عَنْ عَبْدِ اللّٰهِ بْنِ شَدَّادٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ: خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ف۪ي إِحْدٰى صَلَاتَىِ الْعِشَاءِ وَهُوَ حَامِلٌ حَسَنًا أَوْ حُسَيْنًا، فَتَقَدَّمَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَوَضَعَهُ ثُمَّ كَبَّرَ لِلصَّلَاةِ، فَصَلّٰي فَسَجَدَ بَيْنَ ظَهْرَانَيْ صَلَاتِهِ سَجْدَةً أَطَالَهَا. قَالَ أَبِي: فَرَفَعْتُ رَأْسِى وَإِذَا الصَّبِىُّ عَلٰى ظَهْرِ رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ سَاجِدٌ، فَرَجَعْتُ إِلٰى سُجُودِى. فَلَمَّا قَضٰى رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الصَّلَاةَ قَالَ النَّاسُ: يَا رَسُولَ اللّٰهِ إِنَّكَ سَجَدْتَ بَيْنَ ظَهْرَانَيْ صَلَاتِكَ سَجْدَةً أَطَلْتَهَا حَتّٰى ظَنَنَّا أَنَّهُ قَدْ حَدَثَ أَمْرٌ أَوْ أَنَّهُ يُوحٰى إِلَيْكَ. قَالَ: كُلُّ ذٰلِكَ لَمْ يَكُنْ، وَلٰكِنَّ ابْنِى ارْتَحَلَنِى، فَكَرِهْتُ أَنْ أُعَجِّلَهُ حَتّٰى يَقْضِيَ حَاجَتَهُ
20.HADİS
Abdullah b. Şeddâd’dan, babasının şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) akşam ve yatsı namazlarının birinde Hasan veya Hüseyin’i taşıyarak yanımıza çıkageldi. Rasûlullah (s.a.v) öne geçti, onu (yere) bıraktı. Sonra namaz için tekbir getirdi ve namaza durdu. Namaz esnasında uzun bir secde yaptı.” Babam (devamla) dedi ki: “Başımı kaldırdım. Meğer çocuk, secdede Rasûlullah’ın sırtında (duruyor). Ben (tekrar) secdeme döndüm. Rasûlullah (s.a.v) namazı bitirince insanlar: ‘Yâ Rasûlallah! Namaz sırasında (öyle) uzun bir secde yaptınız ki biz, (başınıza hastalık, ölüm gibi) bir şey geldi veya sana vahiy iniyor zannettik!” dediler. (Rasûlullah): “Bunların hiçbiri olmadı. Ancak oğlum (sırtıma) bindi. Ben de, (gönlü olupta kendiliğinden) inmeden acele edip (sırtımdan indirmeyi) uygun bulmadım” buyurdu… (Nesâî, Tatbîk)