SORU Selamlaşmanın hükmü…
CEVAP:
a) Selamlaşma ilâhî bir hükümdür. Kur’ân’da; “Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın yahut aynıyla mukabele edin” buyrulmuştur. (Nisâ, 4/86)
b) Tirmizî’de zikredildiği üzere Ebû Hureyre (r.a)’dan rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Biriniz bir meclise gelince selam versin, kalkmak isteyince de selam versin. Birinci selam sonuncudan evla değildir (yani ikisi de aynı ehemmiyettedir).”
1- Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Bu ister bir meclise girilirken verilen selam olsun, ister ayrılırken verilen selam olsun hüküm aynıdır.
2- Selam verene mukabelenin vacip olması, selamı işitmekle sabit olur.
3- Selam verenin sesini duyurması sünnet, selam alanın sesini duyurması ise vaciptir.
4- Selamı tek kişinin alması farz-ı ayn, topluluğun alması ise farz-ı kifâyedir.
5- Selam verene, “Hayırlı sabahlar!”, “Merhaba!”, “İyi günler!” gibi cevaplarla karşılık vermek caiz değildir.
6- Selamı yalnızca tanıdıklarımıza değil, tanımadıklarımıza da vermek lazımdır.
Ebû Dâvûd’da zikredildiği üzere Abdullah bin Amr bin el-Âs (r.a) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e; “İslâm’ın hangi ameli daha hayırlıdır?” diye sorulmuştu. Rasûlullah (s.a.v) de; “Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir” diye cevap verdi.
7- Kişinin selama ilk önce kendisinin başlaması, yani ilk olarak kendisinin selam vermesi sünnettir.
Ebû Dâvûd’da zikredildiği üzere Ebû Ümâme (r.a)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah (katında) en makbul insan, karşılaşmada selama önce davranandır.”