SORU: Devletin gelirleri/hazinesi olan “beytü’l-mal” kaç kısımdır ve nerelere harcanır?
CEVAP:
Beytü’l-mallar dört çeşit olup her birinin sarfedildiği yerler vardır ve bunları âlimler açıklamışlardır…
Ulemanın açıkladıklarına göre, her nevi mal için hususi beytü’l-mal yapmak ve bu malları birbirine karıştırmamak vaciptir. Bir hazinenin malına ihtiyaç duyar da orada da yeteri kadar mal bulunmazsa, başka hazinenin malından ödünç alır. Sonra, adına ödünç aldığı hazinenin malı olduğunda, içinden ödünç aldığı hazineye iade eder. Ancak, zekâtların ve ganimetlerin beşte bir’inden fakirlere harcarsa, fakirlere harcadığı malı tekrar yerine iade etmez, çünkü zaten fakirler bu hazinedeki malların harcanacağı yerlerden olup onu almaya müstahaktırlar. Beytü’l-mal’ın diğer kısımları da böyledir, yani herhangi bir kısımdan alınır da müstahak olanlara harcanırsa, tekrar yerine iade etmek gerekmez…
a) Beytü’l-mallar dörttür:
Birincisi, ganimetlerin konulduğu beytü’l-mal’dır. Buna “beşte bir’in beytü’l-malı” denir ve ganimetlerin, madenlerin ve rikâzın beşte bir’inin konulduğu kısım demektir…
İkincisi, zekâtların konulduğu beytü’l-mal’dır ve saimelerin zekâtının, arazilerin öşürlerinin ve öşür memurunun gelip-geçen Müslüman tüccarlardan aldığının konulduğu kısım demektir…
Üçüncüsü, arazilerin haracı, şahıs (baş) cizyesi, öşür memurunun zimmî tüccarlar ve dâru’l-harb’ten gelip pasaportla giren tüccarlardan aldıkları malların konulduğu beytü’l-mal’dır. Harbî’nin hediyesi, onlardan savaşmadan alınan mallar ve İslam askerinin onların sahasına girmeden önce, harbî’lerin Müslümanlarla savaşmamak için yaptıkları anlaşma bedeli/karşılığında verdikleri mallar da bu kısma konulur. Vatanından hicret etmiş zimmîlerin geride bıraktıkları mallar da bu kısma konulur…
Dördüncüsü, zâyiler yani buluntu malların konulduğu beytü’l-mal’dır. Hiç mirasçısı olmayan tereke yahut mirasçısı olup da kendisine mirasın -red olarak- verilmesi caiz olmayan kimselerden dönen tereke de bu kısma konulur…
b) Beytü’l-malların harcanacağı yerler:
İlk iki yani “beşte bir” ile “zekâtın” verileceği yerler, nas/ayetlerle bildirilmiştir. Beşte bir’in sarfedileceği yer hakkında Kur’an’da şöyle buyrulmuştur: “Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir.” (Enfâl, 8/41) Zekâtın verileceği yer hakkında ise; “Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, miskinler, (zekât toplayan) memurlar, kalpleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlar, (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda olan ve yolda kalmış yolcu içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir…” (Tevbe, 9/60)
Üçüncü kısmın sarfedileceği yer, bütün Müslümanların fayda hususunda eşit oldukları cihetler yani Müslümanların yararına olan işler ve yerlerdir. Sınırlarda gedikleri gidermek, köprüler yapmak, ulema, hâkimler, memurlar, gaziler ve bunların zürriyetleri, hastalar, kötürümler, kışlalar, mescitler ve benzerlerine ve (bunlara bakanlara) sarfedilir…
Dördüncü kısmın sarfedileceği yer, bulma fakir çocuklar ve velileri olmayan fakirlerin nafakaları/masrafları, ilaçları, kefenleri ve cinayetlerinin diyetleridir…
(İbn-i Âbidîn ve Mültekâ/Mevkûfât)