini GİYDİRMESİ ve Allah’ın Kitabını ÖĞRETMESİ…”
8- Ata b. Ebî Rabah’tan rivayetle; “Kays kabilesinden birisi Rasûlullah (s.a.v)’e;
“Hanımımın benim üzerimdeki hakkı nedir? diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v);
“Yediğinden YEDİRMEN, giydiğinden GİYDİRMEN, (edeblendirmek için de olsa) yüzüne vurmaman ve ona; “çirkinsin!” DEMEMEN, (edeblendirmek için) yatağını ayırdığın zaman ancak evinin içinde ayırmandır…” buyurdu…
KADININ, KOCASINA MUAMELESİ NASIL OLMALIDIR, NASIL BİR YOL İZLEMELİDİR?
1- A’meş (r.a) dedi ki;
Rasûlullah (s.a.v), Muaz b. Cebel (r.a)’ı Yemen’e göndermişti. (Medine’ye) geldiği/döndüğü zaman Muaz b. Cebel (r.a);
“Ey Allah’ın Rasulü! Allah sana salat etsin. Ben Ehl-i Kitab’ın asilzadelerine secde ettiklerini gördüm. Biz de sana secde edelim mi?” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v);
“Eğer bir insanın başka bir insana secde etmesini emretseydim, KADININ, KOCASINA SECDE ETMESİNİ emrederdim… Muhammed’in canı elinde olana yemin ederim ki, kadın, kocasının hakkını ÖDEMEDİKÇE, Rabbinin hakkını ÖDEYEMEZ. Kocası eğer kendisiyle cimâ etmek isterse, deve semerinde (binmiş) bile olsa inip onun arzusunu yerine getirmeli, bu işi ondan men etmemelidir…” buyurdu…
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Nefsimi/canımı elinde tutana yemin ederim ki; bir kimsenin diğer bir kimseye secde etmesini emretseydim, KADININ KOCASINA SECDE ETMESİNİ emrederdim. Şayet kocasının vücudu baştan ayağa iltihapla dolu olsa ve kadın onu dili ile yalasa, yine de kocasının hakkını ödeyemez…”
3- Hasan el-Basri (r.a)’dan rivayetle, Rasûlullah (s.a.v)’in kızlarından birisi, kendisini döven kocasını şikayet için geldi. Rasûlullah (s.a.v) ona;
“EY KIZIM! Kocana ve evine dön! Kadın, KOCASININ SEVDİĞİ ŞEYİ, BELİ BÜKÜLENE KADAR bile olsa, yerine getirmedikçe saliha bir hanım olamaz. Şayet (kocan) siyah bir dağı, kızıl bir dağa taşımanı emretse, ona itaat edip yapman gerekir. Eğer ben bir kimsenin diğer bir kimseye secde etmesini emretseydim, KADININ KOCASINA SECDE ETMESİNİ emrederdim…” buyurdu…
4- Husayn b. Mihsan (r.a) dedi ki; Rasûlullah (s.a.v) halama;
“Kocan var mı?” dedi, o da “Evet” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v);
“Kocanın katındaki dereceni gözet. Zira o senin CENNETİN veya CEHENNEMİNDİR…” buyurdu…
5- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadın (kıyamet gününde) ilk olarak NAMAZDAN, ikinci olarak da KOCASINI RAZI EDİP ETMEDİĞİNDEN SORULACAKTIR…”
6- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şu üç kişinin amellerini Allah kabul etmez; KOCASI KENDİSİNE KIZGIN OLDUĞU HALDE AKŞAMI EDEN KADIN, cemaat istemediği halde onlara imam olan kimse ve efendisine dönünceye kadar firar etmiş köle…”
7- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kocasının yatağından uzaklaşan hiçbir kadın yoktur ki, dönünceye kadar MELEKLERİN LANETİNDE olmasın… Eğer kocası ona sinirlenirse, Allah onun namazını, elini kocasının eline koyup onu razı edinceye kadar KABUL ETMEZ… Eğer kocasına haksız yere kızarsa, YEDİ KAT YER ehli ve YEDİ KAT GÖK ehli ona GAZAB EDERLER ve bu gazab ta arşa ulaşır…”
8- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“NAMAZINI kılan, ZEKÂTINI veren, KOCASINA İTAAT eden ve NAMAHREM ERKEKLER ile görüşmeyen Müslüman kadının misali, Allah azze ve celle yolunda CİHAD EDEN MÜCAHİD GİBİDİR…”
9- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Mümin bir (kocaya) karısı eza verdiği zaman (cennette) Huri’l-Iyn’den olan hanımları ona şöyle derler; “Sana yazıklar olsun! Ona niçin eza ediyorsun? O senin yanında bir emanet olup, bizim yanımıza gelmesi yakındır…”
10- Rasûlullah (s.a.v), Ashabından bir cemaat ile otururken, Ensar’dan Esma (binti Yezid) isimli bir kadın gelerek selam verdi ve;
“Ey Allah’ın Rasulü! Ben, benim gibi düşünen Müslüman kadınlar cemaatinin sözcüsüyüm. Şüphesiz Allah Teâlâ, Seni, kadın ve erkek bütün insanlara gönderdi. (Biz kadınlar), Sana iman edip Sana uyduk ve Sana indirilmiş olan (Kur’an’ı) tasdik ettik. Sonra şüphesiz Allah Teâlâ, erkekleri farklı meziyetler ile kadınlar üzerine daha üstün kılmıştır. Sizler Cuma (namazına) ve (diğer namazlarda) cemaate katılıyor, hasta ziyaretinde bulunuyor, cenazeye katılıyor, hac ve umre yapıyor, Allah yolunda nöbet tutup cihad ediyorsunuz. Ya biz kadınlar? Çocuklarınızı büyütüyoruz, şehvetlerinizi gideriyoruz, evlerinizi bekliyoruz, çocuklarınızı terbiye ediyoruz, elbiselerinizi dikiyoruz, namahrem erkekler ile konuşmuyoruz. Bizim ulaşacağımız ecir nedir ey Allah’ın Rasulü?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v) Ashabına döndü ve;
“Siz hiç bu kadın gibi güzel konuşma yapabileni işittiniz mi? Kim bu?” dedi.
Sahabeler;
“Seni Peygamber olarak gönderene yemin ederiz ki, hayır ey Allah’ın Rasulü! Biz, kadınların buna akıl erdirebileceğini tahmin etmezdik. (Kadın Sahabe tepeden tırnağa örtülü olduğu için) onu tanımıyoruz…” dediler.
Rasûlullah (s.a.v) sonra kadına dönüp buyurdu ki;
“Ey kadın! Kavmine dön ve o kadınlara bildir ki, Müslüman bir KADIN, KOCASINI GÜZEL BİR MUAMELE ile KARŞILARSA ve KOCASINI GÜNÜN BİR SAATİNDE HOŞNUD ve RAZI EDERSE, BU, CİHADA, NÖBETE, HACCA, UMREYE, CENAZEYE KATILMAYA, HASTA ZİYARETİNE, CUMA’ya ve CEMAATE KATILMAYA BEDEL SEVAP KAZANDIRIR. İŞTE KADINLARIN ULAŞACAĞI ECİR de BUDUR…” buyurdu.
O Esma isimli kadın SEVİNCİNDEN Tehlil (Lâilâhe illallah) ve Tekbirler (Allah-u Ekber) diyerek oradan ayrıldı.
Sonra Rasûlullah (s.a.v);
“Kadın ile kocası, baş ile vücud gibidir. Koca, baş mesabesindedir. Nasıl ki, başsız vücutta hayır yok ise, kocası olmayan kadında da hayır yoktur…” buyurdu…
11- Aişe (r.anha);
“Kadın için kocası, Allah’ın halifesidir. Kocası ondan RAZI olursa, Allah da ondan RAZI olur. Kocasını KIZDIRIRSA, Allah ve melekleri de ona GAZAB ederler…” dedi…
12- İbn-i Mesud ve Aişe (r.anhuma)’dan rivayet edildiğine göre her ikisi de dediler ki;
“Kocanın, karısı üzerindeki haklarından bazıları şunlardır; Kocasına yatak hususunda uyumluluk göstermesi, onu kızdırmaktan kaçınması, razı olduğu hususları gözetmesi, onun kazancında tutumlu davranması, emrine isyan etmemesi ve iffetini muhafaza etmesidir. Böyle yaptığı takdirde kocasıyla beraber cennette olur…”
13- Hasan el-Basri (r.a);
“Kadın kocasına; “senden hiç hayır görmedim” derse, Allah Teala onun amelini boşa çıkarır…” dedi…
KOCASINA İHANET EDEN KADININ AHİRETTEKİ DURUMU…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın, ŞEREFİNİ kocasından başkasına çiğnetirse (yani yabancı erkekle konuşur, gezer, evine alırsa), Allah onu Kıyamet gününde ATEŞTEN İKİ MANCINIK ARASINDA ATAR…”
2- Aişe (r.anha);
“Herhangi bir kadın, kocasından başkasına AVRETİNİ açarsa, Allah Teâlâ onu kıyamet gününde çıplak ve elleri önünde olduğu halde haşreder…” dedi…
KADIN HAMİLE KALDIĞINDA ALDIĞI SEVAP…
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kadın HAMİLE kaldığı zaman, Allah yolunda CİHAD eden mücahidin, iftar etmeden ORUÇ tutanın ve dinlenmeden NAMAZ kılanın sevabına kavuşur… SANCISI başladığı zaman her sancısı için KÖLE azad etmiş gibi sevap alır… DOĞURDUĞU zaman ise gökten bir melek şöyle nida eder; “(kalan ömrün için)Ameline devam et! Allah seni(n GEÇMİŞ GÜNAHINI) bağışlamıştır…”
KENDİSİNİ ÇOCUKLARINA ADAYAN KADININ AHİRETTEKİ MÜKÂFATI…
1- Rasûlullah (s.a.v);
“Ben ve çocuklarına şefkatli olan “asfa” kıyamet gününde şu (iki parmağım) gibi (derce bakımından yakın) olacağız…” buyurdu.
Bunun üzerine; “Ya Rasûlallah! “Asfa” nedir?” denildi.
Rasûlullah (s.a.v); “Dul kalıp ta yeniden evlenmemekte sabreden, çocuklarını güler yüzle gözetip koruyan kadındır…” buyurdu…
2- Ebû’d-Derdâ (r.a), Ümmü’d-Derd (r.anha)’ya; “Eğer sabreder ve benden sonra başkasıyla evlenmezsen, cennette de benim zevcem olursun. Eğer benden sonra evlenirsen, bil ki, kadın, son kocasına aittir…” dedi…
Said b. Müseyyeb (r.a)’e; “İki sefer evlenmiş bir kadın ahirette hangisine aittir?” diye soruldu, o da; Rasûlullah (s.a.v); “Kadın son kocasına aittir…” buyurdu, dedi…
KADINLARDAN VE ZENGİNLERDEN CENNETE AZ SAYIDA KİŞİNİN GİRECEĞİ… KADINLARDAN CEHENNEME GİRENLERİN ÇOK OLACAĞI… CENNETE GİRENLERİN ÇOĞUNLUĞUNUN FAKİRLER OLACAĞI…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Cenneti gördüm ve CENNET halkının ÇOĞUNLUĞUNU FAKİR MÜSLÜMANLAR ve zürriyetlerinin oluşturduğunu gördüm. Orada (cennette) EN AZ SAYIDA OLANLAR ise ZENGİN MÜSLÜMANLAR ve KADINLAR idi…
KADINLARI, kocaları ile şu iki kızıl şey oyaladı; altın ve ipek. ZENGİNLERİ ise malları oyalayıp geri bıraktı…”
2- Rasûlullah (s.a.v) bir kadına;
“Şüphesiz sizler CEHENNEMDE KALABALIK OLACAKSINIZ…” buyurdu.
Kadın; “Niçin ey Allah’ın Rasûlü?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v);
“Zira sizler belaya uğradığınızda SABRETMEZSİNİZ, size bir şey verildiğinde ŞÜKRETMEZSİNİZ, bir sır verildiğinde SAKLAMAZ etrafa yayarsınız, KOCANIZA NANKÖRLÜK EDERSİNİZ ve kolaylıkla GÜVENİLMEZSİNİZ…” buyurdu…
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“(Ey Kadınlar!) sadakayı çoğaltın. Zira sizler, CEHENNEMDE EN KALABALIK OLANLARSINIZ…” buyurdu.
Kadınlardan biri; “Niçin ey Allah’ın Rasûlü?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v);
“Şüphesiz sizler nimete karşı İNSANLARIN EN NANKÖRÜSÜNÜZ. Aklınız ve dininiz noksandır. Allah’tan korkun! Allah’tan korkun! İşlerinde söz sahibi erkeklerin kalbini, sizler kadar ÇEVİREN yoktur…” buyurdu.
Bir adam; “Ya Rasûlallah! Onların (kadınların) noksanlığı/eksikliği nedir?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v);
“Hayız/âdet oldukları zaman namaz kılmazlar, iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denktir…” buyurdu.
Adam; “Peki onların nimete karşı nankörlüğü nedir?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v);
“Onlardan biri bir adamla evlenir, adam onu yedirmek ve giydirmek için, ona iyilikte bulunmak için hiçbir şeye sahip olmaz, şahsi mal edinmez, sonra da kadın ona der ki; “BEN SENDEN HİÇBİR HAYIR GÖRMEDİM!” böylece cehennem odunu olur. Umulur ki ondan çocuk doğurmuş olsun…” buyurdu.
KOCANIN VE KARININ KISKANÇLIĞI…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Kıskançlık imandandır, zan ile şüphe duymak nifaktandır…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Gayret (kıskançlık); Allah’ın sevdiği ve sevmediği olmak üzere iki çeşittir; Allah’ın sevdiği kıskançlık; kulun Allah’a isyan edildiğine şahit olduğu zaman gösterdiği kıskançlıktır. Allah’ın sevmediği kıskançlık ise; haksız yere gösterilen kıskançlıktır…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Cihad erkeklere, kıskançlık da kadınlara yazılmıştır. Kim kadınlara sabrederse, ona mücahidin sevabı vardır…”
4- Muaz b. Cebel (r.a)’ın hanımı kölesine yediği elmadan verince, Muaz (r.a) hanımını dövmüştür…
KADININ KOCASINDAN BAŞKASI İÇİN KOKU-PARFÜM SÜRÜNMESİNİN HARAM OLDUĞU VE BÖYLE YAPARSA ZİNA GÜNAHI ALDIĞI… KADININ YABANCI ERKEKLERİN GÖREBİLECEĞİ BİR YERDE SÜRME ÇEKMESİNİN-MAKYAJ YAPMASININ HARAM OLDUĞU VE BÖYLE YAPARSA LANETLENDİĞİ… KADIN, KOCASINDAN İZİNSİZ EVİNDEN ÇIKARSA, HER ADIMINA ATEŞTEN BİR EV YAPIDIĞI… KADIN, KOCASINA İHANET EDERSE ONA ÜMMETİN AZABININ YARISI OLACAĞI…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın KOCASINDAN BAŞKASI İÇİN KOKU SÜRÜNÜRSE o ZİNA edicidir. Onun süslerine bakan ve kasten kokusunu alan (erkekler) de zina edicidir. Allah Teâlâ, o (kadın) tevbe edinceye kadar ondan amellerini/İBADETLERİNİ KABUL ETMEZ…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın, YABANCI ERKEKLERİN GÖREBİLECEĞİ BİR YERDE GÖZLERİNE SÜRME ÇEKERSE, Allah meleklerine, ona LANET etmelerini emreder ve onun hiçbir amelini/İBADETİNİ KABUL ETMEZ…”
3- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın, KOCASINDAN İZİNSİZ OLARAK EVİNDEN ÇIKARSA, Allah onun HER BİR ADIMINA ATEŞTEN BİR EV yapar…
Herhangi bir kadın, KOCASINA İHANET edip (zina ederse) ona bu ÜMMETİN AZABININ YARISI VARDIR ve ona falcının günahı gibi günah yazılır…”
KADINLARIN AHİRETTEKİ AZAPLARI NE NEDENLERİ…
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Miraç gecesi CEHENNEMDEKİ KADINLARI şöyle gördüm;
Bir kadın saçlarından asılmış, beyni kaynıyordu…
Bir kadının dili arkasından çıkarılmış, kaynar su, başından dökülüyor ve arkasından çıkıyordu…
Bir kadın göğüslerinden asılmış, altından tutuşturulan ateş, bedeninin etlerini yakıp bitiriyordu…
Bir kadın ayaklarından asılmış, dilsiz, sağır ve kör edilmiş idi…
Bir kadın bacaklarından asılmış, ateş bedenini yiyordu…
Bütün cehennem halkı ateş yiyor, ateş içiyor ve ateş giyiniyordu…
Fatıma (r.anha) Rasûlullah (s.a.v)’e; “Ey gözümün nuru, ey Allah’ın Rasûlü! Allah Azze ve Celle o kadınları neden bu azaba sokmuş, haber verecek misin?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v);
“Ey Fatıma! Saçlarından asılan kadın, SAÇLARINI ERKEKLERE GÖSTEREN kadındır…
Dilinden asılan kadın, DİLİYLE KOCASINA EZİYET VEREN kadındır…
Göğüslerinden asılan kadın, kocası dışındaki ERKEKLERİ EVİNE ALAN kadındır… Eğer evli kadın ZİNA ETMİŞSE, ateşten bir sandık içine koyulur…
Bacaklarından asılı olan kadın ise, KOCASINDAN İZİNSİZ EVDEN ÇIKAN kadındır…”
KADIN KOCASINA HİZMET EDİNCE ALACAĞI SEVAPLAR…
Ali b. Cafer b. Muhammed’den;
“Herhangi bir kadın, KOCASINA BİR GÜN HİZMET İÇİN AYAKTA KALSA, Allah ona cenneti vacip kılar ve ona, on iki Velî’nin sevabını verir…
Herhangi bir kadın, KOCASINA BİR GÜN BİR GECE HİZMET EDERSE, Allah onun günahlarını bağışlar, kıyamet gününde ona yeşil bir hulle giydirir ve vücudundaki kıllar/tüyler sayısınca şehit sevabı verir. Bedenindeki her kıl/tüy için miskten bir şehir yapar ve o kadın cennetteki yerini görmeden canı çıkmaz…
Herhangi bir kadın, KOCASINA BİR GÜN HİZMET EDERSE, günahlardan temizlenerek anasından doğduğu gündeki gibi olur. Allah ona bin hac sevabı, bin umre sevabı verir ve bin melek onun için istiğfar eder…
Herhangi bir kadın, KOCASININ EVİNİ SÜPÜRÜRSE ve üzerine KOCASININ OTURMASI İÇİN GÖNÜL HOŞLUĞUYLA HALI SERERSE, Allah ona rahmet kapılarını açar, kabrini kurtlardan ve akreplerden temizler, ona arkadaşlık etmesi için yetmiş huri koyar ve kabrini her gün bin melek ziyaret ederek ona cennet nimetlerinden taşırlar. Allah onun kabrini genişletir…”
KADININ KOCASINA KARŞI YAPTIĞI HANGİ DAVRANIŞTAN NE KADAR SEVAP ALACAĞI…
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Herhangi bir kadın, KOCASININ YÜZÜNE TEBESSÜM EDER ve YAPTIKLARINA TEŞEKKÜR EDERSE, kıyamet gününde Allah ona (rahmet ile) nazar eder…
Herhangi bir kadın, KOCASINI BİR GECE SEVİNDİRİRSE, kabrinden Peygamber hanımları ile beraber kalkar, sırat köprüsüne onlarla beraber uğrar ve hesapsız olarak geçer, Allah ona, cennette on iki Velî’ye verilen sevabı verir…
Herhangi bir kadın, KOCASININ YATAĞINA GÖNÜL HOŞLUĞUYLA UZANIRSA, Allah onun göğsünü ateşe haram kılar, ona yüz hac ve umre sevabı verir, onun için yüz bin hasene yazılır ve cennette yüz bin derecesi yükseltilir…
Herhangi bir kadın, KOCASIYLA BERABER BİR YATAĞA YATARLARSA, Arş’ın altından bir melek ona şöyle nida eder; “Ameline devam et, Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladı!” Allah ona yüz köle azad etmiş gibi sevap verir ve her kılı/tüyü için hasene yazar…
Herhangi bir kadın, GÖNÜL HOŞLUĞUYLA KOCASINI ÖPERSE, on iki defa Kur’ân okumuş gibidir ve Allah ona her bir Kur’ân ayeti için elli hasene yazar ve her öpüşü için cennette bir şehir kurar…
Herhangi bir kadın, KOCASININ BAŞINI ÖPER ve SAÇIYLA SAKALINI TARARSA, Allah ona her kıl için bir hasene yazar ve her kıl için cennete onun adına hurma dalı bitirir…
Herhangi bir kadın, KOCASININ SAÇLARINI YAĞLAR BIYIĞINI KIRPARSA, Allah onu cennet nehirlerinden sular ve ona ölüm sekeratını kolaylaştırır. Ona cehennemden berat yazar, sırattan geçiş izni verir ve ona altmış yıllık amel sevabı verir…
Herhangi bir kadın, KOCASININ TIRNAKLARINI KESERSE, kabrinde cennet bahçelerinden bir bahçe ile karşılaşır ve Allah ona cennete doğru bir kapı açar. Her bir tırnak için yüz hasene yazar, cennette yüz derecesini yükseltir…
Herhangi bir kadın, KOCASINA SU İÇİRİRSE, o, köle azad etmiş gibidir. Allah onu cennete girmeden önce, Kevser’den yetmiş defa sular. Ona cennet hullelerinden bir hulle giydirir…
Herhangi bir kadın, KOCASININ ÖNÜNE SOFRA KOYARSA, Allah ona bir senelik ibadet sevabı yazar, her bir ekmek parçası için on hasene yazılır, on dercesi yükseltilir. Başının üzerine inci ve yakut işlemeli, nurdan bir taç konur…
Herhangi bir kadın, KOCASININ ELBİSESİNİ YIKARSA, Allah ona altmış şehidin sevabını verir ve bulunduğu yerden tüm günahları affolunmadan kalkmaz…
Herhangi bir kadın, KOCASI İÇİN YEMEK PİŞİRİRSE, Allah ona cehennemi haram kılar…
Herhangi bir kadın, KOCASINA EKMEK YAPARSA, kıyamet gününde ona şiddet isabet etmez ve sırattan şimşek gibi geçer…
Herhangi bir KADINDAN KOCASI RAZI OLMUŞ İSE, Allah da razı olur ve onu cennete hesapsız olarak koyar…
Herhangi bir KADIN, KOCASINI RAZI ETMİŞ BİR HALDE UYURSA, Allah ona Eyüp (a.s)’ın bela anındaki sabrının sevabı gibi sevap verir…
KADININ, (cennetteki) Huri’l-Iyn’e olan ÜSTÜNLÜĞÜ, Muhammed (s.a.v)’in diğer mahlûkata olan üstünlüğü gibidir…
Herhangi bir kadın, geceden NAFİLE ORUCA NİYET EDER de, SONRA KOCASI ONA ORUCUNU BOZMASINI EMREDER, o da bozarsa, o orucu tutmuş gibi sevabını alır ve ayrıca kocasına itaat sevabı da alır. Eğer; “ben orucum” diyerek kocasıyla anlaşır, razı ederse, bunda ona günah yoktur…
EVLİLERİN BİRBİRİNE ŞEFAATİ, Peygamberlerin şefaati gibidir…
KOCASINI RAZI ETMİŞ KADINA MÜJDELER OLSUN! Yeryüzünde oturup kalktıkça melekler onun için bağışlanma dilerler ve ona haseneler yazarlar. Allah ondan razı olur ve hesapsız olarak cennete koyar…”
ÜÇ ÇEŞİT KADININ TEVBE ETMEDEN ÖLÜRLERSE DİREK CEHENNEME GİDECEKLERİ… İNCE ELBİSE GİYMESİ VE HARAMLARIN OLDUĞU DÜĞÜNLERE GİTMESİ HUSUSUNDA KARISINA İTAAT EDEN KOCANIN CEHENNEME GİRECEĞİ…
1- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şu ÜÇ KADINA, eğer tevbe etmeden öldülerse, CEHENNEMDEN BAŞKA KARŞILIK YOKTUR;
KOCASININ MALINI ÇALAN KADIN, KADIN PAZARLAYAN KADIN ve (parayla cenazelerde) AĞITÇI KADIN… Eğer tevbe ederlerse, Allah tevbelerini kabul eder. Eğer tevbe etmeden o halde ölürlerse, cehennemdedirler…
Eğer KADIN, KOCASININ EVİNDEN bir dirhem veya BİR PARÇA EKMEK ÇALSA, sonra bin sene bile ibadet etmiş olsa bir faydasını göremez. Ancak kocasına borcunu öderse o başka! Eğer aldığı malı getirip kocasına getirip beyan eder ve; “BUNU HELAL ET” derse ve KOCASI ONDAN RAZI OLURSA, Allah onun bütün günahlarını affeder ve hesapsız olarak cennete koyar…”
2- Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur;
“Şu DÖRT ŞEY HUSUSUNDA KARISINA İTAAT EDENİ ALLAH YÜZÜSTÜ CEHENNEME ATAR; ince elbise, (zamana göre fitneye sebep olan) hamamlar, (parayla cenazelerde) ağıt için dövünme ve (haramların olduğu) düğünler…”
(Kitâbu’l-Ğâye ve’n-Nihâye; Abdülmelik b. Habib el-Mâlikî el-Kurtubî, D.h.174; V.h.238)