عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ: كُنَّا نَقُولُ ف۪ى زَمَنِ النَّبِىِّ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: رَسُولُ اللّٰهِ خَيْرُ النَّاسِ ثُمَّ أَبُو بَكْرٍ ثُمَّ عُمَرُ، وَلَقَدْ أُوتِىَ ابْنُ أَبِى طَالِبٍ ثَلاَثَ خِصَالٍ، لَأَنْ تَكُونَ لِى وَاحِدَةٌ مِنْهُنَّ أَحَبُّ إِلَىَّ مِنْ حُمْرِ النَّعَمِ: زَوَّجَهُ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ابْنَتَهُ وَوَلَدَتْ لَهُ، وَسَدَّ الْأَبْوَابَ إِلَّا بَابَهُ فِى الْمَسْجِدِ، وَأَعْطَاهُ الرَّايَةَ يَوْمَ خَيْبَرَ
35.HADİS
İbn-i Ömer (r.anhumâ)’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Biz Nebi (s.a.v) zamanında; Rasûlullah (s.a.v) insanların en hayırlısıdır, sonra Ebû Bekir, sonra da Ömer’dir derdik. Muhakkak (Ali) b. Ebî Tâlib’e üç haslet verilmiştir ki, onlardan birinin benim olması benim için kırmızı develerden daha sevimlidir: Rasûlullah (s.a.v), onu kızı (Fâtımâ’)yla evlendirdi ve (Fâtımâ da) onun için çocuk dünyaya getirdi. (Rasûlullah) onun kapısı müstesna mescide (açılan diğer tüm) kapıları kapattı ve Hayber günü sancağı ona verdi…” (Müsned, Ahmed b. Hanbel; Mesânîdi’l Müksirîn, Müsned’ü Abdullah b. Ömer)