Sünnet kaç kısımdır? Sünnet-i Hüdâ’yı terk etmenin hükmü nedir? Sünnet-i Zevâid’i terk etmenin hükmü nedir? “Sünnet-i Zevâid âdetler kabilindendir” sözünün manası nedir?

SORU: Sünnet kaç kısımdır? Sünnet-i Hüdâ’yı terk etmenin hükmü nedir? Sünnet-i Zevâid’i terk etmenin hükmü nedir? “Sünnet-i Zevâid âdetler kabilindendir” sözünün manası nedir?

CEVAP:

1- Sünnetin kısımları: Sünnet iki kısımdır. 1- Sünnet-i Hüdâ 2- Sünnet-i Zevâid

2- Sünnet-i Hüdâ’yı terk etmenin hükmü: Sünnet-i hüdâ’yı terk etmek isâet ve keraheti icap eder. (Sünnet-i hüdâ, vacibe yakın sünnet-i müekkede’lerdir. Bunları terk edenler dalalete nisbet edilirler. Çünkü sünnet-i hüdâ’yı terk etmek din ile alay/tahkir/tahfif etmek sayılır.) Cemaat, ezan, kamet getirmek ve benzerleri bu nevidendir.

3- Sünnet-i Zevâid’i terk etmenin hükmü: Sünnet-i zevâid’i terk etmek isâet ve keraheti icap etmez. Nebî (s.a.v)’in giyiminde, kalkmasında ve oturmasında takip buyurduğu hal ve hareket tarzı bu nevidendir.

Nafile ile sünnet-i zevâid hüküm itibariyle aynıdır. Zira ne nafileyi ne de sünnet-i zevâid’i terk etmek mekruh değildir. Aralarındaki fark, “nafilenin ibadetlerden, sünnet-i zevâid’in ise âdetlerden olmasıdır” denilmiştir. Ancak buna, “ibadetle âdet arasındaki fark (ibadeti âdetten ayıran unsur), ihlâsı içeren niyetin (bulunmasıdır). Nebî (s.a.v)’in bütün fiilleri ise ihlâsı içeren bu niyete şamildir” diyerek itiraz edilmiştir.

4- “Sünnet-i Zevâid âdetler kabilindendir” sözünün manası: Ulema, sünnet-i zevâid’e, Nebî (s.a.v)’in kıraati rükû ve secdeyi uzatması ile misal vermişlerdir. Bu fiillerin ibadet olduklarında ise şüphe yoktur. O halde, “sünnet-i zevâid âdetler kabilindendir” sözünün manası; Nebî (s.a.v)’in sünnet-i zevâid’e çok devam etmiş olup ta ki O’nun âdeti haline gelmiş olması ve onu ancak bazı zamanlarda bırakmış olmasıdır. Çünkü sünnet, din’de tutulan yoldur. Sünnet haddizatında bir ibadettir. Buna âdet denilmesi arzettiğimiz sebepten dolayıdır.

Sünnet-i zevâid, dinin şeâirinden ve mükemmilâtından olmadığı için ona sünnet-i zevâid denilmiştir. Sünnet-i hüdâ ise böyle değildir. Sünnet-i hüdâ, vacibe yakın sünnet-i müekkede’lerdir ki bunları terk edenler dalalete nisbet edilirler. Çünkü sünnet-i hüdâ’yı terk etmek din ile alay etmek/hafife almak/tahkir sayılır. Sünnet-i müekkede’yi terk etmek harama yakındır. Sünnet-i müekkede’yi terk etmek şefaatten mahrum kalmayı gerektirir, çünkü (el-Leêlî isimli eserde rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v); “kim benim sünnetimi terk ederse şefaatime nail olamaz” buyurmuştur. (İbn-i Âbidîn, Tahâret Bahsi)